WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, takip konusu yapılan ücret alacağı ve buna bağlı faiz miktarının 20.11.2005-31.12.2005 dönemine ilişkin olduğu, alacağın 01.01.2006 tarihinde muaccel olduğu ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği belirtilerek, takibe konu ücret alacağı ve buna bağlı faiz miktarının zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile davacı bakanlığın borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Zamanaşımı bir hakkın varlığını ortadan kaldıran bir olgu olmayıp ancak istenebilirliğine engel oluşturur. Bu bakımdan ancak süresinde ileri sürülmesi durumunda mahkemece göz önünde tutulabilir. Dava konusu borç davalının ücret alacağına yöneliktir. Davalı, söz konusu ücret alacağına ilişkin olarak davacı aleyhinde icra takibi başlatmış, ödeme emri davacıya tebliğ olunmuş, itiraz edilmeyerek takip kesinleşmiştir. Davacı, aleyhinde yapılan ilamsız icra takibine karşı zamanaşımı def'inde bulunmadığından, takip kesinleşmiştir. Bundan sonra zamanaşımı def'ine dayalı olarak menfi tespit isteminde bulunulamaz....

    Davacı takip borçlusunun, icra dosyasında alacağı temlik alan davalı hakkında açmış olduğu menfi tespit davasında, yargılama sırasında davalı takip alacaklısının alacağını dava dışı Hakan Yıldızhan'a temlik ettiği, mahkemece davacıya davaya T3 yönünden tazminat davası olarak mı, yoksa temlik alan Hakan Yıldızhan'a menfi tespit davası olarak mı devam edeceğine ilişkin beyanda bulunmak üzere süre verildiği, davacı vekilince davanın T3 yönünden menfi tespit davası olarak devam edilmesinin talep edildiği, bu davalının takip alacağını üçüncü bir şahıs Hakan Yıldızhan'a temlik etmesi nedeniyle, davacının temlik eden davalı T3 hakkındaki davasını menfi tespit davası olarak devam ettirmesinde hukuki yararının kalmadığı, HMK'nın 125/1- b maddesine göre, davalı hakkında tazminat davası olarak devam edebileceği ancak tazminat davası olarak devam ettirmeyip, menfi tespit davası olarak devam ettirdiği, bu durumda davalı hakkındaki menfi tespit davasında davacının hukuki yararının kalmadığı, hukuki...

    İcra Müdürlüğünün 2016/1611 sayılı dosyası ile yapılan takibe vaki itiraz üzerine tüm fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak UBGT, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, ücret, AGİ alacaklarının talep edildiğini, vaki itiraz üzerine Manavgat İş Mahkemesinin 2016/819 E., 2018/309 K., 07/06/2018 T. sayılı ilamına konu itirazın iptali davasının açıldığını, bu davada alınan bilirkişi raporunda 1.030.75 TL ücret alacağı, 4.633,42 TL net AGİ alacağı, 1.603.40 TL net yıllık izin ücreti alacağı, 2.100,32 TL fazla mesai alacağı, 779,26 TL UBGT ücret alacağı bulunduğuna dair tespitlerin yer aldığını, Mahkemece bilirkişi raporunun hükme esas alındığını ve talepte bağlı kalınarak takibin asıl alacak yönünden 1.030,75 TL ücret alacağı, 500,00 TL AGİ alacağı, 500,00 TL yıllık izin ücreti alacağı, 779,26 TL UBGT ücreti alacağı, 2.100,32 TL fazla mesai ücreti alacağı yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar ihdas edildiğini, tarafların kararı istinaf etmeleri üzerine Antalya BAM...

    Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir....

      edilmiş ise de davalı alacağı devralanın diğer davalı ------ aleyhine takibe ve dolayısı ile senede bağlı haklarını kullanması açısından senetlerin zilyetliğinde kalması gerektiği dolayısı ile senetlerin istirdatı isteminin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davanın kabulü ile davacının---- sayılı icra dosyası ve takibe dayanak takibe dayanak edilen ------- senetler dolayısı ile davalılara borçlu olmadığının tespitine, davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız olduğu ancak davacıyı iş bu davaya açmaya zorlayanın ve eyleminde kötüniyetli olanın davalı ---olduğu kanaatine varıldığından İİK 72/5 hükmü gereğince takdiren senet bedelinin % 20'si oranında takdir edilen -- kötüniyet tazminatının davalı ------ alınarak davacıya verilmesine, senetlerin istirdatı isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 15 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21- 198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı)....

        edilmiş ise de davalı alacağı devralanın diğer davalı ------ aleyhine takibe ve dolayısı ile senede bağlı haklarını kullanması açısından senetlerin zilyetliğinde kalması gerektiği dolayısı ile senetlerin istirdatı isteminin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davanın kabulü ile davacının---- sayılı icra dosyası ve takibe dayanak takibe dayanak edilen ------- senetler dolayısı ile davalılara borçlu olmadığının tespitine, davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız olduğu ancak davacıyı iş bu davaya açmaya zorlayanın ve eyleminde kötüniyetli olanın davalı ---olduğu kanaatine varıldığından İİK 72/5 hükmü gereğince takdiren senet bedelinin % 20'si oranında takdir edilen -- kötüniyet tazminatının davalı ------ alınarak davacıya verilmesine, senetlerin istirdatı isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          GEREKÇE: Dava, İİK'nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit-istirdat davasıdır.Davacı, takibe konu çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.İlk derece mahkemesi tarafından,"... bilirkişi incelemesi ile davaya konu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı anlaşıldığından menfi tespit ve istirdat isteminin kabulüne, davacı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine" karar verilmiştir.Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir....

            Celse arasında davalı vekili tarafından 23/05/2023 tarihli beyan dilekçesi ile sonradan haberdar olunan ------ sayılı menfi tespit davası ile birleştirilmesi, aksi takdirde menfi tespit davasının bekletici mesele yapılması talepli beyan dilekçesi ile ekinde menfi tespit davasına ilişkin tevzi formunun sunulduğu görüldü. Davacı vekilinden soruldu: Bizce menfi tespit davasının açılmasında ve beklenmesinde hukuki yarar yoktur, gerekirse buna ilişkin --------- kararları sunabiliriz, davamızın kabulüne karar verilsin, iş bu davada davalının borçlu olup olmadığı zaten bellidir, dedi. Davalı vekilinden soruldu: Zapta geçen menfi tespit davasını iş bu dosya davacısına karşı 23/05/2023 tarihinde açmış bulunuyoruz, söz konusu malın teslimi müvekkilimize yapılmamıştır, bekletici mesele yapılması veya birleştirme hususunda takdiri mahkemenize bırakıyoruz, dava yönünden de davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz dedi....

              Temlik alan davalı T3 vekili duruşmadaki beyanında özetle; alacağı temlik eden faktoring şirketinin faturalara dayalı olarak alacağı temlik aldığını, bu nedenle iyniyetli hamil konumunda olduğunu, çekteki sahte imza iddiasının ileri sürülemeyeceğini davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 09.09.2020 tarih ve 2017/275 Esas - 2020/298 Karar sayılı kararıyla; "Davaya konu çekteki sahte imzanın hukuki nitelendirmesine gelince, bilindiği üzere Sahtelik def'i, mutlak def'i olduğundan iyiniyetli olsa dahi hamile karşı (faktoring şirketi) ileri sürülebilir. (Yargıtay 19.H.D 2013/18072 Esas, 2014/1981 K; aynı dairenin 2015/9524 E., 2016/526 Karar sayılı ilamları). Aynı durum alacağı temlik alan davalı şirket için de geçerlidir. Zira alacağın temliki illi bir işlem olduğundan borçlu, önceki alacaklıya karşı ileri sürebileceği tüm defi ve itirazları alacağı temellük eden alacaklıya karşı da dermayan edebilir....

              UYAP Entegrasyonu