TMK.nun 194.maddesi uyarınca konulmuş aile konutu şerhinin kaldırılabilmesi için ya lehine şerh konulan malik olmayan eşin talebinin bulunması, ya taraflar arasındaki evliliğin son bulması yada taşınmazın aile konutu olma özelliğini yitirmesi gerekir. Somut olayda; davalı T3 ile taşınmaz hissedarı olan T4 arasındaki evliliğin devam ettiği ve paylı taşınmazın bir bölümünün de aile konutu olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Taşınmaz üzerinde bulunan aile konutu şerhi sadece bu taşınmaz yönünden pay (hak) sahibinin temlik hakkını yasaklayıcı işleve sahiptir. Yani kayıt maliki olan eş, diğer eşin rızası olmadıkça aile konutu şerhi bulunan taşınmaz üzerinde 3.kişilere karşı serbest tasarrufta bulunamaz. Ortaklığın giderilmesi davası kayıt maliki eşin serbest tasarrufta bulunabileceği bir hal olmayıp, anılan dava, davacı paydaş ile davalı kayıt maliki T4 arasında görülmekte olduğundan, bu davanın açılmış olması davacı paydaş T4 ile eşi olan davalı T3 arasında TMK....
Öte yandan 4721 sayılı Kanun’un 194. maddesinde yer alan aile konutuna ilişkin düzenlemelerin aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülüklerin bir görünümü olduğu açıktır. 2004 sayılı Kanun’un 82. maddesinde öngörülen haciz yasağının temel gayesi borçlunun hâline münasip evinin haczedilmesini önlemek suretiyle borçlunun barınma hakkını korumak ise de hacze konu meskenin aynı zamanda aile konutu niteliğinde olması hâlinde borçlu ile alacaklının farklı menfaatlerinin dengelenmesinde artık Anayasa’nın 20. ve 41. maddelerinde öngürülen aile hayatına saygı hakkına yönelik güvenceler de devreye girmektedir. Bu durumda hacze konu olan evin borçlunun hâline münasip olup olmadığı değerlendirilirken bunun aynı zamanda bir aile konutu olduğu hususu da göz önünde bulundurulmalıdır....
Parsel sayılı olmak üzere iki adet taşınmaz edinildiği ve tapuda muris adına tescil edildiğini, bu taşınmazlardan 1 no'lu bağımsız bölümün aile konutu olduğunu, eşler arasında noterde yapılan mal rejimi sözleşmesi de gözetilerek mal rejiminin resmen tasfiyesini, 1 nolu bağımsız bölüme ilişkin olarak müvekkilin miras payına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını talep etmiş ve harca esas değer olarak 28.000,00 TL göstermiştir. ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılan dava ... sayılı görevsizlik kararı ile geldiği ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nde yapılan yargılama neticesinde ... sayılı kararı ile davacının mirasın paylaştırılmasına yönelik talebin tefriki ile ayrı esasa kaydına, edinilmiş malların tasfiyesine ilişkin talebin ise aile mahkemesi görevli olduğundan mahkemenin görevsizliğine karar verilerek talep aile mahkemesinde iş bu temyize konu ... nolu dosyaya kaydolunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Kemalpaşa 1.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19.06.2009 gün ve 123/216 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan ... ve ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, evlilik birliği içinde satın alınan ve vekil edeninin ölü kocası-murisi...’ın terekesinde tespit edilen 135 adet Cumhuriyet Altınının ½’sinin gerek katkısı gerekse de yasal edinilmiş mallara katılma rejimi gereğince davacıya verilmesini; bundan ayrı aile konutu ve eşyası üzerinde intifa hakkı tesis edilmesine karar verilmesini istemiştir....
Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz (TMK. 194/1 m). Aile konutunun tapu kaydında aile konutu şerhi olmasa bile, malik olmayan eşin açık rızası alınmamış ise malik eşin ipotek tesisi ile ilgili tasarrufu hükümsüzdür....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Üzerinde Mülkiyet Hakkı Tanınması Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; *bozulmasına dair Dairemizin *13.12.2007 gün ve *20076-17542 sayılı ilamiyle ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve aynı Kanunun değişik 442. maddesi ile 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 52. maddesi hükmünce takdiren (170.00) YTL. para cezasının, Harçlar Kanunu uyarınca (28.90) YTL. ilam harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine oybirliğiyle karar verildi. 27.03.2008...
Noterliği'nde düzenleme şeklinde edinilmiş mallara katılma sözleşmesi imzaladıklarını, murisin ölümüyle dava dilekçesinde ada ve parsel numaraları yazılı 8 adet taşınmaz ile ... plakalı aracın kaldığını, sözleşme gereği davacının evlilik tarihinden itibaren katılma alacağı bulunduğunu açıklayarak, 889 ada 3 parselde 5 numaralı meskenin katılma payı alacağına mahsuben ve gerekirse bedel eklenerek davacı adına tescilini, ev eşyaları üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasını, tasfiye ve tescili takiben katılma payı alacağının bulunması halinde alacağın tereke ve davalılardan tahsilini, tescil talepleri kabul edilmediği takdirde nizalı meskende davacıya süresiz intifa hakkı tanınmasını, bunun da kabulü mümkün olmazsa mal rejiminin tasfiyesi ile vekil edeninin katılma alacağının tereke ve davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir....
Açıklanan bu kuralın istisnaları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 226/2. maddesinde (alacaklı eşin tasfiyeye konu paylı malda üstün yararını kanıtlaması) ve 240. maddesinde (aile konutu veya eşyanın söz konusu olması) tahdidi olarak belirtilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Aile konutu ve ev eşyası" başlıklı 240. maddesinde "Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır. Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir....
Somut olayda, 136 ada, 53 parsel taşınmaz üzerinde bir adet ev ve müştemilatının bulunduğu görülmektedir. Bu durumda her bir paydaşa birer bağımsız bölüm düşecek yapı bulunmadığından kat mülkiyeti kurularak dahi aynen taksimin mümkün olmadığı görülmektedir. Diğer parseller yönünden ise miktar itibarı ile küçük olup Toprak Koruma Kanunu'nun asgari ifraz koşullarını sağlamadığı görülmektedir. Bu nedenle mahkemece ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş olması doğrudur. Davalı 136 ada, 53 parselin aile konutu olduğunu öne sürmektedir. Ancak, tapuda aile konutu şerhi bulunmamakta olup, aile konutu şerhi bulunsaydı dahi aileye dahil olmayan davacının taşınmazın aile konutu olmasından kaynaklanan bir yükümlülüğü söz konusu olamaz. Aile konutu şerhine göre üçüncü kişi konumundaki pay sahibi davacının mülkiyet hakkı, aile konutu şerhi nedeniyle kısıtlanamaz. (Yargıtay 14....
Kanun koyucu anılan dengelemede borçlunun barınma hakkına üstünlük tanırken barınmanın bireyin en temel ihtiyaçlarından biri olduğunu gözetmiş ve barınma imkânından yoksun kalmanın borçlunun maddi ve manevi varlığı üzerinde oluşturacağı ciddi etkiyi dikkate almıştır. Öte yandan 4721 sayılı Kanun’un 194. maddesinde yer alan aile konutuna ilişkin düzenlemelerin aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülüklerin bir görünümü olduğu açıktır. 2004 sayılı Kanun’un 82. maddesinde öngörülen haciz yasağının temel gayesi borçlunun hâline münasip evinin haczedilmesini önlemek suretiyle borçlunun barınma hakkını korumak ise de hacze konu meskenin aynı zamanda aile konutu niteliğinde olması hâlinde borçlu ile alacaklının farklı menfaatlerinin dengelenmesinde artık Anayasa’nın 20. ve 41. maddelerinde öngürülen aile hayatına saygı hakkına yönelik güvenceler de devreye girmektedir....