Her ne kadar İcra ve İflas Kanununda taşınmaz haczinin yenilenmesine dair bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz yeni bir işlem olup borçlunun her haciz için şikayet hakkı var ise de;yeni bir kıymet takdiri işleminin yeni bir şikayet hakkı doğurmayacağı açıktır. Kural olarak icra mahkemesi kararları kesin hüküm teşkil etmez ise de, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı icra müdürlüğü ya da takip işlemi hakkında verilmeleri ve kesinleşmeleri koşuluyla sonraki şikayet yönünden birbirlerine karşı kesin hüküm teşkil ederler. O halde; Mahkemece kesin hüküm nedeniyle borçlunun meskeniyet şikayetinin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Meskeniyet şikayetinde bulunma hakkının, sadece borçlu malike ait olduğu gözetilerek, mahkemece, taşınmaz maliki olmayan ...'nin şikayetinin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken, meskeniyet şikayetinde bulunan borçlular yönünden ayrım yapılmaksızın meskeniyet şikayetinin esası hakkında hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Meskeniyet İddiası Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Borçlu, haczedilen taşınmaz ile ilgili olarak meskeniyet şikayetinde bulunmuş, Mahkeme'ce şikayetin kabulüne, taşınmazın 135.000 TL'den az olmamak üzere satılmasına, satış bedelinden davacı borçlunun haline münasip evi alabileceği miktar olan 120.000 TL'nin borçluya ödenmesine karar verilmesi üzerine, borçlu vekili kararı temyiz etmiştir....
Borçlu meskeniyet şikayet dilekçesinde açıkça 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir iddiada bulunmamış, süresinden sonra 19.06.2014 tarihli duruşmadaki beyanı ile tebligatın usulsüzlüğünü ileri sürmüştür. O halde mahkemece meskeniyet şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Mahkemesinin meskeniyet iddiasına ilişkin kararının bu durumu da kapsadığı, aksini düşünmenin mahkeme kararını hukuken ve fiilen hükümsüz kılacağı ve uygulanamayacağı anlamına geleceği, durum bu iken alacaklı vekili dosyaya gelen paranın tarafına ödenmesini talep ettiği, icra müdürlüğü ise bu talebi 15.04.2019 tarihinde haklı gerekçelerle reddettiği, bu red kararı üzerine dosya alacaklısının iş bu davaya konu şikayeti yaptığı, yapılan yargılama sonucunda işbu davada yerel mahkemenin şikayeti kabul ederek dosyaya gelen paranın alacaklıya ödenmesine karar verdiği, her ne kadar icra mahkemesi kararları kural olarak yeni ve farklı bir takip için kesin hüküm sayılmazsa da, meskeniyet iddiasının icra mahkemesince davacı lehine 200.000,- TL için kabulünden sonra, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile farklı bir şahıs tarafından başlatılan sonraki takip ve o davada ipotek sahibine karşı meskeniyet iddiasında bulunulamayacağı için haciz ve satış sonrasında dosyaya gelen 134.069,25 TL satış parasının...
Dava, İİK 82/12 maddesi kapsamında açılan haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetidir. Bu dava İİK 16/1 maddesi anlamında şikayet niteliğindedir ve ileri sürme süresi öğrenme tarihinden itibaren 7 gündür. Somut olayda davacıya hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ tarihi 31/07/2019 tarihidir. Davacının dava dilekçesinde yapılan tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin bir iddiası da bulunmadığına göre meskeniyet şikayeti için başvuru süresi 103 davetiyesinin tebliği ile başlamış durumdadır. Dava tarihi ise 04/11/2019 tarihidir. O halde dava tarihi itibarı ile meskeniyet şikayeti bakımından dava açma süresi dolmuş olup açılan dava süresinden sonradır. Nitekim mahkemece de aynı gerekçeler ile davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir. Yukarıdaki açıklama çerçevesinde istinaf istemine konu kararın yerinde olduğu anlaşıldığından istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Manisa 1....
Taşınmaz üzerindeki ipoteğin zorunlu olmadığı ve ipoteğe konu borcun şikayete konu haciz tarihinden önce ödenmemiş olduğu sabit ve tartışmasız olduğuna göre, mahkemece, meskeniyet şikayetinin reddi yerine, taşınmazın 170.000,00 TL den aşağıya olmamak üzere satışına karar verilmiş olması isabetsiz ise de, davalı tarafın istinaf yoluna başvurmaması, davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuş olması ve aleyhe hüküm verme yasağı ilkesi karşısında başvuruda bulunmayan lehine sonuç doğuracak şekilde karar verilemeyeceğinden istinaf edenin sıfatı da dikkate alınarak kararın kaldırılması yoluna gidilmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....
Kat 10 nolu bağımsız bölümdeki taşınmazın sicil kaydı üzerine ilgili dosya üzerinden haciz şerhi konulduğunu ve alacaklının talebi üzerine mahallinde satışa esas olmak üzere keşif icra edildiğini ve bu nedenle yasal süre içinde meskeniyet şikayetinde bulunduklarını, müvekkili aleyhine Lüleburgaz 1. İcra Müdürlüğü'nün 2015/9097 Esas sayılı dosyasına ilişkin haczedilmezlik şikayetinin de Lüleburgaz İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2018/82 Esas ve 2019/22 Karar sayılı kararı ile kabul edildiğini ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin kararı ile istinaf talebinin reddedilerek hükmün kesinleştiğini belirterek şikayetin meskeniyet iddiası nedeniyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince: " ... Mahkememizce alınan 30.12.2020 tarihli kök bilirkişi raporunda ve 03.03.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda; borçlu şikayet edenin adına kayıtlı Tekirdağ ili Çorlu ilçesi Reşadiye Mah. 670 ada 81 parselde kayıtlı 3....
Başvuru bu hali ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendine dayalı haczedilmezlik şikayetidir. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için, asıl mesleğinin çiftçilik olması ve bilfiil bu işi yapması gerekir. Anılan maddeye göre, haczedilmemesi gereken taşınır ve taşınmaz mallar ve miktarları tespit edilirken, borçlunun ve ailesinin geçimi için zorunlu olup olmadığı ve tarımsal faaliyetini sürdürebilmesi için gerekli olup olmadığı hususunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Traktör de bir ziraat aletidir ve haczi konusunda da belirtilen bu ilke geçerlidir. Bu gün, ülkemizde kara sabanla çiftçilik yapan çok az sayıda insan kalmıştır. Kara saban çağdaş bir tarım aleti olmadığı gibi, hayvanlarla nakil yapılması da çağdaş bir yöntem değildir. Bu itibarla teknolojideki gelişmeler nedeniyle verimliliği, kaliteyi ve kârlılığı arttıran, ekonomik hayata artı değerler kazandıran makineler de çiftçilerimiz için bir ihtiyaçtır....
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacı borçlunun dava konusu taşınmazın haczinden gerek 103 davet kağıdının gerekse kıymet takdir raporunun tebliği ile en geç 08/10/2019 tarihinde haberdar olduğu, bu nedenle 7 günlük yasal süre içinde meskeniyet şikayetinde bulunması gerekirken yasal süre geçtikten sonra 03/03/2020 tarihinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu gerekçesiyle meskeniyet şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kendisine yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, açıkça belirtilmese bile tebligatların usulsüzlüğünün mahkemece re'sen nazara alınmasının hakkaniyet gereği olduğunu belirterek, istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Salihli 2....