Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece verilen 26.11.2013 tarihli ilk kararda, davanın kabulüne, 4 nolu bağımsız bölümünün tapu kaydının iptali ile TMK'nin 240/3 maddesi uyarınca davacıya mülkiyet hakkı tanınmasına ve taşınmazın davacı adına tapuya tesciline, davacının katılma alacağı ve 1/4 oranında miras hissesi mahsup edilmek suretiyle davacı tarafça mahkeme veznesine depo edilen 22.500,00 TL'nin 1/4'er miras payları oranında hesap edilen 7.500,00 TL'sinin davalı ...'ye, 7.500,00 TL'sinin davalı ...'ye ve 7.500,00 TL'sinin dahili davalı ...'a ödenmesine karar verilmiştir....

    Ortaklık mallarında eşler arasında elbirliği mülkiyet esası geçerli olmaktadır. Eşlerin her biri ortaklığa koydukları malların miktarı ne olursa olsun, ortaklık malları üzerinde yarı paya sahip olurlar. Böylece genel mal ortaklığında eşlerin ortaklığa koydukları mallar üzerindeki bağımsız mülkiyet hakları ortadan kalkar. Artık eşler, ortaklık mallarında yarı yarıya elbirliği mülkiyet halinde malik olurlar. (743 sayılı TKM. m.629, TMK. m.701) Mal ortaklığı rejiminde yasal kural, yarı yarıya paylaşım olmakla birlikte bunun yerine sözleşmeyle başka bir paylaşım yöntemini de kabul edebilirler. Ölüm halinde tasfiye yapılırken kural olarak, ortaklık malların yarısı sağ eşe, kalan yarısı da sağ kalan eşin miras hakkı saklı kalmak üzere ölenin mirasçılarına geçer (743 TKM m. 221, 222, TMK. m.276). Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Eşler, 20.07.1959 tarihinde evlenmiş, mal rejimi ...'un 02.03.2004 tarihinde vefatı ile sona ermiştir (TMK m. 225/1)....

      Kazandırmanın miras payına mahsuben verilmediğinin ispat yükü kazandırmadan yararlanan davalılara düşer. Bu nedenle, mahkemece öncelikle ispat yükünün altsoy olan davalının üzerinde olduğu gözetilerek karşılıksız kazandırmanın miras payına mahsuben olmaksızın ve iade edilmemek koşuluyla kendisine verildiği hususu davalı tarafça ispatlanmadığından davanın kabulü yönünde İDM tarafından verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunammaktadır. Bu itibarla; duruşma sürecini yansıtan tutanak ve belgeler ile gerekçeye göre, incelenen karada usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili ve tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği anlaşılmakla, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutunun İntifa Hakkının Sağ Eşe Özgülenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm Türk Medeni Kanununun miras hukuku (TMK.3. kitap) hükümlerinden kaynaklanan tereke malları arasında yer alan sağ eşe miras hakkına mahsuben aile konutunun intifa hakkının tanınması (TMK.md.652) istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. Ancak Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 11.10.2013 tarihinde görevsizlik kararı verdiğinden Daireler arasındaki görev uyuşmazlığı giderilmek üzere dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesi gerekmiştir....

        Kazandırma, miras payına mahsuben (iadeye tabi olarak) yapılmalıdır. Bağış amaçlı yapılan kazandırmalar denkleştirmeye (iadeye) tabi değildir, bu nedenle miras bırakanın bağış amacının olup-olmadığı ayrıntısıyla araştırılmalıdır. İade, terekeye yapılır, davacı mirasçının miras payı oranında iade yapılmaz. Altsoya yapılan kazandırma aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmemişse karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabidir. Altsoya yapılan sağlar arası kazandırmanın denkleştirmeye tabi olmadığını davalı (altsoy) ispatlamalıdır. Altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırma, karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabi değildir. Altsoy dışındaki yasal mirasçıya yapılan kazandırmanın Denkleştirmeye (iadeye) tabi olduğunu davacı ispatlamalıdır. Miras bırakanın iradesinin denkleştirmeye (iadeye) tabi olup olmadığının ispatı şekle tabi değildir, her türlü delille ispatlanabilir....

          Davalı, davacılardan ... aleyhine 1.440 TL bedelli, 15.04.2002 tarihli bonoya dayalı olarak icra takibi yaptığını, dava dışı başka bir alacaklı tarafından da davacı aleyhine ayrı bir icra takibi başlatıldığını, davacının her iki borcu da ödemediğini, dava konusu ... ve dava dışı ... parsel sayılı taşınmazlarda davacının miras payına haciz konulup açılan ortaklığın giderilmesi davasında her iki taşınmazın da satışına karar verildiğini ve derecattan geçerek kesinleştiğini, dava konusu taşınmazı alacağa mahsuben almadığını, zira davacı ...’in payına isabet miktarın icra dosyasına gönderilip diğer hissedarların payının da ödendiğini, takip işlemlerinin her aşamasından davacıların haberdar olduklarını, aradan geçen süre nazara alındığında dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

            Her ne kadar TMK. nun 240. maddesinde artık değere katılma alacağına mahsuben, aile konutu niteliğindeki taşınmaz bölümü üzerinde sağ eş lehine mülkiyet hakkı tanınmış ise de anılan Kanun maddesinde, koşulların oluşması halinde değer artış payı alacağı karşılığında aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasını engelleyen bir düzenleme mevcut bulunmamaktadır. Yargıtay ve Dairemizin uygulamaları da bu yöndedir. Dava dilekçesi ile yargılama sırasındaki açıklamalarda davacı taraf, ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ile belirlenecek alacağa mahsuben ve karşılığı ödenmek suretiyle taşınmazın tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tescili istenildiğine göre, mahkemece, öncelikle mülkiyetin özgülenmesi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, davacı tarafın özgülenme isteği göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....

              Davalılar vekilinin TMK'nın 240. maddesi kapsamındaki istinafı hakkında; Türk Medeni Kanununun 240. maddesi; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında bulunan ev eşyası ve eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisinin katılma alacağı hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini; Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesi ise; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça TMK'nın 652. maddesi kapsamında miras haklarına mahsuben taşınmazla ilgili mülkiyet hakkı talebinde bulunduklarını, bu amaçla sulh hukuk mahkemesinde açtıkları davada, kendilerine eldeki davayı açmak üzere süre verildiğini bildirmiş olup, TMK'nın 240. maddesi kapsamında bir talep bulunmamaktadır....

              Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu belirterek, davacının ölen kocasından kalan konuta ilişkin olarak kendisine mülkiyet ... tanınmasını talep ettiği davanın Türk Medeni Kanununun 658. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Büyükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davada, dava konutu taşınmazın aile konutu olarak tespiti ile bu taşınmaz üzerine miras hakkına mahsuben davacı lehine mülkiyet ... tanınması ve bu hususun tapuya tesciline yönelik iki istem bulunduğunu belirtip, talepler yönünden davayı tefrik ederek, taşınmazın aile konutu olarak tespitine ilişkin davanın Türk Medeni Kanununun 194. maddesi ve 4787 Sayılı Kanun uyarınca Aile Mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, mirasçılar arasında dava konusu konutun aile konutu olup, olmadığı konusunda çekişme bulunmaktadır....

                Davalı T5 195 ada 4 parsel sayılı “kargir ev ve avlu” vasfındaki taşınmaz üzerinde murisin sağlığında birlikte yaşadıkları ev olduğunu ve bu evin kendisine tahsis edilmesini, olmadığı takdirde taşınmaz üzerinde kendi lehine intifa hakkı ya da oturma hakkı tesis edilmesini talep ederek istinaf isteminde bulunmuştur. Sağ kalan eş mirasçı ise; miras paylaşımında, aralarındaki mal rejimi ister edinilmiş mallara katılma rejimi, ister mal ayrılığı, ister paylaşımlı mal ayrılığı, ister mal ortaklığı olsun, katılma olanağı bulunsun veya bulunmasın mal rejimindeki hakları dışında, mirasın paylaşımında aile konutu ve ev eşyalarının kendisine özgülenmesini isteyebilir. Bu özgüleme ve alım hakkı bedelsiz değildir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 652. maddesi uyarınca, eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında eşlerin birlikte yaşadıkları konut (aile konutu) varsa sağ kalan eş bunlar üzerinde kendisine miras haklarına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir....

                UYAP Entegrasyonu