Yargıtay’ca incelenmesi istenen karar bu maddelerle tespit edilen kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin (REDDİNE), 2- Teminat karşılığı hacizlerin kaldırılması şikayetine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Asliye Ticaret Mahkemesi' nde görülmekte olan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına karar verildiği, borçlunun, teminat mektubu karşılığında hacizlerin kaldırılması talebi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece borçlunun aynı konulu şikayetinin daha önce... İcra Hukuk Mahkemesi' nin 04.12.2014 tarih ve 2014/ 681 E. 2014/ 931 K. sayılı ilamı ile reddine karar verildiği ve ilamın kesinleştiği, aynı konuda verilen bu ilamın kesin hüküm oluşturduğu gerekçesi ile şikayetin kesin hüküm sebebiyle reddine karar verildiği görülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava; davalı bankadan alınan kredi borcuna karşılık konulan ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup, banka kredi sözleşmesi yönünden menfi tespit isteminin de değerlendirilmesi gerektiğinden, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 19.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 20.06.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Uyuşmazlık; müşterek çocuğun velayetinin değiştirilmesi, nafakaların kaldırılması ve menfi tesbit istemlerine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, temyiz inceleme görevi Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla, 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile değiştirilen 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 60. maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 16.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. ......
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın davalı bankaca davalı hesabına konulan blokenin kaldırılması istemini konu alan bankacılık işleminden kaynaklanmasına ve davanın itirazın iptali ya da menfi tespit biçiminde açılmamış olmasına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 11.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İİK'nun 72/2. maddesine göre; “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” Menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takip durdurulmuş ise, haciz ve satış isteme süreleri işlemez. ... 5.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/486 Esas sayılı dosyasında; 24.09.2013 tarihli ara kararı ile İİK'nun 72/2. maddesi gereğince takibin durdurulmasına, yine aynı mahkemenin 22.04.2015 tarihli kararı ile de tedbirin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir. Somut olayda, şikayete konu taşınmaz üzerine 24.09.2013 tarihinde haciz konulmuş olup, alacaklı tarafından, menfi tespit davasında verilen tedbir kararının kaldırıldığı gün, yani 22.04.2015 tarihinde satış talebinde bulunulmuştur....
Mahkemece, davanın menfi tespit, istirdat ve ipoteğin kaldırılmasına ilişkin olduğu, yetki itirazının süresinde olduğu ve HMK gereği öncelikle incelendiği, dava açılan mahkemenin, taraflardan hiç birinin ikametgah mahkemesi olmadığı, yetkili olmasını gerektirecek bir hususun da bulunmadığı, sözleşmedeki düzenlemenin İstanbul Adliyesine yönelik olduğunun açık bulunduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur. Davacının talepleri arasında ipoteğin kaldırılması talebi de bulunmaktadır. Somut olayda icra takibi yapılmamıştır. Menfi tespit ve alacak talepleri yönünden genel yetki kuralları geçerli ise de ipoteğin kaldırılması talebi yönünden HMK'nın 12. maddesi uyarınca taşımazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Kesin yetki kuralı kamu düzenine ilişkin olduğundan davanın her safhasında resen gözetilmelidir....
Mahkemece, davanın menfi tespit, istirdat ve ipoteğin kaldırılmasına ilişkin olduğu, yetki itirazının süresinde olduğu ve HMK gereği öncelikle incelendiği, dava açılan mahkemenin, taraflardan hiç birinin ikametgah mahkemesi olmadığı, yetkili olmasını gerektirecek bir hususun da bulunmadığı, sözleşmedeki düzenlemenin İstanbul Adliyesine yönelik olduğunun açık bulunduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur. Davacının talepleri arasında ipoteğin kaldırılması talebi de bulunmaktadır. Somut olayda icra takibi yapılmamıştır. Menfi tespit ve alacak talepleri yönünden genel yetki kuralları geçerli ise de ipoteğin kaldırılması talebi yönünden HMK'nın 12. maddesi uyarınca taşımazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Kesin yetki kuralı kamu düzenine ilişkin olduğundan davanın her safhasında resen gözetilmelidir....
Davacı tarafından açılan İzmir 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/929 sayılı dosyasında davacı uyarlama talep etmiş, birleştirilen 97/136 sayılı dosyada ise, %20 artış kaydının kaldırılmasını talep etmiş, davanın reddine ilişkin kararın davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 21.5.1998 tarihli kararının 1.bendi ile davacının %20’lik artışın kaldırılması ile ilgili talebinin reddine ilişkin karara yönelik temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Davacının %20 artışla ilgili şartın kaldırılması istemi reddedildiğinden ve karar bu yönü ile kesinleşmiş bulunduğundan 1.3.1998 tarihinden 4531 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 18.2.2000 tarihine kadar davalı idare %20 artışı isteyebilir. Mahkemece bu yönler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir....
Eldeki davada, bozma sonrasında davacı hakkında yapılan Kurum işlemleri ve maaş hacizleri nedeniyle davacının kuruma karşı borcunun kalmadığı bu nedenle davanın konusunun ortadan kalktığı ve karar verilmesine yer olmadığına dair yazılı karar verildiği anlaşılmakta ise de; önceki bozma ilamında da belirtildiği gibi, davacının menfi tespit istemi bakımından kurucu ortak olarak şirket müdürü ve münferit imza ile temsilci olduğu anlaşılan, 03.03.2003-11.07.2005 tarihleri arasında kalan ve (davacının definin varlığı dikkate alınarak) zamanaşımına uğramamış olan kurum alacakları ile sınırlı olarak kuruma karşı borçlu olduğu hususu dikkate alınmalı ve 506 sayılı Yasanın 80’inci ve şartlarının varlığı halinde hissesi oranında 6183 sayılı Yasanın 35’inci maddesi gereğince sorumlu tutulabileceği dikkate alınarak, bu sorumluluk çerçevesinde menfi tespit istemi hakkında dava konusunun devam ettiği ve bu talebin haczin kaldırılması talebinden bağımsız bir talep olduğu dikkate alınarak, davacının borçsuzluğuna...
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih : 6.10.2010 No : 47-254 Taraflar arasındaki iflas-menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı iflas davasının reddine, menfi tespit davasının kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-karşı davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket hakkında başlatılan haciz yoluyla takibe itiraz etmemesi nedeniyle iflas yoluyla takip başlattığını, ancak bu takibe kötüniyetli itiraz edildiğini belirterek, itirazın kaldırılması suretiyle davalının iflasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin çift imza ile temsil edildiğini, bonoda tek imza bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....