İİK'nun 82/1. maddesinin 4. bendi gereğince borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri haczedilemez. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmadığı gibi örneğin çiftçi olan borçlunun, emekli maaşı alması da çiftçilik vasfını ortadan kaldırmaz....
Başvuru bu hali ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendine dayalı haczedilmezlik şikayetidir. İİK'nun 82/1-4. bendinde; ''Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletlerinin..." haczedilemeyeceği belirtildikten sonra, aynı maddenin, 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasında; ''Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır'' hükmüne yer verilmiştir. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için, asıl mesleğinin çiftçilik olması ve bilfiil bu işi yapması gerekir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması,emekli maaşı alması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz....
Davalı/alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının meskeniyet ve haczedilememezlik iddiasında bulunduğu taşınmazda ikamet etmediğini, aynı binada kirada oturduğunu, bu nedenle meskeniyet itirazının reddi gerektiğini, meskeniyet iddiası ileri sürülen evin haline münasip olmadığını, davacı ve eşi dışında evde oturan bulunmadığını, başkaca hacizlere ilişkin haczedilemezlik ve meskeniyet iddiasında bulunmayan davacının kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesi; alınan bilirkişi raporuna göre davacının haline münasip ev bedelinin 250.000- TL olduğu ve alabileceği muhitlerin belirlendiği ve davacının meskeniyet şikayetinde bulunduğu ikametinin değerinin haline münasip ev değerinden yüksek olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, İstanbul 26.İcra Müdürlüğü'nün 2018/7484 esas sayılı dosyasında haczedilen "İstanbul Beykoz Anadolu Hisar Mah....
2015/1732 Esas sayılı dosyasında aynı taşınmaz üzerine 23/03/2015 tarihli hacze müteakip Çerkezköy İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/321 Esas sayılı dosyası ile meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunulduğunu ve dosyanın halen derdest olduğunu, haczedilen evin mütevazi olduğunu, müvekkilinin halen o evde ikamet ettiğini, müvekkilinin sahip olduğu tek evinin icra yoluyla satılması halinde elde edilecek miktarla haline münasip ev almasının söz konusu olmadığını, öncelikle mükerrek haciz(derdestlik) sebebiyle, esasa girilmesi halinde meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinin kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Meskeniyet nedeniyle haczin kaldırılması istemi İİK.nun 16. maddesine dayalı şikayet olup, anılan madde uyarınca inceleyecek mercii icra mahkemesidir. Yine, İİK'nun 4. maddesi uyarınca icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikayetleri inceleme görevi şikayete konu işlemi yapan icra dairesinin bağlı olduğu yer icra mahkemesine aittir. Haciz de bir icra memurluğu işlemi olduğuna göre haczin kaldırılmasına ilişkin şikayeti inceleme görevi, şikayete konu haczi koyan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine aittir. Anılan maddede düzenlenen yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin olup kesin yetki niteliğindedir. O halde, mahkemece, şikayetçinin meskeniyet nedeniyle haczin kaldırılmasına ilişkin şikayetinin tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, esasının incelenerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir....
İlk derece mahkemesi kararında; ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte haciz safhası bulunmadığından meskeniyet şikayetinde bulunulmayacağı gibi, taşınmaz üzerindeki ipoteğin zorunlu ipoteklerden olmaması sebebiyle de davacının meskeniyet şikayetinden vazgeçmiş olduğu gerekçesiyle meskeniyet şikayetinin reddine, kıymet takdirine itirazın kabulü ile kıymet takdiri işleminin iptaline taşınmazın değerinin 722.537,00 TL olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın davacının haline münasip evi olduğunu ve bölünebilir niteliğe haiz olduğunu, mahkemece en azından davacının evinin bulunduğu yerin bölünerek kalan kısmın satılmasına karar verilebilecek iken meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmiş, kararın bu yönüyle kaldırılmasına ve meskeniyet şikayetinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2017/59- 1060 E/K sayılı kararı ile kesin olarak kabul edildiği, ancak müdürlükçe taşınmaza 02.05.2019 tarihinde tekrar haciz konulduğu, meskeniyet nedeniyle haczin kaldırılmasını müdürlükten talep ettikleri ancak tapu kaydı değiştiğinden 16.03.2020 tarihli kararla taleplerinin reddedildiğini belirterek müdürlük kararının kaldırılmasına ve meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetlerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili 20/08/2020 tarihli cevap dilekçesini özetle; TMK' nun 7. Maddesi gereğince resmi sicil ve senetlerin belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturduğunu, icra memurunun yerine getirdiği işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, açılan davanın reddi gerektiğini belirtmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : İlk derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, şikayetin reddine, karar verilmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/241 Esas, 2019/984 Karar sayılı dosyasında verilen şikayetin kabulü kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla, Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, İzmir 12. İcra Müdürlüğünün 2018/5579 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takip kapsamında haciz konulan dairede 21 yıldır kendisi gibi özürlü olan Suna isimli kişi ve bakıcıları ile birlikte yaşadığını, diğer parselin 1/8 paylı arsa ve eski bir ev olduğunu, diğer müvekkili T1 da özürlü olduğunu ve 7 kardeşin izni ile burada kaldığını, buranın satılması halinde evsiz kalacağını bildirerek meskeniyet iddiasının kabulüne, takibin iptaline karar verilmesini istemiştir....
Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Her ne kadar davacı borçlu tarafından meskeniyet şikayetin bulunulmuş ise de, şikayete konu taşınmazın tapu kaydında Ziraat Bankası A.Ş. lehine kurulmuş ipoteğin söz konusu olduğu, her ne kadar davacı borçlu tarafça ve bankanın verdiği cevaba göre söz konusu ipoteğin konut kredisi nedeniyle kurulduğu belirtilmiş ise de, ipotek senedi incelendiğinde, ipoteğin davacı borçlunun kullanmış ve kullanacak olduğu her türlü krediye karşılık olarak tesis edildiği ve haciz tarihinden önce de ipoteğe konu borcun ödenmediği anlaşılmış olup, bu sebeple davacı borçlu meskeniyet şikayetinde bulunamayacağından, mahkemece bu durum gözetilerek şikayetin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibinde haciz safhası olmadığından, bir diğer anlatımla haciz bulunmadığından, haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetinde bulunma olanağı yoktur. Mahkemece, şikayetin bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tapu kaydındaki ipoteğin zorunlu olmaması nedeniyle borçlunun meskeniyet iddiasından vazgeçmiş sayılacağı gerekçesiyle istemin reddine hükmolunması isabetsiz ise de, sonuçta şikayet reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 31,40 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....