Zira, zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak yaptığı meskeniyet iddiasının samimi olmadığının göstergesi olarak kabul edilir. Mahkemece meskeniyet iddiasına konu taşınmazın tapu kayıtları getirtilerek tesis edilen ipoteğin zorunlu ipotek niteliğinde olup olmadığı belirlenmeli, borçlunun taşınmazın sahibi olabilmek için zorunlu olarak ipotek ettirmiş olması halinde meskeniyet iddiasının samimi olduğu değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından kurulan hükmün yalnızca Kanunun lafzına bakılarak yapılan değerlendirme sonucu gerekçelendirildiğini, fakat haciz aşaması olmayan icra takiplerinde haczedilemez olan malların satışının gerçekleştirilebilmesi, ilgili Kanun hükümlerinin, Kanun'un ruhuna ve İcra Hukuku'nun sosyal yönü ve ilkelerine aykırı olarak değerlendirilmesine yol açtığını, bu nedenle haklı meskeniyet taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Kocaeli 8....
İlk derece mahkemesi tarafından;''... somut olayda, meskeniyet haczedilmezlik şikayetine konu taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğu, ipoteğin açılmış ve açılacak kredilerden doğan alacakları teminen verildiği anlaşılmakla'' şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir....
Şikayetçi-borçlu tarafından 13/02/2019 tarihli 103 davetiyesi tebliği ile şikayete konu taşınmaza ilişkin haciz işlemi öğrenilmiş olup, haczin öğrenilmesinden yedi günlük yasal hak düşürücü süre geçtikten sonra 25/02/2019 tarihinde yapılan haczedilmezlik şikayetinin süresinde olmadığı anlaşılmıştır...'' şeklindeki gerekçe ile şikayetçi T1 yönünden meskeniyet sebebiyle haczedilmezlik şikayetinin yasal yedi günlük hak düşürücü süreden sonra yapıldığıından süre yönünden reddine, diğer şikayetçiler T1 ve T2 meskeniyet şikayetinin aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir....
İlk derece mahkemesi tarafından; ''... meskeniyet iddiasının süresinde ileri sürüldüğü anlaşılmakla taşınmaz kayıtları getirtilmiş, taşınmazda Burgan Bankası lehine ipotek bulunduğu, davacı- borçlu lehine alınan kredinin teminatı olarak ipotek verildiği ve kredi borcunun devam ettiği, ipoteğin kaldırılmadığı görülmekle davacının haczedilmezlik şikayetinden bu ipotek nedeni ile vazgeçtiğinin kabulü ile... '' şeklindeki gerekçe ile şikayetin reddin karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda davalı olarak T3 A.Ş. gösterildiğini, ne var ki; gerekçe bölümünde ipotek lehtarı olarak Burgan Bank gösterildiğini, bunun yanında davaya konu ipteğin lehtarının T.C....
Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Somut olayda, şikayete konu taşınmaz üzerine 25/02/2020 tarihinde haciz konulduğu, hacizden önce Ziraat Bankası A.Ş. lehine 20/03/2019 tarihinde ipotek tesis edildiği, söz konusu ipoteğin ''açılmış ve açılacak her türlü nakdi ve gayrinakdi krediler, doğmuş ve doğacak her türlü borçlar, kullanmış ve kullanacak her türlü kredi, doğmuş ve doğacak' borçlara" karşılık tesis edildiği, Ziraat Bankası A.Ş'nin 01/04/2021 tarihli yazı cevabına göre borç miktarının 575.000,00- TL olduğunun bildirildiği, buna göre, ipoteğe dayalı borcun devam ettiği ve borcun ödenmediği sabittir....
İlk derece mahkemesince, haczedilmezlik şikayeti ve kıymet takdir işlemine yönelik şikayetler hakkında hüküm kurulmuş ise de; şikayetçilere gönderilen ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ve şikayetçilerden T2 gönderilen 103 davet kağıdının usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayetler hakkında inceleme yapılmadığı ve olumlu/olumsuz bir hüküm kurulmadığı görülmüştür. Usulsüz tebligat şikayetinin incelenmesi, haczedilmezlik şikayetinin yasal 7 günlük sürede yapılıp yapılmadığının tespiti yönünden de önem taşımaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Davanın konusu meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetidir. Takipte şikayetçinin taraf olmadığı ve takipte taraf olmayan eşin meskeniyet ( aile konutu) haczedilmezlik şikayetinde bulunamayacağı yerleşik kararlar ile kabul edilmiş, ancak Anayasa mahkemesinin 2016/10454 başvuru nolu 12.12.2019 tarihli kararının somut olayda dikkate alınarak bu kapsamda davacı eşin de şikayet hakkının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir. YHGK'nun 23.01.2013 tarih 2012/12- 704 E- 2013/79 K sayılı kararında "bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir" şeklinde haline münasip evi tanımlamıştır....
Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Somut olayda hacze konu taşınmazın tapu kaydında Yapı ve Kredi Bankası A. Ş. lehine 10/12/2019 tarihli 17120 yevmiye sayılı ipotek şerhinin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece söz konusu ipoteğe ilişkin herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece öncelikle, hacze konu taşınmazın tapu kaydında bulunan ipoteğe ilişkin resmi senet örnekleri getirilmeli, ipoteğin niteliği belirlenmeli, ipoteğe konu borcun haciz tarihinde ödenip ödenmediği ipotek alacaklısından sorulmalı ve söz konusu ipoteğin haczedilmezlik şikayetine engel teşkil edip etmediği belirlenmelidir....
Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu ögeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez....