Ancak, eldeki davada, konutun maliki olmayan ve aile konutu ile ilgili hakları koruma altına alınan davacı eş ölmüştür. Davacının mirasçılarının ise, miras hakları hariç, aile konutuna ilişkin diğer haklardan (TMK.nun 194, 240 ve 652. maddelerinde belirtilen haklardan) yararlanma imkanı bulunmamaktadır. Bu durumda, aile konutunun maliki olmayan eşin ölümü nedeniyle, dava konusuz kalmış olup, hükmün sadece bu gerekçe ile bozulması gerekmektedir. Bu sebeple, sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum....
İddianın ileri şürülüş şekline göre dava, katılma alacağına mahsuben aile konutuna oturma hakkının özgülenmesi isteğine ilişkindir. 4721 sayili Türk Medeni Kanunu'nun 240/1. maddesinde; sağ kalan eşin eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Aile konutu, resmi evli eşlerin birlikte seçtikleri ve ortak aile yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantılarını buna göre düzenlemeyi amaçladıkları konuttur (TMK m. 186, HGK 28.09.2011 tarih, 2011/2-447 E., 2011/556 K.)....
“Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” (TMK.m.194/1). “Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklemek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır” (TMK.m.240/1). “Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir” (TMK.m.240/3). “Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir (TMK.m.652/1)....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/852 Esas sayılı dosyasında aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi için dava açtığını bu sebeple işbu davayı ikame ettiklerini bildirdiğinden bu dosya celp edilip, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin ... olmadığı, kabule göre de davalıların taşınmazın aile konutu olmadığı kiraya verildiği iddiası bulunduğundan mahallinde keşif yapılarak eğer taşınmazın bir bölümü aile konutu olarak kullanılıyor ise bu kısmın belirlenip, kroki üzerinde işaretlenmesi gerektiği, hakimin talepten fazlasına yada başka bir şeye karar veremeyeceği, davacının taşınmaza şerh konulması talebi bulunmadığı halde taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasının hatalı olduğu gerekçesi ile başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....
Davacı, dava konusu konutun TMK'nun 652. maddesindeki haklarını kullanabilmek amacıyla, aile konutu olduğunun belirlenmesini talep etmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Evlilik ölüm ile sona erdiğinden dava tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmayan taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun ve ev eşyasının kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının varlığı tartışmasızdır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının kabulü gerekmektedir....
in talebi ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ile TMK 240/1. maddesi uyarınca aile konutunun özgülenmesi ve konut üzerinde intifa hakkının tanınması isteğine ilişkindir. Bu davaların çözüm yeri 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesi gereğince Aile Mahkemeleri'dir. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri'nde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. Görev kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur....
Davalı ..., dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu ve oturma hakkı bulunduğunu, bu konuda dava açtığını belirterek, dava sonucunun beklenmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Davalı ..., eşi ...'dan intikal eden 4975 ada 16 parsel sayılı ev ve bahçe nitelikli taşınmazın, aile konutu olarak kullanıldığını ileri sürerek, miras hakkına mahsuben oturma hakkı tanınması istemi ile ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/17 Esas sayılı dosyasında dava açmıştır. Anılan davanın sonucunun beklenmesi, daha sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile davanın kabulü doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının davalıya iadesine, 02.10.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Medeni Kanununun 194.maddesi uyarınca aile konutu olarak tespiti, 652.maddesi uyarınca miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 11.04.2011 tarih ve 14 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 02.06.2011 tarih ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 2.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....
, 3 bağımsız bölüm numaralı daireyi satın aldıklarını, taşınmazın aile komutu olması sebebiyle ilgili kanun hükümleri uyarınca miras payına mahsuben aile konutunun müvekkili adına özgülenmesini talep ettiğini, müvekkili için manevi değer taşıyan aile konutunun mülkiyet hakkını talep etme zorunluluğu doğduğunu, eğer eşin mirastan payına düşen miktar aile konutunun değerini karşılamıyorsa eş miras payı dışında kalan aile konutunun değerini ödeyerek onun mülkiyet hakkını talep edebileceğini, eğer bakiye değeri ödeyecek gücü yoksa aile konutu üzerinde intifa veya oturma hakkını talep edebileceğini (Yargıtay 2....
Dava konusunun gerekçeli kararda belirtildiği gibi "ortaklığın giderilmesi" olmadığı aksine "miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması"na ilişkin olduğu, İstanbul Adli Yargı ilk derece mahkemesi Adalet Komisyon Başkanlığı 11/08/2020 tarih 2020/4702 muhabere yazısında uygulama birliğinin sağlanması açısından sadece "miras nedenli Ortaklığın Giderilmesi" ve "Mirasın Gerçek Reddi" davalarının Ahkam-ı şahsiye mahkemelerince bakılacağının kararlaştırıldığı, mahkeme kararıyla komisyon kararın genişletilmesinin mümkün olmadığı, uygulamada ve Yargıtay kararlarında "Miras Hakkına Mahsuben Mülkiyet Hakkı Tanınması" davası genel yetkili Sulh Hukuk mahkemelerinin görev alanında kaldığı ve davaya bakılmaya aynı mahkemece devam olunması gerektiğinden dosyanın ilk tevzi edilen İstanbul Anadolu 19. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine ..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 19....