Açıklanan gerekçelerle, davacının feshin geçersiz olduğuna ilişkin iddiasının sübut bulmadığı, bu hali ile davalı şirketin fesihte kusuru bulunduğuna ilişkin iddiası sübut bulmadığından bu davalı yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden ise haksız feshe dayalı olarak sözleşmenin feshi halinde müspet zarar istenebileceğine ilişkin sözleşmede hüküm bulunmaması nedeni ile müspet zarar talebinde bulunamayacağı, menfi zararına ilişkin olarak ise ispata elverişli delil ibraz etmediğinden sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davacının ayıp iddiaları ile ilgili araştırma yapılmamıştır, zaten buna da uyuşmazlık bakımından gerek yoktur çünkü eldeki dava hizmet sözleşmesinde ayıplı ifa nedeniyle sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi yahut bedelde ayıp miktarınca indirim yapılması gerekçesi ile menfi tespit davası değildir. Yani davacı dava dosyamızda ayıplı ifa nedeniyle ne menfi tespit davası açmıştır ne de ödediği bedelin istirdatını istemiştir. Davacı sözleşmede kararlaştırılan bedeli ödememiş, borcu sıfırlamak için reklamasyon faturası düzenlemiştir. Bu reklamasyon faturası onu yargılamamız bakımından alacaklı konuma getirmez. Dolayısıyla davacının ayıp iddialarının araştırılması ancak bu safhadan sonra menfi tespit yargılamasının konusu olabilecektir. Eldeki dava davacı tarafça düzenlenen 07/06/2018 tarih A376543 numaralı 10.455,50 TL bedelli faturadan kaynaklandığından ve bu fatura dolayısıyla davacı davalıdan alacaklı olmadığından davanın reddine karar verilmiştir....
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında kaba inşaat sözleşmesi imzalandığını, imalata başlanıldığını, daha sonra bir takım değişiklikler yapılması gerektiğini, davalı tarafından sözleşmenin tek taraflı feshedildiği ve feshin haksız olduğunu, sözleşmeden kaynaklanan iş bedeli bakiyesi ile inşaatta kullanan direklerden kaynaklanan kira bedeli ile inşaat projesindeki değişiklikler ve aksaklıklardan dolayı davacının uğramış olduğu zarar ile sözleşmenin haksız feshi dolayısıyla müspet zarar talep etmiştir. II....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/12/2021 NUMARASI : 2021/465 ESAS DAVA KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat KARAR : Anamur 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 17/12/2021 tarih ve 2021/465 Esas sayılı ara kararı nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davalı ile müvekkili arasında yapılan eser sözleşmesine göre, sözleşmenin feshi tarihine kadar müvekkili tarafından gerçekleştirilen imalat bedelleri ile sözleşmenin ve protokolün feshi nedeniyle mahrum kalınan kar bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi, davaya konu inşaatta davalı adına kayıtlı bağımsız bölümlerin ve arsanın üçüncü kişilere satış ve devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/874 KARAR NO : 2024/241 DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 27/10/2023 KARAR TARİHİ : 25/03/2024 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili... şahıs şirketi ile ......
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2017/331 Esas KARAR NO: 2023/635 DAVA: Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ: 20/03/2017 KARAR TARİHİ: 06/10/2023 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREKÇE: Davacı vekili taraflar arasında 10/06/2016 tarihli bir eser sözleşmesi bulunduğunu, davalı şirketin bir ana yükleyici olduğunu, davalı tarafından inşaatın duvar ve tavan imalat işlerini müvekkiline taşere edildiğini, ----------maddesi gereğince müvekkiline yapılacak avans ödemelerinin teminatı olarak müvekkili tarafından davalıya ------------ bedelli bir teminat mektubu verildiğini; müvekkili tarafından üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini ancak karşı taraftan kaynaklanan iş ve davranışlardan dolayı gecikmeler yaşandığını; müvekkil tarafından davalıya ------- İhtarı gönderilerek bu davranışlardan vazgeçmesinin ihtar edildiğini ancak sonuç alınamadığını, bu nedenle sözleşmeyi feshetmek zorunda...
Aynı şekilde; satış sözleşmesinin feshi de resmi şekilde yapılmak zorunda değildir. Sözleşmenin haklı olarak feshi halinde, 6098 Sayılı TBK'nın 125/3. Maddesi gereğince ancak menfi zarar talep edilebilir. Gerçekten, TBK’nın 125/3. maddesi gereğince "… borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat edemezse alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden doğan zararın tazminini de talep edebilir." Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Olumsuz zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır....
Mahkemece, davanın 2004 sayılı yasanın 67. maddesine dayalı itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasında 16/05/2006 tarihli bir kısım inşaat imal, nakil ve montaj işini konu alan eser sözleşmesi akdedildiği, davacının yüklenici, davalının iş sahibi olduğu, gerek sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nun 126/4 ve gerekse 6098 sayılı TBK'nın 147/6. maddesine göre yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklandığından, olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, zaman aşımı süresinin alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başladığı, eser sözleşmelerinde sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa iş bedeli alacağı eserin tamamlanıp teslim edildiği tarihte, sözleşmenin feshi halinde ise fesih iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla muaccel hale geldiği, takibe konu edilen alacağın...
Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. "Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır....
GEREKÇE: Dava, sözleşmeden dönme hakkının kullanılması sebebiyle menfi zararın tazmini talebine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşme hukuki niteliği itibariyle eser sözleşmesidir. Taraflar arasındaki anlaşmaya ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmasa da sipariş formu ve faturanın içeriğinden sözleşmenin konusu ve kapsamı anlaşılmaktadır. TBK md. 470’ye göre eser sözleşmeleri, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Malzemenin iş sahibi tarafından temin edilmesi sözleşmenin niteliğini etkilemez. Zira TBK md. 472 uyarınca malzemenin iş sahibi tarafından temin edilmesi kararlaştırılabilir. Yüklenici, sözleşme kapsamında üstlendiği işi mesleki ve teknik kurallara uygun olarak, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. İş sahibinin ise, bedel ödeme borcu bulunmaktadır. Bedel ödeme borcu, eserin teslim edilmesiyle birlikte muaccel hale gelir. Eserin kabulü TBK md. 477’de düzenlenmiştir....