Yine davacının meskeniyet şikayeti bakımından yapılan incelemede; meskeniyet şikayetine konu olan Gemlik ilçesi Orhaniye mah. 888 ada, 2 parsel, B blok, zemin kat 3 nolu bağ. Bölm. Taşınmazın tapu kaydı üzerinde QNB Finansbank AŞ . lehine 03/04/2015 tarihli 4305 yev. Nolu 400.000,00 TL bedelli ipotek kaydı mevcuttur. Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Kıymet Takdirine İtiraz-Meskeniyet İddiası KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte kıymet takdirine itiraza ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 14.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 20.01.2017 günlü ve 2017/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 27.01.2017 tarihli ve 29961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2017 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (12.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 08/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
nun 82/1-12. maddesi gereği meskeniyet şikayetinde bulunulabilmesi için, borçlunun adına kayıtlı meskende bizzat oturması şart olmadığı gibi, burayı kiraya vermesi de bu talepte bulunmasına engel değildir. Ayrıca borçlunun birden çok taşınmazı olması halinde de bunlardan biri hakkında meskeniyet şikâyetinde bulunabilir. Öte yandan borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, haciz tarihinde ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir....
ipoteğin zorunlu ipotek olmadığından bahisle borçluların haczedilmezlik şikayetinde bulunma haklarının bulunmadığı gerekçesi ile meskeniyet şikayetinin reddine hükmedildiği, kararın borçlular vekili tarafından temyiz edildiği görülmektedir....
tarafın kötü niyetli olduğunu, meskeniyet iddiasıyla açılan davanın ihaleden 2 gün önce açılmış olduğunu, mahkemece satışın durdurulması talebinin reddine karar verildiğini, Emsal Yargıtay içtihatları ile belirtildiği üzere bir kimse ipotek ettiği taşınmaz malı başka bir borcundan dolayı haczedilmiş olsa bile artık meskeniyet iddiasında bulunamayacağını, borçlu davacının ipotek tesisine rıza göstermiş olmakla o taşınmazın satılmasını göze aldığını, bu nedenle meskeniyet iddiasından vazgeçmiş sayılması gerektiğini, ihalenin usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, taşınmazın tapu kaydında ipotek bulunmasına rağmen haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenmiş olması halinde, tapu kaydındaki mevcut ipotek şerhi, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunma hakkını ortadan kaldırmaz. Aksi takdirde, kurulan bir ipotek borcu ödenmiş olsa dahi, bundan sonraki tüm hacizler yönünden meskeniyet şikayetinin mümkün bulunmadığı gibi kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkar. Somut olayda; dava konusu taşınmaz üzerinde, haciz tarihinden önce, 3. Kişi lehine tesis edilmiş ipoteğin bulunduğu, ancak mahkemece bu hususta gerekli araştırmaların yapılmadığı görülmektedir....
ın Mahkemenin 2013/32 Esas sayılı dosyasında 2581 parsel sayılı başka bir taşınmaz için de meskeniyet şikayetinde bulunduğu, iş bu dosyada 10.09.2013 tarihinde icra edilen keşifteki imzalı beyanında; 2582 parsel sayılı taşınmazda sadece hissesi bulunduğunu, meskeniyet şikayetinin 2581 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olduğunu beyan ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda tanzim edilen bilirkişi raporu doğrultusunda meskeniyet şikayetinin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesidir. İcra mahkemesi ve icra dairesi, takip aşamasında alacaklı ve borçlunun karşılıklı olarak menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür. O halde borçlunun birden fazla meskeni varsa seçimlik hakkını bu meskenlerden sadece biri için kullanabilir....
Somut olayda, temyizen incelenmesi istenen karar, ihalenin feshi ve meskeniyet şikayetlerinin süre aşımından reddine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyeti bulunmamaktadır. Buna göre, Dairemizce incelenmesi istenen Bölge Adliye Mahkemesi kararı, İİK’nın 365/1-son maddesinde belirtildiği üzere KESİN nitelikte olduğundan, 5311 sayılı Kanunla değişik İİK'nın 364. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nın 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352.maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE), 31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. ......
Davacının ileri sürdüğü meskeniyet iddiası, İİK'nın 134. maddesinde belirtilen ihalenin feshi nedenlerinden olmadığı gibi, İİK'nın 363/son fıkrası uyarınca ancak istinafa başvurunun satışı durduracağı, bu konuda bir beyanın bulunulmadığı, ayrıca bu iddia ilgilisi tarafından ileri sürülmesi gerektiğinden, davacının bu konudaki istinaf başvurusu da yerinde görülmemiştir. Yine, kefaletin geçersizliği iddiası da İİK'nın 134. maddesinde belirtilen ihalenin feshi nedenlerinden olmadığı gibi, ilgilisi tarafından ileri sürülmesi gerektiğinden, davacının bu konudaki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir....
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usulsüz olarak tebliğ edildiğini, bilinen son adresi yerine doğrudan mernis adresine tebligat gönderilmesinin Tebligat Kanunu ve Yargıtay kararlarına göre usulsüz olduğunu, tebligatı e-devlet üzerinden öğrendiğini, mahkeme kararının hatalı olduğunu, meskeniyet şikayetinin,İstanbul 10 İcra Müdürlüğü 2015 /1368 E sayılı dosya ile satışı isteyen konut finansmanı sağlayan ipotek alacaklısına yönelik olmadığını, ancak mahkeme kararında, meskeniyet şikayeti sanki ipotek alacaklısı Denizbarık ve ihale alıcısı T4 yönelikmiş gibi onları taraf olarak görerek talebini reddetttiğini, konut finansmanı ile alınan gayrimenküllere konulan ipotekler, zorunlu ipoteklerden olup, ipotek alacaklısı haricindeki, başka alacaklılara yönelik meskeniyet şikayetine engel olmadığını, halbuki meskeniyet şikayetinin tapu kaydına haciz koyan diğer alacaklılar için öne sürüldüğünü, zira gayrimenkulun satıldığını ancak, yerine satış bedelinin kaim olduğunu, bu...