İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili 25.12.2020 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin uyuşmazlığa konu taşınmazı usulüne uygun olarak satın aldığını ve taşınmazın bedeli olan 80.000,00 TL'yi dava dışı İsa Türköz'e ödediğini, ancak müvekkilinin almış olduğu dairenin dava konusu yapıldığı, dosyaya sunulan miras payı devir sözleşmesi ve taşınmaz satış sözleşmelerinin müvekkilinin taraf olmadığı ve müvekkilini bağlamadığı, bu nedenle davada hukuki yarar, husumet ve taraf ehliyetinin olmadığını, mahkemece davanın hukuki nitelendirilmesinde hataya düşüldüğünü belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. GEREKÇE: Davacının mirasen intikal eden Çanakkale İli, Merkez İlçesi, Arslanca mahallesi, 460 ada 97 parsel sayılı taşınmazdaki payını dava dışı İsa Türköz'e Çanakkale 1. Noterliği'nin 14.02.2017 tarih ve 01616 yevmiye numaralı miras payının devri sözleşmesi ile miras hissesini 170.000,00 TL'ye devir ettiği, yine Çanakkale 1....
Davacı, şirketteki ortaklık payının tamamını Gaziosmanpaşa 20.Noterliğinin 28.09.2018 tarih ve 16873 yevmiye numaralı pay devir sözleşmesi ile diğer ortağa devir etmiş ve bu devir şirketin ortaklar kurulunca kabul edilerek şirketin ticaret siciline tescil ve ilan edilmiştir. Pay devrinden sonra şirketin tek ortaklı şirket olarak devam ettiği anlaşılmaktadır. Pay devir sözleşmesinde davacının devir bedelini peşin aldığı yazılıdır. Davacı, buna rağmen devir bedelinin ödenmediğini ileri sürerek çıkma payı alacağının tahsilini istemiştir. Bu davadaki talep, devir bedelinin tahsili istemi olduğuna göre, husumetin payı devir alan ortağa yöneltilmesi gerekmektedir. Davacının, pay satışından kaynaklanan alacağını başka bir şekilde adlandırılmış olması, pay devir bedelinin davalı şirketten istenebileceği anlamına gelmez. Bu nedenle, davalı şirkete yönelik davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi isabetli olmuştur....
Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; 17 no'lu bağımsız bölümün tapu kaydının davalı şirkete devir konusunda şirket çalışanı H.. Ş..'in görevlendirildiği, bu şahsin görev ilişkisini kötüye kullanarak tapu kaydına kendi adını yazdırdığı iddiasıyla onun adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile tescili istemine ilişkin olup, davada arsa payı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan bir ihtilafın bulunmamasına ve davalının da arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi tarafı olmamasına göre, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 02.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
na devredildiğini, müvekkilinin de bugüne kadar dava konusu yerin kat karşılığı verildiğini ve kendisine miras dolayısıyla payına daire düşeceği bilinciyle hareket ettiğini yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek arsa payı karşılığı verilmesi kararlaştırılan 15 adet daireden müvekkilinin hissesine düşecek olan 50.000,00 TL. daire bedelinin tahsiline, mümkün olmadığı takdirde 13 parsel sayılı taşınmazın miras hissesi oranında iptal ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş 20.10.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 426.978,75 TL.ye çıkartmıştır. Davalı vekili ve davalılar, davanın reddini istemişlerdir....
Şu hale göre devir anına kadar borçlu bu işlemin dışında iken devir anından itibaren evvelki alacaklı devir işleminin dışına çıkmaktadır. Alacağın devrinin, alacağı devredenle borçlu (arsa sahibi) arasında bazı ilişkilerin doğmasına neden olduğu çok açıktır. Zira alacağı devralan evvelki alacaklının (yüklenicinin) yerine geçmiş, borçludan (arsa sahibinden) ifayı istemek, gerektiğinde de borçluyu ifaya zorlamak onun hakkı olmuştur. Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yükleniciden sözleşmede ona bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü devralan üçüncü kişinin, arsa sahibini (borçluyu) ifaya zorlayabilmesi için öncelikle devir işlemini ve işlemin sıhhatini kanıtlaması gerekir. Fakat devir işlemi kanıtlanmış olunsa da yukarıda açıklandığı üzere ifa talebinin muhatabı olan arsa sahibi ifa isteğine derhal uymak zorunda değildir....
