Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borç ödenmiş ise, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Aslolan ipoteğin fek tarihi değil, ipoteğe ilişkin borcun ödendiği tarih olup, bu tarihe göre haczedilmezlik şikayetinin değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda,...Şubesi'nin 24.02.2015 tarihli cevabi yazısından, ipotek borcunun 09.01.2014 tarihinden önce kapatıldığı, meskeniyet şikayetine konu haciz tarihinin ise, bu tarihten sonra 15.01.2014 olduğu, dolayısıyla borçlunun haciz tarihi itibariyle ipotek borcunun bulunmadığı anlaşılmış olup, anılan ipotek, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunmasına engel değildir. O halde, mahkemece meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

    hakkında karar verilmesi gerektiğini, bu hususlar araştırılmadan ipotek akdindeki bir maddeye dayanarak meskeniyet iddiasının reddine karar verilmesinin kamu vicdanına ve toplumdaki adalet anlayışına zarar verdiğini, bu sebeplerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir....

    Kat, 6 nolu bağımsız bölüm açısından; meskeniyet şikayetinin kabulüne, Manisa 4. İcra Müdürlüğünün 2018/6017 Esas sayılı takip dosyasında şikayete konu taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına,1393 Ada, 2 parsel, A Blok zemin kat, 1 Nolu bağımsız bölüm açısından, meskeniyet şikayetinin reddine, davacı T1 tarafından açılan dava açısından, meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmiştir....

    Taraflar arasındaki, asıl dosyada meskeniyet şikayeti ve birleşen dosyada kıymet takdir raporuna itiraz uyuşmazlığından dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl dosyada meskeniyet şikayetinin kısmen kabulü ile şikayete konu taşınmazın 315.000,00 TL'den az olmamak üzere satılmasına, bu bedelin şikayetçiye, kalan bedelin alacaklılara ödenmesine, birleşen dosyada ise kıymet takdirine yönelik şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararın şikayetçi borçlu ile şikayet edilen alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların başvurularının ayrı ayrı esastan reddine hükmedilmiştir....

      Tarafların iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, ilk derece mahkemesinin dosya içeriği ile çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre; HMK'nın 355.maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, meskeniyet şikayetinin üzerine haciz konulan taşınmazdaki borçlunun hissesinin dikkate alınmak suretiyle belirlenmesinin gerekmesine, takip borçlusu olmayan ve üzerinde haciz bulunmayan borçlunun eşi ya da aile efradına ait taşınmazdaki hissenin meskeniyet şikayetinde gözetilmesini öngören hiçbir yasal düzenleme bulunmayıp davalının istinaf sebebi olarak sunduğu bu hususun temelsiz bulunmasına, taşınmazdaki ipoteğin konut ipoteği olup meskeniyet şikayetine engel oluşturmamasına göre ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b-1. bendi gereğince esastan reddine...

      Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, borçlu şirketin ortağı ve yetkilisi olan, aynı zamanda icra kefili olan davacının hacizden haberi olmamasının imkansız olduğunu, davacının davaya konu taşınmaz dışında başka taşınmazı da bulunduğunu, davacının meskeniyet iddiasında bulunduğu taşınmazda oturmadığını, taşınmazı halen bedelsiz olarak kız kardeşinin kullandığını, davayı kabul etmemekle birlikte meskeniyet iddiasında bulunulan taşınmazın davacının haline münasip evi olup olmadığının tespiti gerektiğini beyan ederek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      Talep, meskeniyet şikayetine ilişkin olup, davacı takip borçlusu değil, üçüncü kişidir. Diğer taraftan İİK'nın 125. maddesi ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 14.03.1960 tarih, 1960/1 Esas, 1960/3 Karar sayılı kararına göre üzerinde üçüncü kişi adına intifa ya da irtifak hakkı tesis edilen taşınmaz, irtifak hakkı sahibi üçüncü kişinin talebi olmadıkça intifa ve irtifak hakları korunarak satılır. Bu halde borçluya ait taşınmazın kuru mülkiyetinin satışı yapılacağından, intifa hakkı sahibi taşınmazdaki haklarını satıştan sonra da kullanmaya devam eder. Bu durumda yapılacak satıştan davacı üçüncü kişi intifa hakkı sahibinin etkilenme durumu bulunmadığından, maliki olmadığı kuru mülkiyete konulan haczin meskeniyet iddiasıyla kaldırılmasını isteme hakkı bulunmamaktadır....

      İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/03/2019 NUMARASI : 2017/568 2019/176 DAVA KONUSU : Meskeniyet İddiası KARAR : Mersin 4....

      Davacı vekili, 103 davetiyesinin tebliği üzerine önce icra müdürlüğüne başvurduklarını, çünkü 103 davetiyesi içeriğinde itirazların müdürlüğe yapılması gerektiğinin belirtildiğini, icra müdürlüğünün cevabı beklenerek, ardından mahkemeye başvurulduğunu ileri sürmüş ise de; meskeniyet şikayetinin niteliği gereği yasal süre içerisinde icra mahkemesine şikayette bulunulması gerektiği, müdürlüğe yapılan başvurunun davacıya yeni bir şikayet süresi bahşetmeyeceği açık olduğundan ileri sürülen bu husus yerinde değildir. Dolayısıyla, borçlu tarafça 08/12/2020 tarihinde 103 davetiyesi tebliğ edilmesi ile birlikte taşınmaz haczinin bu tarihte öğrenilmiş sayıldığı ancak, meskeniyet şikayeti davasının belirtilen tarihten itibaren 7 günlük yasal süre geçtikten sonra ( 05/01/2021 tarihinde) açıldığı anlaşılmakta olup, meskeniyet şikayetinin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekir ki, ilk derece mahkemesi kararı da bu cihettedir. HMK'nun 355....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Somut olayda, Bursa İli, Mustafakemalpaşa İlçesi, Selimiye Mahallesi, 412 Ada, 56 Parsel üzerinde T.C....

      UYAP Entegrasyonu