Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere, 1.4.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile "Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması hâlinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların, görünürdeki satış sözleşmesinin muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine " karar verilmiştir. Mirasçı, muvazaalı sözleşmenin dışında kaldığından ve ona karşı koyduğundan üçüncü kişi durumundadır....

Birleştirilen davada, Davacı T1 vekili ana dava dosyasındaki dava dilekçesinde ve birleşen davada davacılar Hakkı İsmail Duru ve Mustafa Duru vekili dava dilekçelerinde özetle; tarafların ortak murisinin anneleri olan Elfide Duru olup 19/12/2003 tarihinde vefat ettiğini, muris Elfide'nin 24/08/2001 tarihinde tapudaki İzmit ilçesi Gündoğdu mahallesi 111 parseldeki adına kayıtlı 1/3 hissesini davalı kızına diğer mirasçıların miras hakkından yoksun bırakmak amacı ile bedelsiz olarak muvazaalı olarak devrettiğini, muris Elfide'nin eşinden dolayı almış olduğu emekli maaş olup köyde kendi evinde oturduğunu, maddi bir sıkıntısının olmadığını, davalının ise devir tarihinde ev hanımı olup geliri olmayan bir kişi olduğunu, bu nedenle taşınmaz satın alacak gücünün bulunmadığını, dava konusu bu hissenin kamulaştırma nedeni ile Kocaeli Büyük Şehir Belediyesi'ne devir söz konusu olduğunu, bu nedenlerle davaya konu taşınmazdaki devre konu hissenin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları...

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece Türk Medeni Kanununun 353. ve Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 4. maddesi gereğince işlem yapılmış olup, çocuk mallarının velayet hakkına sahip ananın yönetimi dışında bırakılmadığına, Türkiye ......

    İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölhisar Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2019/233 E., 2021/301 K. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, asıl davada miras taksim sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescili, birleştirilen davanın ön alım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescili istemlerine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 2023/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay (7). Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY (7). HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 06.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

      İcra Müdürlüğünün 2013/2484 esas sayılı dosyası üzerinden satış gerçekleştirilmek suretiyle mirasçıların miras hakkından yoksun bırakıldığını haksız ve hukuka aykırı işlemler yapıldığını ileri sürüp tapu kaydının iptali ile babası adına tescile karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...'nün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 8.20....

        Miras bırakanın maliki olduğu 866 parsel sayılı taşınmazı 18.4.2003 yılında satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Davacı, miras bırakanın yapmış olduğu temlikin mirastan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Bilindiği üzere;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

          Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini istiyebilirler....

            Dosya içeriği ve toplanan delillerden, özellikle eksiğin tamamlatılması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelerden; miras bırakanın gerek aynı akit tablosu ile gerekse başka akit tabloları ile eldeki davaya konu edilen taşınmazlarla birlikte muhtelif taşınmazları davalılara temlik ettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsufi-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

              Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. ./.. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237....

                İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada; "...Dava; İş bu davanın konusu TMK618. maddesi gereği muris vefat etmeden önceki 5 yıllık süre içerisinde muristen alınan malvarlığı nedeniyle mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti yani mirasın reddinin iptali talebine ilişkindir. Davacı, davalıların murisinin alacaklısıdır. Kanun koyucu murisin alacaklılarına mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti davası açma imkanı tanımıştır. Ödemeden aciz bir murisin mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklarına karşı ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar (TMK m. 618 f.I). Murisin alacaklılarının korunması belirtilen koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Bunun için; miras açılmış olmalı, ödemeden aciz bir muris bulunmalı, miras süresinde reddedilmelidir. Reddeden mirasçıya kazandırma yapılmış olmalıdır....

                UYAP Entegrasyonu