Meskeniyet Şikayetinin kabulüne, Manisa 1....
Davalı- alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; borçlunun eşinin meskeniyet şikayeti yapma hakkı bulunmadığından şikayetin aktif husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, İİK 82/12 bendinde düzenlenen meskeniyet şikayetinin yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup takipte borçlu sıfatı taşımayan davacının şikayet hakkının bulunmadığını, mahkemece borçlunun daha mütevazi semtlerde alabileceği haline münasip meskenin değerinin belirlenmesi ve bu miktar bedelin satıştan sonra alacaklıya bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini, borçlunun borcu ödemek yerine ihtiyati haciz başvurusu yapılması üzerine 13/10/2021 tarihinde kötü niyetle taşınmaza aile konutu şerhi koyduğunu, aynı evde yaşayıp her şeyden haberdar olan eşine meskeniyet şikayeti yaptırdığını, icra takibine konu alacağın kesinleşmiş ilama bağlı alacak olduğundan meskeniyet itirazının reddi gerektiğini, İİK 82/12 bendinde düzenlenen meskeniyet şikayetinin de Anayasaya aykırı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kıymet takdirine itiraz-Meskeniyet iddiası Uyuşmazlık kıymet takdirine itiraz ve meskeniyet nedeniyle haczin şikayet yoluyla kaldırılması istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliğine göre temyiz incelemesi dairemizin görevi dahilinde olmayıp Yargıtay 12.Hukuk Dairesi görevi dahilinde olduğundan dosyanın adı geçen Daire Başkanlığı'na gönderilmesine, 01.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı, icra hukuk mahkemesinde dava konusu taşınmazla ilgili haczedilmezlik şikayetinin (meskeniyet iddiasının) bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının haczedilmezlik şikayetinin (meskeniyet iddiasının) icra hukuk mahkemesince kabul edilerek kesinleştiği ve davaya konu taşınmaz üzerindeki borçlunun babasından intikal edecek hissesi üzerine konulan haczin kalktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....
Davalı, icra hukuk mahkemesinde dava konusu taşınmazla ilgili haczedilmezlik şikayeti (meskeniyet iddiası)'nin bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının haczedilmezlik şikayeti (meskeniyet iddiası)'nin icra hukuk mahkemesince kabul edilerek kesinleştiği ve davaya konu taşınmaz üzerindeki borçlunun babasından intikal edecek hissesi üzerine konulan haczin kalktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....
Ticari nitelikteki kredinin teminatı olarak verilen ve zorunlu ipoteklerden olmayan mevcut ipotek nedeniyle borçlunun meskeniyet iddiasını ileri sürmesi mümkün değildir. O halde mahkemece, borçlunun meskeniyet şikayetinin bu gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekirken, istemin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesi ile reddi isabetsiz o ise de, sonuçta şikayetin reddine karar verildiğinden sonucu itibarı ile doğru olan mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 29,20 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Anılan yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan, tapuda lehine aile konutu şerhi verilen 3. kişinin haczin kaldırılmasını istemesi mümkün değildir. Öte yandan, İİK. nun 82/12. maddesine dayalı olarak yapılacak meskeniyet iddiası, haczedilmezlik şikayeti olup, borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiği için haciz safhası bulunmadığından ve meskeniyet şikayetine konu edilecek bir “haciz işlemi” de olmadığından, meskeniyet iddiasının dinlenmesi de mümkün değildir. O halde mahkemece, şikayetin aktif husumet yokluğu nedeni ile reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece yapılan değerlendirmede, borçlunun tasarrufun iptaline konu olan taşınmazı üçüncü kişiye satmakla meskeniyet iddiasından vazgeçmiş sayılacağı dolayısıyla meskeniyet şikayetinde bulunamayacağı, ( Yargıtay 12 Hukuk , 2008/17367 esas, 2008/21410 karar sayılı kararı, Yargıtay 12. Hukuk 2005/1234 esas, 2005/ 3437 karar, Yargıtay 12. Hukuk 2011/2422 esas, 2011/17379 karar sayılı kararları) Yargıtay içtihatları ile de kabul görmüş, bununla birlikte davacı borçlunun tasarrufun iptaline konu taşınmazın bir kısım hissesini satın almak suretiyle meskeniyet şikayetinde bulunulmasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu, taşınmaz bir kez satılmakla meskeniyet iddiasını ileri sürme hakkından vazgeçildiğinden bu işlemden sonra konulan yeni hacizler açısından da meskeniyet iddiasında bulunulamayacağından mahkemenin esas ve birleşen davaları yönünden davaların reddine karar vermiştir....
Bunun yanında mahkemece ödeme emrinin iptali talebinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de gerekçe kısmında sadece meskeniyet şikayeti yönünden değerlendirme yapıldığı, meskeniyet şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği yönündeki gerekçe ile her iki talebin de süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği görüldüğünden ödeme emrinin iptali talebinin süre aşımı nedeniyle reddi kararı yönünden gerekçede hata edildiği açıktır. İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda ödeme emrinin iptali talebinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, meskeniyet şikayetinin süre aşımından reddi gerekçesi doğrultusunda ödeme emrinin iptali talebinin süre aşımından reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan gerekçenin düzeltilerek yeniden hüküm kurulması gereklidir....
Açılan davada 817 ve 818 parsel sayılı taşınmazlar yönünden meskeniyet şikayetinde bulunulmuştur. Dairemizin 2019/2279 Esas, 2020/660 Karar sayılı kaldırma kararından sonra mahkemece 16/09/2020 tarihli duruşmada davacı vekiline hangi taşınmaz yönünden meskeniyet iddiasında bulunduğunu açıklamak üzere 2 hafta kesin süre verilmiş, davacı vekili 30/09/2020 tarihli dilekçe ile dava konusu taşınmazlardan 818 parsel sayılı taşınmazda davacının kendisinin ikamet etmesi sebebiyle meskeniyet şikayetinde bulunulduğunu, 817 parsel sayılı taşınmazda ise birlikte yaşadığı oğlunun nişanlı olması sebebiyle eşi ile birlikte oturacağı yer olduğundan meskeniyet şikayetinde bulunulduğunu bildirmiş, açık ve net olarak tercih hakkının hangi taşınmazdan yana kullanıldığına dair beyanda bulunulmamıştır. Ancak 30/09/2020 tarihli dilekçe içeriği dikkate alındığında davacı yanın tercih hakkını kendisinin ailesi ile birlikte ikamet ettiği 818 parsel sayılı taşınmaz yönünden kullandığının kabulü gerekmiştir....