"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabülü ile 10.000,00 TL maddi, 24.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yargıtay Kanununun 28. ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 37. maddeleri gereğince yerel mahkemelerce verilen kararların temyiz yolu ile incelenmesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca o konudaki hukuki görüşün açıklandığı bir tebliğname düzenlenmesi gerekmekte olup, UYAP ortamında yapılan incelemede, davacı vekili tarafından 26.09.2016 tarihli dilekçe ile İstanbul Anadolu 10....
Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.'' ve aynı Kanunun 301. maddesinin "Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek, temyiz dilekçelerinde gösterilen hususlar ile re’sen incelenmesi gereken konular yönünden CMK'nın 288 ve 289. maddeleri kapsamında olduğu belirlenerek anılan sebebe yönelik yapılan incelemede; Ceza Genel Kurulunun 2017/6-97E, 2019/626 Karar sayılı kararı da dikkate alınarak, suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35/1. maddesi uyarınca sosyal inceleme yaptırılmaması ve sosyal inceleme raporu aldırılmama nedeninin gerekçeli kararda belirtilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle...
Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.'' ve aynı Kanunun 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanık müdafiinin temyiz istemi hakkında anılan sebeplere yönelik yapılan incelemede; Ceza Genel Kurulunun 2017/6-97E, 2019/626 Karar sayılı kararı da dikkate alınarak, suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocukların 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35/1. maddesi uyarınca hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması ve sosyal inceleme raporu aldırılmama nedeninin gerekçeli kararda belirtilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, CMK’nın 304/2-a maddesi gereğince dosyanın gereğinin ifası için...
çocuk hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, II-Suça sürüklenen çocuk hakkında nitelikli hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz incelemesine gelince; 1-Suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olduğu halde, davaya Çocuk Mahkemesi Sıfatıyla bakılması gerekirken, Asliye Ceza Mahkemesi sıfatıyla yargılamanın yapılması, 2- Suça sürüklenen çocuk hakkında üzerine atılı suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamayacağının değerlendirilmesi açısından, suç tarihinde 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35/1. ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/2. maddesi gereğince zorunlu olan hırsızlık suçu yönünden sosyal inceleme raporu alınmadan, karar verilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; 3-Cezadan indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplerden...
dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, II-Suça sürüklenen çocuk hakkında nitelikli hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz isteminin incelemesine gelince; 1- Suça sürüklenen çocuk hakkında üzerine atılı suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamayacağının değerlendirilmesi açısından, suç tarihinde 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35/1. ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/2. maddesi gereğince zorunlu olan hırsızlık suçu yönünden sosyal inceleme raporu alınmadan, karar verilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; 2-Suça sürüklenen çocuğun yakınları tarafından müştekinin zararı soruşturma aşamasında giderilmekle uygulama maddesinin TCK'nın 168/1 maddesi yerine, 168/2 olarak gösterilmesi, 3-Cezadan indirim yapılmasını...
misyon koruma görevinden kaynaklanan maddi ve özlük haklarının tazminine yönelik isteminin reddi gerektiği gerekçesiyle; dava konusu işlemin iptaline, davacının dava konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddi ve özlük haklarının iadesine ilişkin tazminat istemi açısından ise davanın reddine karar verilmiştir....
İhtiyati tedbir, geçici hukuki koruma görünümlerinin temelini oluştur ve hükmün kesinleşmesine kadar, dava konusuna, hukuki koruma sağlayarak olası verilecek hükmün infazının kolaylaştırmasını amaç edinir. Mevzuatımızda ihtiyati tedbirlerler hakkında genel düzenleme HMK'nın 389 ve 399 maddeleri arasında yapılmış olup, 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'nda da ihtiyati tedbir hususunda düzenleme bulunmaktadır. Dosyamız konusu, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında, icra takibinin durumuna ilişkin ihtiyati tedbir 72/3 maddesinde düzenlenmiş olup "İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir" hükmünü getirmiştir....
İhtiyati tedbir, geçici hukuki koruma görünümlerinin temelini oluştur ve hükmün kesinleşmesine kadar, dava konusuna, hukuki koruma sağlayarak olası verilecek hükmün infazının kolaylaştırmasını amaç edinir. Mevzuatımızda ihtiyati tedbirlerler hakkında genel düzenleme HMK'nın 389 ve 399 maddeleri arasında yapılmış olup, 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'nda da ihtiyati tedbir hususunda düzenleme bulunmaktadır. Dosyamız konusu, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında, icra takibinin durumuna ilişkin ihtiyati tedbir 72/3 maddesinde düzenlenmiş olup "İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir" hükmünü getirmiştir....
Ağır Ceza Mahkemesinin 12.05.2022 Tarihli ve 2022/155 Esas, 2022/138 Karar Sayılı Kararı Somut olayda koruma tedbirlerinin davacılara veya vefat eden kişilere uygulanmasının ya da uygulanmamasının söz konusu olmadığı, burada koruma tedbirlerinin uygulanması ya da uygulanmaması nedeniyle eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen dava dışı...olup, davacılar veya vefat edenler hakkında alınmış bir koruma tedbiri kararı da bulunmadığı, davacıların hizmet kusuruna dayalı davalarına bakma görevinin ise Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 141 ve devamı maddelerinde düzenlenen koruma tedbiri nedeniyle tazminat istemi kapsamında olmayan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 2....
Hukuk Dairesi'nin 17.02.2009 gün 2008/3982 Esas , 2009/804 Karar sayılı bozma ilamında davacının olumlu tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığının gözetilmesi ve davacının istemine göre, davanın menfi tespit davası olarak nitelendirilmesi halinde gerekli harcın ikmal edilerek davaya bu şekilde devam edilip hüküm kurulması vurgulanmıştır. Davacı vekili bozma ilamından sonra 14.12.2009 tarihli dilekçesiyle davanın menfi tespit davası olduğu ve taleplerinin davalıya borçlu olunmadığının tespiti olduğunu ifade etmiştir. Bu durumda, mahkemece davacının bu talebi doğrultusunda davanın menfi tespit davası şeklinde görülüp sonuçlandırılması gerekirken, yazılı şekilde olumlu tespit davası olarak karar verilmesinde isabet görülmemiştir....