hareketine rastlanmamış olduğunu, bu devir işlemlerinin gerçekte bir satış işlemi değil de mirasçılardan mal kaçırmak amacına yönelik bir bağış işlemi olduğunu belirterek davacının murisinin davalı ile yaptığı satış işleminin iptaline, taşınmazın davalı adına tapu kaydının iptali ile, davacı adına miras payı oranında tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacı ..., çekişmeli taşınmazların müşterek murisleri olan ... oğlu ...’den intikal ettiğini ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediğini ileri sürerek, muris ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmış, yargılama sırasında ise miras payı oranında adına tescilini talep etmiş olduğuna göre talebinin miras payına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Esasen, dava mirasçılar arasında olduğuna ve kesinleşen kadastro tespitine yönelik (mirasçılar arasında görülen davada) bir mirasçının diğerlerinin paylarını dava etme yetkisi de bulunmadığına göre dava tüm mirasçılar adına tescil istemi ile açılmış olsa dahi, davacının miras payına yönelik olduğunun kabulü gerekir....
Mahkemece, kök muris ...’un terekesinin, davacı ile ... arasında diğer mirasçılar dahil edilmeksizin taksim edildiği, yapılan taksim sonucunda çekişmeli taşınmazın ...’a verildiği ve sonrasında ...’un taşınmazı kız kardeşi olan ...’nin miras hakkı olarak ...’nın mirasçılarına verdiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı, çekişmeli taşınmazın kök muris ...’dan intikal ettiğini, ancak kadastro çalışmalarından önce kız kardeşi ... kızı ... ve merhum kız kardeşi ... kızı ...’nın çocukları olan ..., ... ile ...’den miras paylarını satın aldığını ileri sürerek, kendi miras payı ile birlikte satın aldığı hisselerin toplamı olan 360/600 hissenin adına tescili istemiyle dava açmıştır....
Davalı T3 sunduğu cevap dilekçesinde özetle ; miras bırakanın vefatıyla adına düşen miras hissesini hukuki yollardan kamu kanalıyla kanuna ve düzene uygun olarak devir aldığını ve bu yönde hissede tasarrufta bulunduğunu, miras hissesine kon taşınmazlar üzerinde yine resmi makamlardan aldığı veraset ilamı ile tasarrufta bulunduğunu, veraset ilamı için gerekli işlemleri yaptıktan sonra resmi kamu kurumlarının kayıtları ile çıkarılan veraset ilamı ile miras hissesi üzerinde en doğal hakkı olan tasarruf yetkisini kullandığını, davacının dava konusu mira hisselerine mirasçı olduğunu kendisinin kanıtlaması gerektiğini, davacının iddialarının tamamen asılsız ve hukuki dayanaksız olduğunu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Görüldüğü üzere dava; yolsuz tescil nedeniyle miras payı oranında alacak ve tapu iptal tescil istemine ilişkindir. Davacının talebi, Niğde 4....
Davacı vekili, miras sözleşmelerinin geçersizliğine, davacıya ait belirsiz miras payı alacağının belirlenmesine, bu bedelin davalılardan ölüm tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir. Mirasçılar miras yoluyla kendilerine intikal eden hakları ister diğer mirasçılara isterse mirasçı olmayan kişilere bedelli ya da bedelsiz olarak devredebilirler. Miras payının devri açılmış miras payının devri şeklinde gerçekleşebileceği gibi açılmamış miras payının devri şeklinde de gerçekleşebilir. Açılmamış miras payını devralan mirasçının sadece kendisine devredilen haklara yönelik bir alacak hakkı söz konusudur. Açılmamış miras payının devri sözleşmesi mirasçılar arasında yapılmış ise adi yazılı şekilde yapılması yeterlidir. Resmi şekil koşulu aranmaz....