Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi’nce, çek istirdadı davasının aynı zamanda bir alacak davası olduğu, TTK’nın 797. maddesine göre talepte bulunulması nedeniyle mutlak ticari dava olduğu, bu nedenle TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya müracaat edilmeden dava açılmasının mümkün olmadığı, menfi tespit davaları yönünden arabulucuya müracaat edilip edilmeyeceği hususu uygulamada tartışmalı olmakla birlikte menfi tespit davasında, davalının alacak iddiası bulunduğundan arabulucuya tabii olması gerektiği, menfi tespit davası devam ederken borç tahsil edildiğinde davanın re'sen istirdat davasına dönüştüğü, bu sebeple menfi tespit davasının bir alacak iddasını da içerdiği, aksi takdirde re'sen istirdat davasına dönen menfi tespit davasında yargılamanın ortasında arabulucuya gidilmesine karar verilmesi sonucunu doğacağı, bunun usul ekonomisine de uygun düşmeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

    Anılan maddeye göre; "Bu Kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır". Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını "…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…" ile sınırlı tutmuştur. Somut olayda, dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp 3 adet senetten dolayı borçlu olmadığının tespitinin istendiği, menfi tespit davasının “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmadığı, zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi bulunmadığı bu yönü ile davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılması ile dosyanın esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 19....

      ün bu bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadıkları sonucuna varıldığı, manevi tazminat istenebilmesi için şartların oluşmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava, dört adet bonoya dayalı menfi tespit ve davacılar yararına manevi tazminat isteminden ibarettir. Ancak taraflarca, dört adet bono ile ilgili verilen hüküm temyize getirilmiştir. Davacılar vekili, dört adet bonodan, iki adedinin takip konusu yapıldığını, iki adedinin takip konusu yapılmadığını belirterek menfi tespit talebinde bulunmuştur. Ancak dava dosyasından ve yargılama aşamasında verilen dilekçelerden, gerekçeli kararda takip konusu yapılmadığı belirtilen iki adet bononun da takibe konulduğu anlaşılmaktadır....

        tarafın ağır kusurlu olmadığı kabul edilerek manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmiş olması doğru değildir....

          İcra Mahkemesinin 2010/1611 Esas 2011/119 Karar sayılı kararı ile ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş olsa da menfi tespit davasının konusuz kalmadığı, davalının cevap dileksindeki beyanlarının davacının davasını kabul mahiyetinde bulunduğu gerekçeleri ile menfi tespit talebinin kabulüne, davacının icra takibine konu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, İİK 72. maddesindeki yasal koşullar oluşmadığından davacı tarafın tazminat isteminin reddine, davalının ilk celseden ve delillerin toplanmasından önceki kabul beyanı nazara alınarak mahkeme masraflarına ve davacı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

            Mahkemece davanın reddine karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davacı davalıdan satın aldığı kereste bedeli olarak çek verdiği halde kerestenin teslim edilmediğini ancak çeklerin takibe konulduğunu bildirerek önce 27.9.2008 tarihli çek için menfi tesbit davası açmış,daha sonra 27.10.2008 tarihli diğer çekin de takibe konulması nedeniyle bu çek içinde menfi tesbit davası açmıştır.Mahkemece davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda verilen 24.2.2009 tarihli kararında davanın reddine karar verilmiştir.Aynı borç için verilen iki çekin takibe konulması nedeniyle ayrı ayrı açılan menfi tesbit davalarının birleştirilerek yargılamalarının yapılması sonucunda birleşen her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması,yargılama gideri ve ücreti 2009/8917-14511 vekaletlerin de ayrı ayrı hesaplanması gerekir.Kaldı ki davalının birleşik davada konulan tedbirle takibin durdurulmasına karar verilmesi nedeniyle % 40 tazminat talebinde bulunduğu halde bu konuda da olumlu yada olumsuz...

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Menfi Tespit Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm trafik kazasına dayalı maddi-manevi tazminat talebinden kaynaklanan menfi tespit davasına ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 09.02.2012 tarihli 2012/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 14.01.2013 (Pzt.)...

                Davacı vekili 03.05.2012 tarihli son celse, mevcut raporuna göre davanın ,takip konusu senedin bedelsizliği nedeniyle menfi tespit davası şeklinde ıslah etmek istediklerini bildirerek süre istemiş, davalı vekili bu talebi kabul etmediklerini beyan etmiştir. Mahkemece, dava, senet altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığına ilişkin olup, bilirkişi raporundan sonra karar aşamasında davanın bu senedin bedelsizliği nedeniyle menfi tespit şekline düşünülmesinin usulen mümkün olmadığı kanaatine varılmakla dosya kapsamı, Adli Tıp Kurumu raporu nazara alındığında, iptali istenen senet altındaki imzanın davacının eli ürün olduğu, davalı tarafın tazminat isteminin koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın ve davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasında .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ile .... Sulh Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Asliye hukuk mahkemesince uyuşmazlığın taraflar arasındaki kira sözleşmesi ve kat mülkiyetinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Sulh hukuk mahkemesi tarafından ise, dava değerine göre asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'ya göre alacak ve menfi tespit davalarında görev dava değerine göre belirlenir....

                    İster alacak, ister menfi tespit, ister istirdat, ister itirazın iptali, ister tazminat talebi olsun bu davaların ortak noktası "dava konusunun bir miktar para alacağı" olduğudur. Sadece mahkemelerce kurulacak hükümler birbirinden farklıdır. Sınırlayıcı bir yorum yaparak maddenin sadece "alacak" veya "tazminat" davalarıyla sınırlı bir uygulama yapmanın kanun koyucunun iradesine aykırı olacağı muhakkaktır....

                      UYAP Entegrasyonu