Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemelerinin ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mer'a kullanım hakkının (aidiyetinin) tespiti istemine ilişkindir. ... Kadastro Mahkemesince 3402 sayılı Kadastro Kanununun 25. maddesi uyarınca meranın aidiyetine ilişkin davaya bakmakla Kadastro Mahkemesinin değil, genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Asliye Hukuk Mahkemesi ise; 4342 sayılı Mera Kanununun 13/5. maddesi gereği kadastro yapılan yerlerde mera uyuşmazlıklarının çözüm yerinin kadastro mahkemesi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiştir....

    Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...Tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti ... ile ... aralarındaki muhesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, dava konusu ... Köyü'nde kain dere yatağında bulunan taşınmazın ...'nın göl tarafında kaldığını, EPDK tarafından kamulaştırma çalışmalarına başlanıldığını açıklayarak dava konusu taşınmaz sınırları içerisinde bulunan ahır ve odunluğun vekil edenine aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatların hakkı olmayan yere tecavüz suçunu oluşturduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

        Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)....

          Eldeki davada da mülkiyetin aidiyetinin tespiti istendiğine göre, uyuşmazlığın taşınmazın aynına yönelik olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın hakemde görülme olanağı yoktur. Bu durumda, Hakem sıfatı ile davaya bakılamayacağından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır. Bozma nedenine göre davacı Hazinenin itiraz ve tavzih istemleri üzerine Hakem sıfatı ile verilen diğer kararların incelenmesi gerekmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazların kabulü ile davanın reddine dair 23.9.2004 tarihli kararın BOZULMASINA, 20.2.2006 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

            Eldeki davada da mülkiyetin aidiyetinin tespiti istendiğine göre, uyuşmazlığın taşınmazın aynına yönelik olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın hakemde görülme olanağı yoktur. Bu durumda, Hakem sıfatı ile davaya bakılamayacağından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır. Bozma nedenine göre davacı Hazinenin itiraz ve tavzih istemleri üzerine Hakem sıfatı ile verilen diğer kararların incelenmesi gerekmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazların kabulü ile davanın reddine dair 23.9.2004 tarihli kararın BOZULMASINA, 20.2.2006 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

              Eldeki davada da mülkiyetin aidiyetinin tespiti istendiğine göre, uyuşmazlığın taşınmazın aynına yönelik olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın hakemde görülme olanağı yoktur. Bu durumda, Hakem sıfatı ile davaya bakılamayacağından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır. Bozma nedenine göre davacı Hazinenin itiraz ve tavzih istemleri üzerine Hakem sıfatı ile verilen diğer kararların incelenmesi gerekmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazların kabulü ile davanın reddine dair 23.9.2004 tarihli kararın BOZULMASINA, 20.2.2006 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                Eldeki davada da mülkiyetin aidiyetinin tespiti istendiğine göre, uyuşmazlığın taşınmazın aynına yönelik olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın hakemde görülme olanağı yoktur. Bu durumda, Hakem sıfatı ile davaya bakılamayacağından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır. Bozma nedenine göre davacı Hazinenin itiraz ve tavzih istemleri üzerine Hakem sıfatı ile verilen diğer kararların incelenmesi gerekmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazların kabulü ile davanın reddine dair 23.9.2004 tarihli kararın BOZULMASINA, 20.2.2006 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                  Eldeki davada da mülkiyetin aidiyetinin tespiti istendiğine göre, uyuşmazlığın taşınmazın aynına yönelik olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın hakemde görülme olanağı yoktur. Bu durumda, Hakem sıfatı ile davaya bakılamayacağından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır. Bozma nedenine göre davacı Hazinenin itiraz ve tavzih istemleri üzerine Hakem sıfatı ile verilen diğer kararların incelenmesi gerekmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazların kabulü ile davanın reddine dair 23.9.2004 tarihli kararın BOZULMASINA, 20.2.2006 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                    Eldeki davada da mülkiyetin aidiyetinin tespiti istendiğine göre, uyuşmazlığın taşınmazın aynına yönelik olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın hakemde görülme olanağı yoktur. Bu durumda, Hakem sıfatı ile davaya bakılamayacağından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır. Bozma nedenine göre davacı Hazinenin itiraz ve tavzih istemleri üzerine Hakem sıfatı ile verilen diğer kararların incelenmesi gerekmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazların kabulü ile davanın reddine dair 23.9.2004 tarihli kararın BOZULMASINA, 20.2.2006 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu