Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Faktoring şirketinin müşterisinden temliken aldığı bir alacağı takip edebilmesi için alacak bir kambiyo senedinden kaynaklansa bile faktoring sözleşmesi ile beraber alacağı doğuran temel satım ilişkisine ait fatura ve benzeri belgeleri de ibraz etmek zorundadır. Faktoring sözleşmelerine uygulamada alacağın temliki hükümleri uygulandığından davacının ... Ltd.Şti. 'ne karşı ileri sürebileceği def'ileri alacağı temlik alanlara karşı da ileri sürebileceği tabidir. Somut olayda ... Makine Ltd.Şti. davacıdan alacaklı olmadığını, çekleri iade etmesi gerekirken paraya olan ihtiyaç nedeniyle fotokopi faturalar ile faktoring şirketlerine verdiğini kabul ettiğinden faktoring şirketlerinin yönetmeliğin aradığı şartları yerine getirerek alacağı temlik aldığını kanıtlayamadığından faktoring şirketleri hakkında açılan davanın da kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile faktoring şirketleri hakkında açılan davanın reddi doğru görülmemiştir....

    İcra Hukuk Mahkemesi'nde haklarında açmış olduğu takibe itiraz davasında ....680 TL kazandığını, bu alacağı davalıya temlik ettiğini, davalının Mahmudiye İcra Müdürlüğü'nde haklarında ilamlı takipte bulunduğunu, icra dosyasında yukarıda belirttikleri alacakları yönünden BK'nun 167. maddesi uyarınca takas talebinde bulunduklarını ileri sürerek, davalının Mahmudiye İcra Müdürlüğü'nde yaptığı takibe ilişkin olarak takas beyanları uyarınca borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının muaccel ve kesinleşmiş alacağı bulunmadığını, takas definin menfi tespit yoluyla ileri sürülemeyeceğini, icra dosyasına davacının ödemede bulunduğunu, davanın konusuz kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalı alacağının davanın devamı sırasında ödendiği, takasa konu alacağın sona erdiği, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

      İlk derece mahkemesince, 6102 sayılı TKK'nın 5/A maddesinde konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlendiği, kanun koyucunun talep ve dava türü ne olursa olsun konusu bir miktar para alacağı olan tüm talepler hakkında alacaklı ve borçlu açısından bir ayrım yapmadan ve sınırlama getirmeden dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasını amaçladığı, ister alacak ister menfi tespit yahut istirdat veya tazminat olsun bu davaların konusunun bir miktar para alacağı olduğu, davacının davalı tarafa verdiği teminat mektubunun bir kısmıyla borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, dava dilekçesinde arabuluculuğa başvurulduğuna dair beyan bulunmadığından 6325 Kanunu'un 18/A/2 maddesi doğrultusunda davacıya son tutanağın 1 haftalık kesin sürede mahkemeye ibrazı için süre verilmesine gerek bulunmadığı, bu dava şartı eksikliğinin giderilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın...

        DAVA : Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 21/08/2020 KARAR TARİHİ : 02/02/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/02/2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dosya borçlusu ....., müvekkil şirkette 20.03.2020 tarihinde işten ayrıldığı,.....nun ..... T.a.ş'ye borcu bulunmadığı, davalı banka müvekkil şirkete 03.03.2020 tarihinde 1. Haciz ihbarnamesi 01.04.2020 tarihinde 2. Haciz ihbarnamesi gönderdiği, bu haciz ihbarnamesi tarihi itibarıyla borçlunun müvekkil şirket nezdinde maaş alacağından 1/4 kesilerek 351,22 TL icra takip dosyasına ödendiği, borçlu ..... 20.03.2020 tarihinde işten ayrıldığından dolayı bu tarihten sonra müvekkil şirketten herhangi bir alacağı kalmadığı, 17.07.2020 tarihli 3....

          tarihli temlik sözleşmesinin geçerli olmasına, menfi tespit davası açıldıktan sonra temlik alacaklısı(...)'...

            Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

              Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 15 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21- 198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı)....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/92 Esas KARAR NO : 2023/370 DAVA : Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 08/12/2020 KARAR TARİHİ : 10/05/2023 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine bir adet alacak iddiası ile ... 2. İcra Müdürlüğü ......

                GEREKÇE : Davanın konusu nafaka borcundan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Somut olayda, davacı takip öncesinde borçlarını ödediğini ileri sürerek borçlu bulunmadığının tespitini istemiştir. O halde, dava niteliği itibariyle menfi tespit davasıdır. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulüne Dair Kanunun 4.maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabı ile (3.kısım hariç) 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğü ve ve uygulama şekli hakkında kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler aile mahkemesinde görülür. İİK'nın 72. maddesi uyarınca açılan menfi tespit ve istirdat davaları genel hükümlere tabidir. İcra ve iflas kanununda göreve ilişkin özel bir hüküm öngörülmemiştir....

                Davalı tarafından açılan aynı takas nedeniyle borç kalmadığı iddiasına dayanan menfi tesbit davası da reddedilmiştir. Mahkemece takas iddiası kabul edilmeyerek menfi tesbit davası reddedildiğine göre aynı takas iddiasına dayanan savunmanın kabulü isabetsizdir. Mahkemece bu yönler gözetilerek davacı banka iflas masasının talepte haklı olduğu miktar saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), 11.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu