Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır--------- Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde--------- ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def'ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi de İİK'nın 72/VI. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir....

    Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır--------- Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde--------- ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def'ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi de İİK'nın 72/VI. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir....

      Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde; dava konusu çekdeki imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne, icra takibine konu 29.01.2007 keşide tarihli 8.000,00 TL meblağlı çekten davacının borcunun olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm dahili davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Davacı taraf davalı ... aleyhine dava konusu çekten dolayı menfi tespit davası açmış, yargılama sırasında çekte ciranta sıfatı taşıyan ...’i dahili davalı olarak davaya dahil etmiştir. Mahkemece her iki davalıyı da kapsayacak şekilde menfi tespit hükmü kurulmuştur. Hakkında usulüne uygun biçimde açılmış bir dava bulunmayan ... yönünden de aleyhe hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ... lehine BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesinde özetle, menfi tespit davasının arabuluculuk dava şartına tabi olmadığını, istirdadına karar verilmesi istenilen kısım yönünden tefrik kararı verilerek menfi tespit istenilen çekler yönünden esasa girilmesi gerekir iken davanın tamamen arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediğinden bahisle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, istirdadı istenilen çekler ile menfi tespit istenilen çeklerin farklı olduğunu, menfi tespit istenilen çekler yönünden davanın sürüncemede kaldığını ve ihtiyati tedbir kararının da hukuki yararını yitirdiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

        Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu borcun 50.000,00 TL'lik çek bedeli kısmının icra takibinden 8.322,90 TL çek bedelinin ise dava tarihinden sonra ödendiğini, ödemelerin ilgili icra dosyalarına bildirildiğini, davacının itfa davası açması gerekirken menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        Davacı tarafa verilen süreye rağmen dava konusu senetleri dosyaya ibraz etmemiştir.Davalı tarafın beyanı üzere ilgili İstanbul ... İcra dairesi ... E. Ve Bakırköy ... İcra dairesi ... E. Sayılı dosyaları celp edilmiş,menfi tespiti istenilen senetlerin nakden kaydını içerdiği ,davacı tarafından dava dışı .... LTD ŞTİ lehine keşide edildiği ve davalıya ciro edildikleri görülmüştür. Kambiyo senedini hükümden düşürmeye yönelik olarak açılan menfi tespit davasında ; ispat yükü davacı yanda olup ,menfi tespiti istenilen bonolar incelendiğinde ciro silsilesinin kopuk olmadığı ve de davacının imzasını inkar etmediği anlaşılmakatadır....

          Menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde; davalıya ait konutu 15.07.2007 tarihli ve bir yıl süreli sözleşme ile kiraladığını, kira borcuna karşılık davalıya her ay için 300’er liradan 12 adet senet verdiğini, 2008/Ocak ayına kadar ilk 7 ayın borcunu ödeyip senetleri geri aldığını, 2008/Şubat-Temmuz arası aylara ilişkin senetlerin ise kira borcu ödenmiş olmasına rağmen iade edilmeyip, davalı tarafından icra takibine konu edildiğini belirterek söz konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir....

            Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinin beşinci fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007, s. 803)....

            Hal böyle iken, menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK'nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan da Yasa Koyucu'nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu nazara alınmaksızın Bölge Adliye Mahkemesince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir." şeklinde karar verilmiştir....

            UYAP Entegrasyonu