ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/11/2019 NUMARASI : 2019/323 Esas - 2019/596 Karar DAVA KONUSU : Ödeme Emrinin İptali KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kurum tarafından başlatılan 2004/231 ve 2004/232 esas nolu takiplerin müvekkilinin banka hesabına uygulanan haciz sonrası müvekkilinin bizzat kuruma başvurusuyla öğrenildiğini, ödeme emirlerinin müvekkiline 09/08/2019 tarihinde elden tebliğ edildiğini, yasal süresi içerisinde ödeme emirlerinin iptali ve menfi tespit için iş bu davayı açtıklarını, ödeme emirlerinin İsmail Sim varisi olarak müvekkiline tebliğ edildiğini, müvekkilinin müteveffa İsmail Sim'in oğlu olduğunu, İsmail Sim'in 2004 tarihinde vefat ettiğinde üzerine kayıtlı hiçbir menkul ve gayrimenkulü olmayıp nakit parasının da olmadığını, müteveffanın ölümü tarihinde borca batık olduğunu, müteveffanın oğlu olan müvekkilinin Türk Medeni Kanunu'nun 605.Maddesi gereğince ("......
Eldeki davada, iptali istenen tüm ödeme emirlerinin 28.06.2012 tarihinde işyeri çalışanına tebliğ edildiği, davacı tarafından ödeme emrinin iptali talebiyle ... 8....
Temyiz Sebepleri Davacı vekili; asıl borçlu dava dışı şirketin yönetim ve mallarının devlet tarafından devralındığını, dolayısıyla ödeme emrinin muhatabının devlet olduğunu, ödeme emirlerinin usulüne uygun düzenlenmediğini beyanla temyiz talebinde bulunmuştur. C.Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, ödeme emrinin iptali davasıdır. 2.İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 55 ve devamı maddeleri ilgili hükümlerdir. 3. Değerlendirme 1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, ödeme emirlerinin ve takibin borçlu bulunmadığından iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile ödeme emrinin iptali ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir....
Mahkemece ödeme emirlerinin zamanaşımı nedeniyle iptali kararı yerinde ise de ödeme emirleri sadece davacıya ait olmadığı, şirketin de borçlu gösterilmesi nedeniyle sadece davacı yönünden iptali yerine her ikisi yönünden de ödeme emirlerinin iptali yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. maddesi silinerek yerine “1-Davacıya davalı Kurum tarafından 2009/14791 ve 2012/27066 takip dosyalarında çıkarılan ödeme emirlerinin davacı yönünden iptaline” hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verilid....
Mahkemece ödeme emirlerinin zamanaşımı nedeniyle iptali kararı yerinde ise de ödeme emirleri sadece davacıya ait olmadığı, şirketin de borçlu gösterilmesi nedeniyle sadece davacı yönünden iptali yerine her ikisi yönünden de ödeme emirlerinin iptali yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. maddesi silinerek yerine “1-Davacıya davalı Kurum tarafından 2009/14791 ve 2012/27066 takip dosyalarında çıkarılan ödeme emirlerinin davacı yönünden iptaline” hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verilid....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Öncelikle ödeme emirlerinin S.S. 311 nolu Bozova Yayla Minibüsçüler Motorlu Taşıyıcılar Kooperatif'ine gönderildiğini ancak tebliğin yapılamaması nedeniyle tüzel kişiliğe yani yönetim kurulu başkan yardımcısı olan davacıya gönderildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece davanın kabulü ile Davalı kurum tarafından davacıya gönderilen 2019/025731, 2019/025732, 2019/025733, 2019/025734 takip numaralı ödeme emirlerinin İPTALİ ile davacının bu ödeme emirleri nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davacının haksız çıkma tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur....
Davacının ortağı bulunduğu şirketin borcu nedeniyle, davacı aleyhine muhtelif icra takiplerinin yapıldığı, davalı Kurumun cevabi dilekçesine göre ödeme emirlerinin davacıya 19.02.2002 tarihinde tebliğ edildiği, ancak dosya içeriğinde ödeme emirlerinin tebliğine ilişkin belgenin bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece davaya konu ödeme emirlerinin tebliğ tarihinin araştırılarak belirlenmesi ve 7 günlük yasal süre içinde dava açıldığı takdirde şimdiki gibi davanın kabulüne, hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra iş bu davanın açılmış olduğunun belirlenmesi halinde ise, takip kesinleştikten sonra menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümlerinin cevaz vermemiş bulunmasına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır....