İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; dava konusu taşınmaz her ne kadar tapu kaydında arsa olarak görünse de yapılan keşifte görüldüğü üzere bir meskenin varlığının sabit olduğu, Yargıtay içtihat kararları ile genel olarak, meskeniyet iddiasında bulunmak için tapuda kayıtlı olarak bir hane olması gerekmediği ve keşif yapıldığında fiilen kullanımda olan bir hane varsa bunun meskeniyet iddiasına söz konusu olabileceği kanaatinin kabul gördüğü, evin kıymetinin bilirkişi tarafından belirlendiği, yine Yargıtay kararlarında meskeniyet iddiası kişinin haline münasip ev alabileceği oranda dikkate alınması gerektiği yönünde olduğu, meskeniyet iddiasında bulunulan evin değeri 340.000,00 TL olarak, davacının haline münasip olarak alabileceği ev fiyatlarının ise 150.000,00 TL olarak bilirkişi raporunda belirtildiği, meskeniyet iddiasında bulunan kişinin haline uygun bir ev alabilecekken daha lüx olan bir evde oturuyor olması alacaklının hakkını kayba uğratacağından borcunu ödeyebilmesi...
kurtarabilmek için kendi evini ipotek olarak gösterdiğini, bu durumda taşınmaza konulan ipoteğin zorunlu ipoteklerden olduğunu ve meskeniyet şikayetine engel olmayacağını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Maddesi gereğince 7 günlük yasal süreye tabi olup, bu süre haczin şikayetçiye tebliği ile, tebliğ edilmemesi halinde öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı, somut olayda da borçlu şikayetçinin tebligat usulsüzlüğü şikayetinde bulunmadığı 103 davetiyesinin 07/07/2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen yasal 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra 18/07/2022 tarihinde yapılan meskeniyet şikayetinin süreden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı borçlu istinaf dilekçesinde 103 davetiyesinin usulsüzlüğünü ileri sürmüş ise de HMK'nın 357.maddesi uyarınca, yargılama sırasında ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği dikkate alındığında usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı istinaf sebepleri yerinde bulunmadığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Diğer taraftan alacaklı meskeniyet şikayetinde bulunulmayan takip dosyasından taşınmazı sattırıp alacağını tahsil imkanına sahiptir. Meskeniyet şikayetine konu taşınmazda borçlunun rızası ile kurduğu zorunlu ipotek meskeniyet şikayetinde bulunulmasını engeller. Ancak haciz tarihinden önce ipotek bedeli ödenmiş ise hukuki değerini kaybeden ve terkini gereken ipotek meskeniyet şikayetine engel olmaz. İpotek alacaklısı banka vekili tarafından ipotek borcunun 05.10.2016 tarihinde tamamen ödendiğini bildirmiş olup taşınmazda kayden bulunan ve terkini gereken ipoteğin varlığı meskeniyet şikayetinde bulunulmasına engel değildir. Borçlu ile eşi arasında boşanma davasının bulunması da meskeniyet şikayetine engel olmayıp borçlu gerek kendisi, gerekse birlikte yaşadığı kişiler bakımından meskeniyet şikayetinde bulunabilir. Kaldı ki davalı, dava sırasında tarafların boşandıklarına ilişkin kesinleşmiş bir ilam da sunamamıştır....
No:22/6 Selçuklu/Konya adresinde yer alan bağımsız bölüme haciz konulduğunu, usulsüz tebligata itiraz ettiklerini, usulsüz tebligat nedeniyle şikayetlerinin kabulünü, 103 davetiyesi öğrenme tarihi olan 22/11/2019 tarihi olarak düzeltilmesine, meskeniyet iddialarının kabulü ile şikayet konusu mesken üzerindeki haczin kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davacı vekilinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takip dosyasından haczedilen taşınmaz dışında müvekkilinin başkaca evi bulunmadığını ileri sürerek, meskeniyet şikayetinin kabulü ile taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece şikayetin süre yönünden reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11, HMK'nin 73, 81, 82, 83, Avukatlık Kanunu'nun 41. maddeleri uyarınca, vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerekir. Vekil varken asile tebligat yapılması halinde asile yapılan tebligat tarihi hak düşürücü sürenin başlangıcına esas alınamaz....
TEBLİĞ İMKANSIZLIĞIUSULSÜZ TEBLİGAT 7201 S. TEBLİGAT KANUNU [ Madde 21 ] 7201 S. TEBLİGAT KANUNU [ Madde 23 ] 7201 S. TEBLİGAT KANUNU [ Madde 28 ] 7201 S. TEBLİGAT KANUNU [ Madde 32 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul Dokuzuncu İcra Hukuk Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 24.11.2005 gün ve 2005/1132-1815 sayılı kararın incelenmesi karşı davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onikinci Hukuk Dairesi'nin 25.04.2006 gün ve 6333-8820 sayılı ilamı ile; (...Şikayetçi borçlu genel haciz yolu ile takip talebinde Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebliğ edilen ödeme emri ve kıymet takdir rapor tebligatlarının o tarihlerde yurt dışında olduğu için usulsüz olduğunu, bu tebligatların tarihinin takibe muttali olduğu 30.06.2005 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, usulsüz de olsa ödeme emrinin borçluya 09.02.2010 tarihinde tebliğ edildiği, bundan sonra 12.11.2010 tarihinde kıymet takdir raporu tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emri tebliğ işlemi dışında diğer tebligatların da usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir iddiasının olmadığı anlaşılmakla en geç kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği bu tarihte takipten haberdar olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik 25.12.2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonradır. O halde mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddi ile icra dosyasından 27.01.2015 tarihinde haczedilen ... İlçesi, ... Mahallesi, 2755 ada 10 parselde bulunan 1 nolu bağımsız bölüme yönelik meskeniyet şikayetinin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, haciz tarihinde ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Aksi takdirde, kurulan bir ipotek borcu ödenmiş olsa dahi, bundan sonraki tüm hacizler yönünden meskeniyet şikayetinin mümkün bulunmadığı gibi kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkar....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde "satış ilanının ilgililere tebliğ edilmesine karar verilmesine rağmen Tebligat Kanununa göre usulüne uygun tebligatlar yapılmadığını" iddia etmekte ise de şikayetçi borçlunun diğer ilgililere tebligat yapılmadığı ya da usulsüz tebliğ edildiği hususunu fesih sebebi olarak ileri süremez. Satış ilanı ve kıymet takdiri raporu tebligatlarının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. İhalenin feshini isteyen şikayetçi, kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının ve kıymet takdiri raporunun tebliğ edilmediği hususunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremeyeceği gibi, mahkemece şikayetçiden başka ilgililere yapılan tebligatların usulsüz olduğu veya hiç yapılmamış olduğu gerekçe yapılarak ihalenin feshine karar verilemez....