Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Çünkü alacak davası da,menfi tespit davası da maddi hukuk bakımından taraflarından birinin yükümlülüğünün para borcu olduğu bir tek hukuki ilişki olmasına rağmen usul hukuku bakımından aynı borç için alacaklıya alacak davası açma, borçluya ise söz konusu borcu ödemeden kurtulmasına imkan veren menfi tespit davası açma, ayrıca bütün bunların dışında da açılacak alacak davasında savunma içinde borçluya savunma kapsamında alacağın bulunmadığını kanıtlama hakkı tanınmıştır. Yine menfi tespit yargılaması sırasında borç icra baskısı ile ödendiğinde dava istirdata yani bir miktar para alacağına dönüşecektir. Menfi tespit davaları niteliği gereği bir miktar para alacağını zorunlu olarak içermektedir. Bu nedenle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    Davalı tarafça davacının işçilik alacaklarının ödendiğine ve bahse konu senedin hangi zarara karşılık alındığına dair somut delil ibraz edilmediği, senedin teminat amaçlı alındığı, davalının zararını ispat edemediğinden senedin geçersiz olduğu, davalının durumu bilmesine rağmen davacıya karşı senede dayalı icra takibi başlatması sebebiyle kötü niyetli kabul edilmesi gerektiği, bahse konu senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı anlaşılmış olup davacının menfi tespit ve kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davacı vekili tarafından 21.03.2019 tarihli 8 nolu celsede dava dilekçesinde yer alan bakiye ücret alacağı, prim alacağı, fazla çalışma ücret alacağı, yıllık izin ücret alacağı, hafta tatili ücret alacağı, asgari geçim indirimi ücret alacağı ve ihbar tazminatı alacağı talebinden feragat edildiğine dair beyanda bulunulduğu görülmüş olup, davacının bu taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir....

    İİK md. 89/3'de “İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur" hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca üçüncü şahıs takibin yapıldığı yer mahkemesinde ya da yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davası açabilir....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, yüklenicinin temerrüdü sonucu sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan menfi zarar, cezai şart alacağı, teminat güncelleme fark bedeli, fazladan ödenen imalât bedeli alacaklarının tahsili istemine ilişkindir....

        ün hiçbir hak ve alacağı olmadığını belirterek, kendisinin dava dışı ...borçlu olmadığının tespitine, %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ileri sürülüş biçimine göre 3.kişi konumunda bulunan davacı tarafından İİK'nun 89. madde hükmüne dayanılarak açılmış menfi tespit isteğine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin dava dışı takip borçlusu ile herhangi bir borç/alacak ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle davacının icra takibi sebebi ile davalıya borçlu olmadığını ileri sürmüştür. İİK'nın 89. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemeler olup; tarafların tacir olmasının veya temel ilişkinin ticari nitelikte bulunmasının veya borcun temelini oluşturan senedin kambiyo senedi niteliğinde olmasının görev yönünün belirlenmesinde, bir etkisi bulunmamaktadır (Yargıtay 19....

          Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir. Eldeki dava yasanın yürürlüğe girmesinden sonra 20/03/2019 tarihinde açılmış olduğundan dava şartı yokluğunda davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı)..." Yasal dayanağı 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesi olan ve yasal 7 günlük süre içersinde açılmış bulunan bu davada işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir....

              Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davanın bir menfi tespit davası olması hasebiyle ispat külfetinin alacağı olduğunu iddia eden davalıda olduğunda şüphe yoktur. Davacının bahsi geçen senetlerin davalıya verildiğini kabul etmesi ispat külfetini üzerine alması sonucunu doğurmaz. Zira davacı bu senedi verdiğini kabul etmekle birlikte senedi teminat senedi olarak verdiğini söylemektedir. Kabulün bölünerek sadece senedin verilmiş olduğu hususunun kabul edilip bu senedin teminat senedi olduğu iddiasının saf dışı bırakılması mümkün değildir. Bu halde davacının alacağı ispatla mükellef olduğu, elinde ispat vasıtası olarak yalnızca bir yazılı delil başlangıcı olduğu başkaca bir delil sunmadığı bu haliyle alacağın varlığının ispatlanamadığı kanaatine varılmakla davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile menfi tespit davalarının konusunun davacı açısından olmasa da davalı açısından alacak davası niteliğinde olduğu, zira menfi tespit davasının olumlu ya da olumsuz sonuçlanması halinde davalının alacağının bu sonuçtan etkileneceği, dolayısıyla menfi tespit davalarının ana konusunun para alacağı olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 5/A maddesine göre, bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, ancak madde hükmünün sadece davacı yönünden yorumlanmasının hukukun genel ilkeleri ile bağdaşmadığı, konusu para alacağı olan davayı; alacaklının, alacak davası olarak açması halinde dava şartı arabuluculuk kapsamında kabul edilmesine rağmen, konusu aynı para alacağına ilişkin olan ama borçlu...

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MENFİ TESPİT Dava, davalının muavafakatı nedeniyle emekli maaşından kesilen alacağı davacının iade yükümlülüğünün olmadığının tespiti isteğine ilişkindir. Davanın açıklanan bu niteliğine göre Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 09.02.2012 gün ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 27.09.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu