"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davada ... Asliye Hukuk ve ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, İİK.’nun 72.maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı ... ... hakkında 5.166,45 TL asıl alacak, 21.171,80 TL işlemiş faiz için, toplam 26.338,45 TL üzerinden icra takibi yapıldığı ve dava değeri 26.000,00 TL değer gösterilip, harcı yatırılarak menfi tespit davası açıldığı anlaşılmaktadır....
Hukuk Dairesi’nin 2019/2568 esas ve 2019/2485 karar sayılı kararlarında, TTK’nun 5/A maddesine göre konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, davanın konusunun dava dilekçesindeki talep sonucu esas alınarak belirlendiği, talep sonucunun bir para alacağının tahsili veya tazminat olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olmasının dava şartı olduğu, menfi tespit davalarının 6100 Sayılı HMK’nun 106. maddesi uyarınca tespit davası niteliğinde bulunduğu, dava sonucunda borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde bu hususta tespit hükmüne yer verildiği, menfi tespit davaları sonucunda verilecek kararlar eda hükmü içermeyeceğinden bu davaların açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığı gerekçesiyle ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı, bu nedenle TTK’nun 5/A maddesi uyarınca menfi tespit davası açılabilmesi...
Hukuk Dairesi’nce, çek istirdadı davasının aynı zamanda bir alacak davası olduğu, TTK’nın 797. maddesine göre talepte bulunulması nedeniyle mutlak ticari dava olduğu, bu nedenle TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya müracaat edilmeden dava açılmasının mümkün olmadığı, menfi tespit davaları yönünden arabulucuya müracaat edilip edilmeyeceği hususu uygulamada tartışmalı olmakla birlikte menfi tespit davasında, davalının alacak iddiası bulunduğundan arabulucuya tabii olması gerektiği, menfi tespit davası devam ederken borç tahsil edildiğinde davanın re'sen istirdat davasına dönüştüğü, bu sebeple menfi tespit davasının bir alacak iddasını da içerdiği, aksi takdirde re'sen istirdat davasına dönen menfi tespit davasında yargılamanın ortasında arabulucuya gidilmesine karar verilmesi sonucunu doğacağı, bunun usul ekonomisine de uygun düşmeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
nolu İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 31. maddesindeki " 6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir. " hükmü ile Türk Ticaret Kanununun " Dava şartı olarak arabuluculuk " başlıklı 5/A maddesinin 1. fıkrasının " Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. " şeklinde değiştirilerek menfi tespit davalarından önce arabuluculuğa başvurulmasının dava şartı haline getirilmesi, dava dilekçesinde borçlu olmadığının tespitine ve istirdata karar verilmesinin talep edilmesi ve dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son oturum tutanağının sunulmaması nedenleri ile...
Maddesinin 1. fıkrasına eklenen menfi tespit ve istirdat davaları hakkındaki hüküm 01/09/2023 tarihinde ve sonrasında açılacak davalar hakkında uygulanır" denilmiştir.Netice itibariyle eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu yasal düzenleme ile ortaya konulduğu, bu haliyle menfi tespit talebi yönünden TTK 5/A maddesi kapsamında yer alan arabuluculuğa ilişkin dava şartının mahkemece resen göz önünde bulundurması gerektiği, eldeki dava da taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun menfi tespit davası olduğu, davacı yanın dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurması gerektiği, ancak başvurmadığı görülmüştür....
Anılan maddeye göre; "Bu Kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır". Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını "…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…" ile sınırlı tutmuştur. Somut olayda, dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp 3 adet senetten dolayı borçlu olmadığının tespitinin istendiği, menfi tespit davasının “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmadığı, zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi bulunmadığı bu yönü ile davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılması ile dosyanın esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 19....
ün bu bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadıkları sonucuna varıldığı, manevi tazminat istenebilmesi için şartların oluşmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava, dört adet bonoya dayalı menfi tespit ve davacılar yararına manevi tazminat isteminden ibarettir. Ancak taraflarca, dört adet bono ile ilgili verilen hüküm temyize getirilmiştir. Davacılar vekili, dört adet bonodan, iki adedinin takip konusu yapıldığını, iki adedinin takip konusu yapılmadığını belirterek menfi tespit talebinde bulunmuştur. Ancak dava dosyasından ve yargılama aşamasında verilen dilekçelerden, gerekçeli kararda takip konusu yapılmadığı belirtilen iki adet bononun da takibe konulduğu anlaşılmaktadır....
tarafın ağır kusurlu olmadığı kabul edilerek manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmiş olması doğru değildir....
İcra Mahkemesinin 2010/1611 Esas 2011/119 Karar sayılı kararı ile ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş olsa da menfi tespit davasının konusuz kalmadığı, davalının cevap dileksindeki beyanlarının davacının davasını kabul mahiyetinde bulunduğu gerekçeleri ile menfi tespit talebinin kabulüne, davacının icra takibine konu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, İİK 72. maddesindeki yasal koşullar oluşmadığından davacı tarafın tazminat isteminin reddine, davalının ilk celseden ve delillerin toplanmasından önceki kabul beyanı nazara alınarak mahkeme masraflarına ve davacı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davacı davalıdan satın aldığı kereste bedeli olarak çek verdiği halde kerestenin teslim edilmediğini ancak çeklerin takibe konulduğunu bildirerek önce 27.9.2008 tarihli çek için menfi tesbit davası açmış,daha sonra 27.10.2008 tarihli diğer çekin de takibe konulması nedeniyle bu çek içinde menfi tesbit davası açmıştır.Mahkemece davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda verilen 24.2.2009 tarihli kararında davanın reddine karar verilmiştir.Aynı borç için verilen iki çekin takibe konulması nedeniyle ayrı ayrı açılan menfi tesbit davalarının birleştirilerek yargılamalarının yapılması sonucunda birleşen her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması,yargılama gideri ve ücreti 2009/8917-14511 vekaletlerin de ayrı ayrı hesaplanması gerekir.Kaldı ki davalının birleşik davada konulan tedbirle takibin durdurulmasına karar verilmesi nedeniyle % 40 tazminat talebinde bulunduğu halde bu konuda da olumlu yada olumsuz...