Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, asıl ve birleşen davalar, iş sahibi tarafından yükleniciye karşı açılan eser sözleşmesinden kaynaklı menfi zarar talebi, sözleşmen feshi nedeniyle teminat bedelinin güncelleme farkının davalıdan tahsiline ilişkin açılan alacak istemi ve yüklenici tarafından iş sahibine karşı açılan sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespiti ve haksız fesih nedeniyle uğranılan zararların istemine ilişkin alacak talebi davası istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı HMK, 6098 sayılı TBK 3. Değerlendirme Asıl ve birleşen davalar, iş sahibi tarafından yükleniciye karşı açılan eser sözleşmesinden kaynaklı menfi zarar talebi, sözleşmen feshi nedeniyle teminat bedelinin güncelleme farkının davalıdan tahsiline ilişkin açılan alacak istemi ve yüklenici tarafından iş sahibine karşı açılan sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespiti ve haksız fesih nedeniyle uğranılan zararların istemine ilişkin alacak talebine ilişkindir....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2017/331 Esas KARAR NO: 2023/635 DAVA: Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ: 20/03/2017 KARAR TARİHİ: 06/10/2023 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREKÇE: Davacı vekili taraflar arasında 10/06/2016 tarihli bir eser sözleşmesi bulunduğunu, davalı şirketin bir ana yükleyici olduğunu, davalı tarafından inşaatın duvar ve tavan imalat işlerini müvekkiline taşere edildiğini, ----------maddesi gereğince müvekkiline yapılacak avans ödemelerinin teminatı olarak müvekkili tarafından davalıya ------------ bedelli bir teminat mektubu verildiğini; müvekkili tarafından üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini ancak karşı taraftan kaynaklananve davranışlardan dolayı gecikmeler yaşandığını; müvekkil tarafından davalıya ------- İhtarı gönderilerek bu davranışlardan vazgeçmesinin ihtar edildiğini ancak sonuç alınamadığını, bu nedenle sözleşmeyi feshetmek zorunda...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Davacı taraf, davalı tarafça açılan "Arsa karşılığı gelir paylaşımı" ihalesini kazanmış, ancak taraflarca sözleşme imzalanmamış olup, uyuşmazlık; asıl davada; ihale şartnamesi uyarınca verilen teminat mektuplarının iadesine, birleşen davalarda ise; sözleşmenin davalı tarafın kusuru nedeniyle ifa edilememesinden kaynaklanan müspet ve menfi zarar ile manevi zararın tazmini istemlerine ilişkindir. Yerel mahkemece; uyuşmazlığın açıklanan bu niteliği ve taraflar arasındaki eser sözleşmesi hükümleri değerlendirilmek suretiyle hüküm tesis edilmiştir. Bu söyleyişle ortada adi ortaklıktan kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi bu yönde bir nitelendirme de bulunmamaktadır. Davanın niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 15.Hukuk Dairesinindir....

        Tic. ve San. Ltd. Şti. vs. ile davalı-birleşen dosya davacısı ... Çatı Sist. İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki davadan dolayı ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26.09.2018 gün ve 2018/465-663 sayılı bozmaya uyularak verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl ve birleşen dava, taraflar arasında 07.09.2011 tarihinde imzalanan eser sözleşmesinden (taşeronluk sözleşmesi) kaynaklanmakta olup, asıl dava sözleşmenin haklı olarak feshedildiğinin tespiti, sözleşme bedelinin iadesini isteme hakkını saklı tutarak menfi zarar alacağının tahsili, birleşen dava sözleşmenin davalılarca feshedildiğine dair bildirimin geçersizliğine 400.000,00 TL'lik teminat senedinin bedelsiz kaldığının tespitine, çatı işi, yemek bedeli, malzeme kullanım bedeli ve 27.000,00 TL'lik teminat senedi yönünden borçlu bulunulmadığının tespitine ilişkindir....

          Mahkemece, davanın 2004 sayılı yasanın 67. maddesine dayalı itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasında 16/05/2006 tarihli bir kısım inşaat imal, nakil ve montaj işini konu alan eser sözleşmesi akdedildiği, davacının yüklenici, davalının iş sahibi olduğu, gerek sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nun 126/4 ve gerekse 6098 sayılı TBK'nın 147/6. maddesine göre yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklandığından, olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, zaman aşımı süresinin alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başladığı, eser sözleşmelerinde sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa iş bedeli alacağı eserin tamamlanıp teslim edildiği tarihte, sözleşmenin feshi halinde ise fesih iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla muaccel hale geldiği, takibe konu edilen alacağın...

          - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında 04.05.2009 tarihli sözleşme yapıldığını, taşınmaz üzerinde bulunan haciz nedeni ile inşaata başlayamadığını, ileri sürerek, 8.000 TL sözleşmeye aykırılık ve kazanç kaybının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2014/1905 esas, 2014/4521 karar sayılı ilamında "öncelikle tarafların sözleşmenin feshi yönünde iradelerinin mevcut olup olmadığı hususunun belirlenerek ve davacı tarafın talep ettiği zararların açıklattırılarak menfi zarar niteliğinde bulunması halinde sözleşmenin feshine ve talep edilebilecek menfi zararın değerlendirilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur....

            Yüklenici kooperatif arsa sahiplerinin fesih bildirimlerine karşı itirazda bulunmuşlarsa da, yaptıkları imalât bedelinin tahsili için 09.08.2002 tarihinde dava açtıklarından tarafların sözleşmenin feshi konusunda iradelerinin birleştiği sonucuna varılmaktadır. Sözleşmenin feshi durumunda kusurları olmadığı anlaşılan LO ./.. s.2 15.H.D. 2008/7209 2009/4136 arsa sahiplerinin menfi zararlarının tazmini için dava açma hakları mevcuttur. Bu davanın fesih konusunda iradelerin birleştiği, diğer bir deyimle sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren BK’nın 126/IV. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılması mümkündür. Ancak arsa sahipleri bu davayı sözleşmenin feshi tarihinden itibaren makul süre içerisinde açmamışlarsa, menfi zarar değerlendirmesi ve hesabının makul süre sonundaki tarihe göre yapılması gerekir....

              Aynı şekilde; satış sözleşmesinin feshi de resmi şekilde yapılmak zorunda değildir. Sözleşmenin haklı olarak feshi halinde, 6098 Sayılı TBK'nın 125/3. Maddesi gereğince ancak menfi zarar talep edilebilir. Gerçekten, TBK’nın 125/3. maddesi gereğince "… borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat edemezse alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden doğan zararın tazminini de talep edebilir." Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Olumsuz zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır....

              Maddesi uyarınca Sözleşme uyarınca işin tamamlanmasının iş sahibinden kaynaklanan beklenmedik olay dolayısıyla imkansızlaşması nedeniyle davalıdan yaptığı işin değeri ile bu değere girmeyen giderler yanında, ayrıca tazminat isteme hakkı da bulunmaktadır. Sözleşmenin davalı tarafından feshi halinde hangi miktarda alacak ve tazminat talebinde bulunulabileceği Sözleşmenin 3. Bölüm 5. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kusuru bulunmaksızın sözleşmenin sona ermesi halinde davacının davalı iş sahibinden kalan süre için hem sözleşme bedelini, hem de cezai şart ödenmesini talep edebilecektir. Sözleşmenin bu hükmü, TBK’nın 180. Maddesindeki “Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir....

                Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. "Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır....

                  UYAP Entegrasyonu