Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre dava, İİK'nın 89/3. maddesi kapsamında menfi tespit istemine ilişkindir. 04/06/1958 gün ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi bir davada maddi vakıaları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hâkime aittir. Her ne kadar davacılar vekili davanın genel hükümlere dayalı menfi tespit davası olduğunu ileri sürmüş ise de davanın hukuki nitelendirmesi hâkime aittir. İİK’nın 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davası, takip borçlusunun takip alacaklısına karşı açacağı bir dava türü olup, somut olayda davacılar takip borçlusu olmadığından, belirtilen kanun hükmünün uygulanması mümkün değildir....

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde; her ne kadar ilk bakışta İtirazın İptali davasının açılmış olması sebebi ile hukuki yarar yokluğu düşünülebilirse de, bu düşünce; her iki davanın konularının farklı olması , menfi tespit davasının davacısının diğer davada davalı olması, itirazın iptali davasının icra takibine yapılan itiraza karşı olduğu, menfi tespit davasının ise icra takibine karşı değil, sadece faturalardan doğan bir borcun bulunmadığından ötürü açılmış olması ve Bakırköy 7.As.Tic.Mah.2023/17 D.İş sayılı ihtiyati tedbir kararı bakımından menfi tespit davasının hukuki yararının bulunması sebebi ile isabetli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava kaçak elektrik tahakkuku nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/17 D.İş dosyasında yer alan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2023/555 E....

      Kural olarak iki dava arasında bağlantı bulunması halinde usul ekonomisi de nazara alınarak bu iki davanın birlikte görülmesi gerekir. Ancak bu iki davadan biri öteki davada verilecek karara etki edecek türden ise sonucu etkilenecek dava dosyasının öteki dava dosyasını bekletici mesele kabul etmesi gerekir. Başka bir anlatımla bu iki davanın tefriki ile ayrı ayrı görülmesi gerekir. Tasarrufun iptali davalarında takip konusu borcun kesinleşmiş olması yanında alacağın da gerçek bir alacak olduğunun belirgin olması gerekir. Alacağın gerçek olmaması ya da ödenmiş olması gibi bir durum ortaya çıktığında tasarrufun iptali davasının temeli kalmaz. Uygulamada tasarrufun iptali davalarından sonra açılan menfi tespit davalarının sırf davayı uzatma amaçlı olduğu gerekçesi ile beklenmesine gerek görülmez iken işbu davada menfi tespit davası ciddi bulunarak birleştirilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur....

        Her ne kadar davacı davasını dava dilekçesinde İİK’nun 72. maddesine dayandırmış ise de, davanın hukuki nitelendirmesi hâkime aittir. İİK’nun 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davası, takip borçlusunun takip alacaklısına karşı açacağı bir dava türü olup, somut olayda davacı takip borçlusu olmadığından, belirtilen kanun hükmünün uygulanması mümkün değildir. Takip kapsamında davacı tarafça yapılmış herhangi bir ödeme bulunmadığından, davaya istirdat davası olarak da devam edilemez. Şu halde, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek genel hükümlere göre açılan menfi tespit davası kapsamında yapılan değerlendirme sonucu kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....

          İİK.nun 72/son maddesinde öngörülen yetki kuralları icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında uygulanır. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında ise; genel yetki kuralları uygulanmaktadır. Somut olayda, menfi tespit davası icra takibinden önce açıldığına göre, genel yetki kurallarının uygulanması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece dava konusu çekin keşide yerinin ... olması nedeniyle ... mahkemelerinin de yetkili olduğu gözetilerek, yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı gerekçelerle yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyize eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Mahkemece, dava dilekçesinde dava sebebi olarak ileri sürülen hususlar takip hukukuna ilişkin olması karşısında açılan davanın mahiyeti de dikkate alınarak dava dilekçesinin görev yönünden reddine, görevli mahkemenin İcra Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı yan, aleyhinde başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti isteminde bulunmuştur. Vakıaların sunulması taraflara, hukuki niteleme ve dilekçelerin yorumlanması görevi hakime aittir. Nitekim mahkemece karar gerekçesinde “dava açılış şekline göre İİK.nun 72.maddesine dayalı olarak icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasıdır” denilmiştir. İcra takibinin iptali istemli İcra Hukuk Mahkemesine başvurulması ve istemin reddine karar verilmiş olması da genel mahkemelerde menfi tespit davasının açılmasına engel değildir. Zira dar yetkili ve şekli inceleme yapan İcra Hukuk Mahkemesi kararları, maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaz....

              Tic.- ... aleyhine açılan menfi tespit, birleşen 2011/15 esas sayılı dosya davacı .....Ltd.Şti. tarafından davalı ... aleyhine açılan menfi tespit davası olup, birleşen 2011/91 esas sayılı dava ise ... .Ltd. Şti. tarafından davalı... Ltd.Şti. aleyhine açılan itirazın iptali davasıdır. Birleşen davalar bağımsızlıklarını korurlar. HMK 297. maddesine göre kararda her bir dava bağımsız olduğundan tarafların ayrı ayrı gösterilmesi gerekir. Somut olayda infazda tereddüte yol açacak şekilde ve HMK 297’ye aykırı gerekçeli karar yazıldığı anlaşıldığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı- birleşen davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 16/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Menfi tespit davasında da öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı açık olup bu nedenle, alacaklının dava açarken arabulucuya başvurma dava şartına tabi tutulması ancak aynı konu ve alacakla ilgili borçlunun açabileceği menfi tespit davasının arabuluculuğa başvurma dava şartına tabi tutulmaması hak arama yönünden eşitsizliğe yol açacağı gibi dava türü olarak bir ayrımın gözetilmesi de arabuluculuk dava şartının özüne aykırı olacaktır. Genel gerekçe ve madde gerekçesinde dava türüne göre bir ayrıma işaret etmediği sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda somut olayda: davacı tarafça, haksız olarak ele geçirildiği iddia edilen Keşidecisi .... Gıda ve Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti olan, .... .... şubesine ait, .... tarihli, 300.000,00 TL (üçyüzbin Türk Lirası) miktarlı, .... seri numaralı çek sebebiyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi istenmiştir....

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/277 Esas KARAR NO : 2022/345 DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 18/04/2022 KARAR TARİHİ: 22/04/2022 Mahkememizde görülmekte olan 3....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tesbit hukukuna ilişkin davada İstanbul 2. Sulh Hukuk ile 4. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, kira alacağından kaynaklanan menfi tesbit istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı aleyhine 16.176.00.- YTL. asıl alacak ve 3.152.00.- YTL. işlemiş faiz olmak üzere kira alacağı için icra takibi yapıldığı, takibin kesinleştiği, davanın 06.09.2006 tarihinde menfi tesbit davası olarak açıldığı anlaşılmaktadır. H.Y.U.Y.'...

                      UYAP Entegrasyonu