Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davacı tarafça dava dilekçesi ve ön inceleme duruşmasında TMK'nin 255/1 maddesinin belirtildiği, ancak TMK'nin 652. maddesi gereği miras payına mahsuben mülkiyet hakkı talep edildiği şeklinde nitelendirme yapılmış ise de; dava dilekçesindeki açıklamalar, ön inceleme duruşmasındaki talebin nitelendirilmesi ve tüm dosya kapsamına göre davacının talebi, ölüm nedeniyle mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan, katılma alacağına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması isteğine ilişkindir. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 5133 Sayılı Kanunla Değişik 4. maddesi; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK mad.118 ila 395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesi'nde bakılacağını hükme bağladığına, Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri'nde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerektiğine...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Şerhinin Terkini - Müdahalenin Meni - Aile Konutunun Tahsisi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhkameleri Kanununa 31.3.2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 30. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. madde hükmü uyarınca, uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde; aile konutu şerhinin terkini, müdahalenin meni ve aile konutunun tahsisine ilişkin verilen kararların Yargıtay’da duruşmalı inceleneceğine ilişkin hüküm bulunmadığından duruşma isteğinin reddine, evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutunun Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava aile konutunun tespiti davası olup, mahkemece dava konusu taşınmazın yazlık olarak kullanıldığı, aile konutu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece, dinlenen davacı tanıkları, ... ve .. davacının, eşinin ölümünden önce ve halen taşınmazı aile konutu olarak kullanıldığını, sadece kış aylarında iki ay ... da yaşadıklarını beyan ettikleri, dosya içerisinde bulunan nüfus kaydına göre de muris ...'ın mernis adresinin bu taşınmaz olarak gözüktüğü anlaşılmaktadır....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Şerhinin Kaldırılması ve Özgülenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm her iki dava yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 67.20 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 18.10.2010 (Pzt.)...

          Türk Medeni Kanunu'nun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte, Türk Medeni Kanunu'nun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, "Aile birliğinin korunması" amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin "Açık rızası bulunmadıkça" aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun başkası adına devir edilerek, tescil edilmesi gibi "Tek başına" bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma "Ancak diğer eşin açık rızası alınarak" yapılabilir. Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir....

            İntifa hakkına ilişkin bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; 1-Dava konusu taşınmazda davacı intifa hakkı sahibi, davacının oğlu davalı ... ise kuru mülkiyet sahibidir. Dosya kapsamına göre, başlangıçta intifa hakkı sahibi davacının muvafakati ile davalıların taşınmazı kullandıkları sabit ise de, dava açılmış olmakla muvafakatin geri alındığının kabulü gerekir. İntifa hakkının kullanımı bir zamana da bağlı değildir. Kaldı ki davacı, taşınmazı kullanan davalı gelini ...’ye davadan önce ihtar çekerek taşınmazı boşaltmasını istemiştir. Öte yandan, davalı ...’nin taşınmazın aile konutu olduğu yolundaki savunmasına gelince; Türk Medeni Kanununun 194. maddesinde düzenlenen taşınmazın aile konutu olarak kullanımı, intifa hakkı sahibi davacı annenin tek yanlı rızasına dayalıdır. Diğer bir söyleyişle, taşınmazın aile konutu olarak kullanımı, davalı ...’nın kuru mülkiyet hakkına dayalı değildir. Aile konutunun tesisine dayanak ... 1....

              Türk Medeni Kanununun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanununun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir....

                Paydaş, ancak payı üzerinde tasarruf hakkına sahiptir. O halde, davacının; davalının talebi üzerine tapu sicil memurluğunca taşınmazın tapu kaydı üzerine konulmuş olan “aile konutu şerhi” nedeniyle, aynı binadaki fırın ve dükkan üzerindeki tasarruf yetkisinin de sınırlandığını ileri sürmesinin hukuken önemi bulunmamaktadır. Mahkemece, davalının talebi üzerine tapu memurluğunca konulmuş olan “aile konutu şerhinin”, davacıya ait paya münhasıran taşınmazdaki (7) kapı nolu mesken için konulmuş bulunduğu gözetilerek, isteğin reddi gerekirken, konulmuş olan aile konutu şerhinin kaldırılmasına ve aile konutu üzerinde sanki kat mülkiyeti tesis edilmiş gibi, davacının taşınmazdaki payından, konuta düşecek arsa payı hesaplanıp bu pay üzerine aile konutu şerhi konulmasına şeklinde, infazı olanaksız (Tapu Sicil Tüzüğü md.23) karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle, sayın çoğunluğun onama yönünde oluşan görüşüne katılmıyorum....

                  Davalının aile konutunun mülkiyetinin davalıya aidiyetine ilişkin talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 3. Alınması gereken 28.130,15 TL harçtan peşin alınan 6.709,04 TL nin mahsubu ile bakiye 21.421,11 TL harcın davalıdan alınarak Hazine'ye irad kaydına, 4. Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT'ne göre takdir ve hesap edilen 30.422,05TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5. Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT'ne göre takdir ve hesap edilen 1.980,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6....

                    Türk Medeni Kanununun 669. maddesinin 1. fıkrasında yasal mirasçıların mirasbırakandan kanundaki miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlü oldukları; 2. fıkrasında miras bırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir mal varlığını devretmek veya borçtan kurtarmak v.b. gibi karşılık almaksızın alt soyuna yapmış olduğu kazandırmaların aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça denkleştirmeye tabi olacağı hükme bağlanmıştır. TMK'nın anılan maddesine göre altsoy açısından karşılıksız kazandırmada miras payına mahsup edilmek üzere hareket edildiği yönünde karine olup; kural olarak denkleştirme söz konusudur. Kazandırmanın miras payına mahsuben verilmediğinin ispat yükü kazandırmadan yararlanan davalıya düşer....

                      UYAP Entegrasyonu