DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 12. maddesi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetidir. Dairemizin 2019/2627 E. 2019/2984 K. Sayılı kaldırma kararı ile, davacının isteminin meskeniyet şikayeti olduğu, şikayetin esastan incelenmesi gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasından sonra ilk derece mahkemesince davaya konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin niteliği değerlendirilerek zorunlu ipoteklerden olmadığı, ayrıca davacının borçlunun eşi olması nedeniyle aktif husumetinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İİK'nın 82/1- 12. maddesinde, borçlunun haline münasip evinin haczolunamayacağı öngörülmüştür. Anılan yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan 3. kişinin bu şikayette bulunmaya hakkı yoktur. Somut olayda, meskeniyet şikayetinde bulunan davacı, takip borçlusu İsmail Hakkı Kaymak'ın eşidir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından, meskeniyet iddiası ileri sürülen İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, Tuğlacıbaşı Mah., 3100 Ada, 129 Parselde kayıtlı 28 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın, haciz ve şikayet tarihinde tam hisse ile borçlu Kamil Tuğrul Karaca adına kayıtlı olduğu , şikayet edenin , şikayete konu taşınmazın maliki olmaması ve icra takibinde "borçlu" sıfatını taşımaması nedeniyle meskeniyet şikayetinde bulunamayacağı gerekçesi ile şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Davacı borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için; ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir, zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibari ile de ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Dairemizce yapılan değerlendirmede; davacı borçlu tarafından Ali Şahane Mah....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/11/2020 NUMARASI : 2020/118 ESAS 2020/205 KARAR DAVA KONUSU : Meskeniyet İddiası KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde özetle; Sivas İcra Müdürlüğü'nün 2019/114815 esas sayılı dosyası ile hakkında icra takibi yapıldığını, daha önce kefil olduğu bir borç için eşi ile kendisine ait evine haciz konulduğunu, icra müdürlüğünün yaptığı haciz işlemine ilişkin meskeniyet şikayetinin kabulünü, taşınmaz üzerindeki haczin ve satış işlemlerinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Somut olayda, davacılardan T1 'nın 1/2 hissesine malik olduğu 578 ada 126 parsel 11 bağımsız bölüm nolu taşınmaza ilişkin ipotek resmi senedinin ve ipotek alacaklısı Türkiye Garanti Bankası AŞ 'nin 07/03/2019 tarihli yazı cevabının içeriğinden, söz konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin zorunlu konut kredisi ipoteği niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır....
Bendi uyarınca kaldırılması (meskeniyet iddiası) istemine ilişkindir. Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, taşınmazın tapu kaydında ipotek bulunmasına rağmen haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenmiş olması halinde, tapu kaydındaki mevcut ipotek şerhi, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunma hakkını ortadan kaldırmaz....
Hukuk Dairelerinin kararlarında da açıkça vurgulandığı üzere, bir kişinin içinde kiracısının oturduğu ev hakkında bile meskeniyet iddiasında bulunmasının mümkün olduğunu, dava konusu taşınmaz, müvekkilinin Türkiye’deki tek taşınmazı olup, Türk vatandaşı olan müvekkilinin Türkiye’de kalabileceği tek mesken olduğunu, müvekkilinin yılın önemli bir bölümünü de Türkiye'de bu evde yaşayarak geçirdiğini, kişinin birden fazla taşınmazı olması halinde ve hiçbirini mesken olarak kullanmasa bile, taşınmazlardan birini seçerek meskeniyet iddiasında bulunabileceğini, Mahkemece şikayet konusu meskenin borçlunun haline münasip olup olmadığı yönünde esasa yönelik inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 12. maddesine dayalı meskeniyet şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82/1- 12 maddesi gereğince, borçlunun haline münasip evi haczedilemez....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; haczedilen evin aile konutu olduğunu, haczedilen evin aile konutu olduğu hâllerde hâline münasip ev kavramı sadece borçlunun değil borçlunun ve ailesinin sosyal ve ekonomik durumuna uygun olan konut biçiminde anlaşılmalı ve sadece borçluya değil, borçlunun aile fertlerine de meskeniyet iddiasına dayanarak yasal yollara başvurma imkanı sağlanması gerektiğini, AYM'nin konuya ilişkin hak ihlali kararı nazara alındığında, somut olayda "borçlunun ve ailesinin haline münasip aile konutu vasfındaki taşınmazın üzerine konulan hacizden doğrudan etkilenecek davacının aile konutuna ilişkin güvencelerden yararlanarak meskeniyet iddiasıyla dava açabileceğini" kabul etmek gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık, taşınmazdaki haczin meskeniyet iddiasına istinaden kaldırılması istemine ilişkindir....
CEVAP Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde, davacı borçlunun 01.09.2020 tarihinden itibaren ilgili haczi öğrendiğini ve yedi günlük itiraz süresini kaçırdığını meskeniyet itirazının mahkemece süre yönünden reddedilmesi gerektiğini, bunun haricinde borçlunun ilgili taşınmazlar üzerindeki ipotekler sebebiyle meskeniyet itirazı hakkından önceden feragat etmesi gerektiğini yurt dışında ikamet ettiği ve yerleşik olduğu birden fazla taşınmaza sahip olduğu yurt dışına çıkmadan önce dahi dava konusu taşınmazı mesken olarak kullanmadığı ve davalı alacaklı müvekkilin ipotek alacaklısı olması sebepleriyle esas yönünden de meskeniyet itirazının reddedilmesini talep etmiştir. III....
Bendi uyarınca kaldırılması (meskeniyet iddiası) istemine ilişkindir. Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, taşınmazın tapu kaydında ipotek bulunmasına rağmen haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenmiş olması halinde, tapu kaydındaki mevcut ipotek şerhi, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunma hakkını ortadan kaldırmaz....