Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili 13.02.2015 tarihli ıslah dilekçesinde; 116 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan aile konutunun tamamıyla müvekkilinin geliri ile edinildiğini ileri sürerek, taşınmazın mülkiyetinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 652 nci ve 240 ıncı maddelerine uyarınca alacağına mahsuben müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde intifa veya oturma hakkı tanınmasını, aile konutu şerhi konulmasını, mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. 3. Davacı vekili 09.05.2017 tarihli 16 nolu celsede; mülkiyet yönünden harcı yatırmadıklarını, bu nedenle sadece miras hakkına mahsuben oturma (intifa) hakkı tanınmasını talep ettiklerini beyan etmiştir. II. CEVAP 1....

    Uyuşmazlık ve hüküm, tereke malları arasında bulunan 3 no'lu bağımsız bölümün aile konutu olduğundan bahisle miras hakkına mahsuben sağ kalan eşe intifa hakkı tanınarak özgülenmesi (TMK. md.652) isteğine ilişkindir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 652. madde mirasın taksimi hükümleri içinde yeralmaktadır. İnceleme görevi Yargıtay 6. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : Dosyanın görevli Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 16.11.2009 (Pzt.)...

      İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, sağ eş tarafından diğer mirasçılara karşı açılan artık değere katılma alacağı ve katılma alacağına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınması isteğine ilişkindir. Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek artık değer katılma alacağı terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak müteselsilen (TMK m.641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan ...'ın mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar....

        Görüldüğü gibi, sağ eşin TMK.nun 240. maddesi gereğince aile konutu üzerinde intifa ya da mülkiyet hakkı talep edebilmesi için katılma alacağının olması gerekir. Somut olayda; dava konusu taşınmaz ölen eş Mustafa'nın önceki mal rejiminden kalan ve 4721 sayılı TMK ile getirilen yasal edinilmiş mallara katılma rejiminde kişisel mal olarak tanımlanan mal varlığı olup, sağ eş lehine katılma alacağı doğurmaz. Başka anlatımla, bir eşin kişisel malı kendisine ait olup mal rejiminin tasfiyesine konu edilemez. Tüm bu açıklamalara göre; davanın belirtilen bu gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekirken değişik düşünce ve gerekçelerle reddedilmesi doğru değilse de red kararı sonucu itibariyle doğru görüldüğünden bu yön bozma nedeni yapılmamıştır. Kaldı ki; koşullarının gerçekleşmesi durumunda sağ eş, ölen eşi ile birlikte yaşadığı konut üzerinde TMK.nun 652. maddesi uyarınca miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkının tanınmasını isteyebilir....

          Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından önalım bedeline yönelik olarak temyiz edilmiştir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen pay davalıya 15.01.2007 tarihinde 11.000....

            Bunun yanında haricen satış çap kaydına dayalı mülkiyet hakkının kullanılmasına da engel teşkil etmez. Mülkiyet hakkı ile kişisel hakkın çatışması halinde mülkiyet hakkına üstünlük tanınır. İyiniyetli bulunmayan zilyet yönünden, taşınmazdaki mülkiyet durumu da dikkate alındığında hapis hakkı tanınması gerekli değildir. Öte yandan harici satışa taraf olan kişinin satıştan vazgeçerek ecrimisil isteğinde bulunması da Türk Medeni Kanununun 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliğini taşır. Bu durumda davacının mülkiyetten kaynaklanan hakkını kullanarak açtığı elatmanın önlenmesi isteğinin reddedilmesi doğru değildir. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Diğer taraftan davada kazık ve dikenli tel bedeli olarak 300 milyon TL. istenmiş olmasına karşın istek aşılarak fazlaya hükmedilmesinde de isabet yoktur. Davalının da bu yoldaki temyizi isabetlidir....

              KARAR Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle, davacının taşınmaz üzerindeki katılma alacağının belirlenmesine, taşınmaz üzerindeki davalı mirasçıların hisselerinin katılma alacağına mahsuben, katılma alacağı yetmez ise bedel eklenmek suretiyle öncelikle mülkiyet hakkı, uygun görülmemesi halinde intifa hakkı tanınmasına, bu talebin uygun görülmemesi halinde belirlenecek olan katılma alacağının davalıların hissesine düşen miktarından fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere şimdilik 5.000-TL'nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının davasının kabulüyle; dava konusu ... ada ... parselde ... Blok ....Kat ... nolu bağımsız bölüm üzerinde miras bırakan ...'ın mirasçıları olan davalılar ..., ..., ... ve ...'...

                Davacı, dava konusu konutun miras hakkına mahsuben özgülenmesi için aile konutu olduğunun belirlenmesini talep etmiştir. Türk Medeni Kanununun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Evlilik ölüm ile sona erdiğinden daha tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır....

                Davacı, dava konusu konutun miras hakkına mahsuben özgülenmesi için aile konutu olduğunun belirlenmesini talep etmiştir. Türk Medeni Kanununun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Evlilik ölüm ile sona erdiğinden daha tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır....

                “Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklemek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır” (TMK.m.240/1). “Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir” (TMK.m.240/3). “Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir (TMK.m.652/1). “Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir” (TMK.m.652/2)....

                  UYAP Entegrasyonu