Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin, daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun tamamen ödenmiş olması halinde de ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetine konu ettiği ... Mahallesi, 550 Ada 27 parsel 6 nolu bağımsız bölüm üzerine takip dosyasından en son 10.02.2015 tarihinde haciz konulduğu, ancak taşınmazda haciz tarihinden önce Türkiye İş Bankası A.Ş. lehine tesis edilmiş 13.10.2006 tarihli ipotek mevcut olduğu halde, mahkemece ipoteğin niteliği araştırılmadan sonuca gidildiği görülmektedir....

    Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunulmasını engeller. Ancak, haciz tarihinde ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Aksi takdirde, kurulan bir ipotek borcu ödenmiş olsa dahi, bundan sonraki tüm hacizler yönünden meskeniyet şikayetinin mümkün bulunmadığı gibi kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkar. Somut olayda, borçlunun 1/2 hissesinin bulunduğu taşınmazı üzerine 22.07.2014 tarihli haciz müzekkeresi ile 06.08.2014 tarihinde haciz uygulandığı, ancak daha önce taşınmazın tapu kaydında 3. kişi .... lehine tesis edilmiş 08.10.2012 tarihli ipotek kaydının bulunduğu görülmüştür....

      Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir....

      Borçlunun, daha önce herhangi bir nedenle haczi öğrendiği de ispatlanamadığına göre, beyan ettiği tarihe göre yapmış olduğu meskeniyet şikayetinin süresinde olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, borçlunun meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile istemin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nun 353/1- a.6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler doğrultusunda meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek yargılamanın tamamlanması ve bir karara bağlanması amacıyla davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin HMK'nun 353/1- a.6. maddesi gereğince Gaziosmanpaşa 1....

      Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Somut olayda, şikayete konu taşınmaz üzerinde (haciz tarihinden önce) Şekerbank T.A.Ş....

      ya 22.12.2020 tarihinde 103 davet kağıdının tebliğ edildiği, borçlunun 10.02.2021 tarihinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu, şikayetinde 103 davet kağıdı tebligatının usulsüz olduğunun ileri sürülmediği anlaşılmıştır. Meskeniyet şikayetinin 7 günlük yasal süresinde yapılıp yapılmadığı kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun re'sen gözetilmesi gerektiği dikkate alındığında, borçlunun meskeniyet şikayeti, İİK'nın 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonradır. Bu haliyle davacı borçlu ... yönünden mahkemece, istemin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli olup davacının bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı ... yönünden yapılan istinaf incelemesinde; meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı yerleşik Yargıtay içtihatlarında da açıklandığı üzere, sadece borçlu malike ait olduğundan, takipte borçlu sıfatı taşımayan, tapuda lehine aile konutu şerhi verilmiş olsa dahi 3. kişinin haczin kaldırılmasını istemesi mümkün değildir....

        Davacı alacaklının satışa geçtiği ikinci takip dosyasından yeniden meskeniyet davası açarak satışın durdurulması yoluna gitmişlerdir ki zaten böyle bir davanın açılması satışı durdurmaz kaldı ki açılan bu ikinci meskeniyet davası derdestlik nedeniyle daha önce verilmiş bir karar olması nedeniyle red olduğundan ilk açılan meskeniyet davası kararını ikinci verilen karar ile ikinci satışta da gözönüne alınabileceğini hükme bağlamıştır. Yani şikayet konusu dosyadan verilen karar İcra müdürlüğüne ibraz edilmeli satışın bu karara istinaden verilmesi gerektiği konusunda müracaat yapılması gerekirken yapılmadığı gibi İcra Müdürlüğü söz konusu Mahkemelere herhangi bir bildirimde bulunmayarak sanki açılmış meskeniyet davaları yokmuş gibi satışa yapmış oldukları kendi kıymet takdiri üzerinden satışa gitmeleri usul ve yasaya aykırıdır....

        Dolayısı ile, tarafımızca da izah ve iştirak olunan bu gerekçelerle ilk derece mahkemesinin meskeniyet şikayeti hakkında verilen kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın meskeniyet şikayeti hakkında verilen karara yönelik istinaf başvurusunun HMK‘nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine oy birliği ile karar verilmiştir....

        Yine, borçlunun birden fazla mesken niteliğinde taşınmazı bulunsa dahi bunlardan biri için meskeniyet şikayetinde bulunabilir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacı tarafından verilen ihtaratlı kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı, şikayetin haklılığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle meskeniyet şikayetinin reddine dair karar verilmiştir....

        İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/292 Esas sayılı dosyası üzerinden meskeniyet şikayetinde bulunulduğu belirtilmiş olup, bu dava dosyası celp edilerek aynı icra takibi nedeniyle aynı taşınmazlar yönünden davacı borçlunun meskeniyet ve maişet şikayetinde bulunup bulunmadığının, buna göre derdestlik durumunun söz konusu olup olmadığı değerlendirilmeden karar verilmesi de doğru bulunmamıştır....

        UYAP Entegrasyonu