Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Müteveffanın ölümünden önce mirasta denkleştirme (terekeye iade) davalarında,yasal mirasçı aleyhine denkleştirme talebinde bulunulması mümkündür. Ancak miras bırakanın sağlar arası bir kazandırması söz konusu olmalıdır. Denkleştirme talebi sadece yasal mirasçılara yöneltilebilir. Yani mirasçı olmayanlara yapılan kazandırma denkleştirmeye tabi değildir. Somut olayda, bankacılık işleminden kaynaklı olarak ortaya çıkan zararın tahsili talebi ile hem yasal mirasçı ...’e, hem de onunla işbirliği içinde olduğu iddiası ile bankaya karşı yapılmıştır. Davacı vekili tarafından 29.04.2016 tarihinde davanın tamamen ıslahı talebine dayalı olarak dilekçe verilmiş, tereke adına dava açıldığı beyanı ile tazminat esas tutarın terekeye iadesi talep edilmiştir. Az yukarıda anlatıldığı gibi davalı ... mirasçıları ... ve ...’nın mirasın reddine ilişkin dava açmışlardır, fakat söz konusu davaların akıbetlerinin ne olduğu yönünde ilk derece mahkemesince herhangi bir yargılama faaliyeti içine girilmemiştir....

    Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde TMK’nin 669. maddesine dayalı denkleştirme, bunun da mümkün olmaması halinde tenkis isteğine ilişkindir....

      Oysaki huzurdaki davanın TMK m.669 yani mirasta denkleştirme talebi ile bir ilgisinin bulunmadığını, bu madde kapsamında bir ihtilafın olması için miras bırakanın sağlığında miras payına mahsuben yapmış olduğu karşılıksız kazandırmaların olması gerektiği, ayrıca mirasta denkleştirme yapılan miras paylaşımında mirasın tam olarak paylaşılamadığı durumlarda bir mirasçının eksik kalan payı için talep edilebileceğini, gerek müvekkilinin talebi gerekse davalı tarafın cevap dilekçesine göre miras bırakan tarafından davalıya miras payına mahsuben yapılan bir iradi kazandırmanın bulunmadığını, müvekkilinin iddiasının miras bırakanın alzheimer olduğu dönemde davalının kendisinden vekalet aldığını, bu vekaletnameyi kötüye kullanarak çoğunlukla kendisinin bazen de diğer kardeşleri hesaplarına murisin Yapı Kredi Bankası nezdinde bulunan hesabından (murisin vefatından sonra dahi) paralar aktardığını, murisin Vakıfbank ve PTT'de bulunan hesaplarından da da kart ile nakit çekimler yaptığını, murisin vekalet...

      Öte yandan; miras bırakan sağlığında mallarını mirasçıları arasında, makul ölçüler içerisinde, dengeli bir biçimde paylaştırmışsa, artık mirasçıdan mal kaçırmak, onları aldatmak kastı ve iradesi bulunmadığından, muris muvazaasından söz etmek mümkün olmaz. Bu gibi temliklerde miras bırakanın amacı mirasçıdan mal kaçırmak değil, mallarını sağlığında mirasçılar arasında pay etmektir. Uygulamada “denkleştirme” olarak da tanımlanan bu paylaştırmanın kabulü için, miras bırakanın tüm mirasçılar arasında paylaştırma yapması, paylaştırmada tam bir eşitlik olmasa dahi makul ve hoşgörü ile karşılanabilecek bir denge kurması gerekir. Miras bırakan sadece mirasçılardan birine veya birkaçına pay vermişse veya paylaştırmada makul ve hoşgörü sınırlarını aşan bir dengesizlik bulunuyorsa, paylaştırma değil mirasçıdan mal kaçırma amacı üstün tutulmuş sayılacağından, aldatmak unsuru teşekkül edecektir....

      (İmre Zahit-Erman ..., Miras Hukuku, Der Yayınları, İstanbul, 2016, s.524) 6.4.Somut olayda, davalı, mirasbırakanın 30.000 Euro’yu kendisine sağlararası işlemle verdiğini ikrar etmiş, ancak paranın verilme nedenini hibe olarak belirtmiş ise de mirasbırakandan aldığı 30.000 Euro’nun kayıtsız şartsız hibe olduğunu kanıtlayamamıştır. 6.5.Bir diğer deyişle, murisin davalıya bir miktar para verdiği davalının da kabulündedir. Davalı gönderilen paranın miras payına mahsuben olmadığını savunmaktadır. Tüm dosya kapsamı özellikle tanık beyanlarından murisin davalının da kabulünde olan 30.000 Euro’yu davalıya verdiği, miras payına mahsuben olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanında, davalı kendisine verilen para ile muris yararına ve hayrına bir kısım harcamalar yaptığı tanık beyanları ile anlaşılmaktadır....

        Davalı ..., anneleri Zehra Ulutaş’ın da davacıya bir taşınmaz verdiğini, mirasbırakan babalarının da bu nedenle dava konusu taşınmazı kendisine ve diğer davalıya devrettiğini, temliklerin muvazaalı olmadığını, mirasbırakanın denkleştirme amacıyla hareket ettiğini, taşınmaz üzerindeki binanın kendisi tarafından yaptırıldığını, ayrıca mirasbırakanın başkaca taşınmazlarının da bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Diğer Davalı ..., davaya cevap vermemiş, aşamada denkleştirme savunmasında bulunarak davanın reddini savunmuştur. İlk derece Mahkemesince, mirasbırakanın mal kaçırma kastının bulunmadığı denkleştirme amacıyla hareket ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir....

          talep hakkını düşürmeyeceği TTK m. 122/4 hükmü uyarınca denkleştirme talep hakkından önceden vazgeçilemeyeceği hükmü karşısında protokol 10.maddesinin geçersiz olduğu, Yapılan mali incelemelerde, TTK m,122/l.a hükmündeki, müvekkilin/işletmenin (olayda sigorta şirketinin) acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşmenin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesi şartı ve TTK m.l22/l.c hükmü denkleştirme talep hakkının verilmesinin hakkaniyete uygun olması şartının huzurdaki dava bakımından gerçekleşmediği, TTK.m.122 hüküm uyarınca denkleştirme tazminatı talep koşulunun gerçekleşmediği görüş ve kanaatine varılmıştır....

            , muris tarafından denkleştirme ve paylaştırma yapıldığı, Yargıtay 2....

            Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanunu' nun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 (818 s....

              Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olayda; miras bırakanın, çekişme konusu taşınmaz dışında başkaca taşınmazlarının bulunup bulunmadığı yeterince araştırılmamıştır....

              UYAP Entegrasyonu