İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, sağ eş tarafından diğer mirasçılara karşı açılan artık değere katılma alacağı ve katılma alacağına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınması isteğine ilişkindir. Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek artık değer katılma alacağı terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak müteselsilen (TMK m.641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan ...'ın mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar....
Davacı, dava konusu konutun miras hakkına mahsuben özgülenmesi için Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açtığını, bu nedenle dava konusu taşınmazın murisin ölümüne kadar aile konutu olduğunun tespitini talep etmiştir. Mahkemece "Ölüm nedeniyle evlilik birliği sona erdiğinden dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle aile konutu özelliğini kaybettiği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Davacının yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.03.2007 gününde verilen dilekçe ile TMK'nın 652. maddesi uyarınca sağ kalan eşin miras hakkına mahsube mülkiyet hakkı, 2. kademede intifa hakkı tanınması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 24.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Davalı ...vekili, dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan binanın birinci katının aile konutu olduğuna ilişkin karar verildiğini, mülkiyetin miras hakkına mahsuben müvekkiline aidiyeti için dava açtıklarını, davanın sonucunun beklenilmesini, taşınmazın satılmasını istemediklerini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ...vekili temyiz etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 652. maddesi; “Eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına karar verilir....
Eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında eşlerin birlikte yaşadığı konut varsa sağ eş, bunlar üzerinde haklı sebeplerin varlığı durumunda, kendisine miras payına mahsuben oturma hakkı tanınmasını isteyebilir.(TMK. m. 652/2) Davacı sağ kalan eşin Türk Medeni Kanununun 652/2 maddesine dayanan oturma hakkı istemine yönelik davasında mirasçıların özgülenme değeri üzerinde uyuşmazlarsa değer belirlenmesini Türk Medeni Kanununun 658. madde gereğince sulh hukuk mahkemesi tarafından gerçekleştirileceği şeklindeki düzenleme karşısında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Görev kamu düzenine ilişkindir. Yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Bu yön gözetilmeden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ....
Türk Medeni Kanunu'nun 565/4. maddesi miras bırakanın ölümünden bir yıl öncesi yapılan bağışların saklı pay kurallarını gidermek amacıyla yapıldığının ispat edilmesi halinde tenkise tabi tutulacağını hükme bağlamıştır. Miras bırakan dava konusu taşınmazını 21.11.1991 tarihinde intifa hakkı üzerinde kalmak koşulu ile kızı davalı ... ile torunu ...'e kayıtsız ve şartsız bağışladıktan sonra, 26.09.2004 tarihinde ölmüştür. Toplanan delillerden davalı ...'ın annesine ölümüne kadar baktığı, tedavi ettirip, bütün giderlerini karşıladığı, davalı ...'in de davalı ile muris tarafından büyütüldüğü, birlikte yaşadıkları anlaşılmaktadır. Bağış işleminin davacının saklı payına tecavüz amacıyla yapıldığını gösterir bir delil de gösterilmemiştir....
Mahkemece, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 22.04.2013 tarih, 2013/2768 Esas ve 2013/4133 Karar sayılı ilamında; davacı tarafa, diğer mirasçıların davaya muvafakatlerinin alınması veya diğer mirasçıların davaya katılımının sağlanması ya da terekeye temsilci atanması suretiyle taraf koşulunu sağlaması için imkan tanınması gerektiğine değinilmiştir. Davacı vekili bozma sonrası beyanında, taleplerinin miras payına yönelik olduğunu belirtmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Hükmü davalıVakıflar idaresi temyiz etmiştir. 561 ada 8 parsel sayılı taşınmaz tapuda paylı mülkiyet rejimine tabi olarak 30/40 pay davacı ..., 1/4 pay olarak da davaya dahil edilenler miras bırakanı ... adına kayıtlıdır. Dava maliklerden ... tarafından açılmış, kayıt maliklerinden ... mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Vakıf şerhi ise davaya dahil edilen miras bırakanı ... payında bulunmaktadır. Kısaca kaydında vakıf şerhi bulunan ... mirasçıları tarafından açılan bir dava mevcut değildir. Türk Medeni Kanunu m.688’de paylı mülkiyet “birden çok kimsenin maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla olmaları “ şeklinde ifade edilmiştir. Bu tanıma göre paylı mülkiyetin söz konusu olabilmesi için; birden fazla kişinin bir mala paylı malik bulunması ve bu malın malikleri arasında maddi olarak paylaşılmış olunmaması gerekir. Paylı mülkiyette, mülkiyet hakkına sahip birden ziyade kişi olmasına rağmen, eşya üzerinde tek bir mülkiyet hakkı mevcut bulunur....
"İçtihat Metni" Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi ve miras payına mahsuben tespih ve çakma koleksiyonu istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, murisi olan ait kiralık banka kasasında bulunan murisin ziynet eşyalarının davalı .'a teslim edildiğini ileri sürerek bu ziynet eşyalarının aynen taksimini, mümkün olmadığı takdirde satılarak bedelinin paylaştırılmasını, muristen intikal eden müzik aletleri, çakmak ve tespih koleksiyonunun miras payına mahsuben kendisine verilmesini istemiştir....
KARAR Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle, davacının taşınmaz üzerindeki katılma alacağının belirlenmesine, taşınmaz üzerindeki davalı mirasçıların hisselerinin katılma alacağına mahsuben, katılma alacağı yetmez ise bedel eklenmek suretiyle öncelikle mülkiyet hakkı, uygun görülmemesi halinde intifa hakkı tanınmasına, bu talebin uygun görülmemesi halinde belirlenecek olan katılma alacağının davalıların hissesine düşen miktarından fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere şimdilik 5.000-TL'nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının davasının kabulüyle; dava konusu ... ada ... parselde ... Blok ....Kat ... nolu bağımsız bölüm üzerinde miras bırakan ...'ın mirasçıları olan davalılar ..., ..., ... ve ...'...