Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava Genel Kredi Sözleşmesi nedeniyle yapılan alacağın tahsiline yönelik icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davalı icra takibinde hem davacının imzası bulunan hem de imzası bulunmayan Genel Kredi Sözleşmelerine dayanmış ancak borcun hangi sözleşmeden kaynaklandığı belirtilmemiştir.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da bu konuda denetime elverişli ve açıklayıcı bir bilgiye yer verilmemiştir.Mahkemece bankacılık konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve defterleri incelenerek icra takibine konu alacağın hangi Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklandığının açıkça tespiti sağlanarak şayet kredi borcu davacının imzasının bulunmadığı Genel Kredi Sözleşmesi'nden kaynaklanmış ise bu durumda davacının borçtan sorumlu tutulamayacağı göz önünde bulundurularak toplanacak deliller doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi incelemesine dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhinde giriştiği icra takibinde dayandığı 15.09.2009 keşide tarihli 16.500 TL bedelli çekteki keşideci imzasının müvekkilinin yetkili temsilcisine ait olmadığını ileri sürerek çekten dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespiti ile %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin iyiniyetli üçüncü kişi hamil olduğunu belirterek davanın reddine, %40 tazminata karar verilmesini istemiştir....

      Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan hem ticari kredi hem de kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı alacağının bulunduğunu, davacının ödemesinden icra masraf ve vekalet ücretleri dışındaki borcun tahsil edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda; davacının dava konusu icra dosyasında 870,40 TL borcu kaldığı gerekçesiyle takipteki bakiye miktar yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, şartları oluşmadığından taraflar lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu icra takibinde asıl alacak ve fer'ileri ile toplam 12.839,28 TL alacak talebinde bulunulmuş ve bu takip ile ilgili olarak açılan işbu menfi tespit davasının kısmen kabulüne dair hüküm oluşturulmuştur....

        Mahkemece, borçlu olunmadığının tespiti istenilen icra dosyasının dava açılmadan 20.11.2002 tarihinde işlemden kaldırıldığından davacının menfi tespit davası açmakta hukuki menfaati kalmadığı, aksi düşünüldüğünde de davacının yetkili temsilcisi ve müşterek borçlu görünen ayrıca çek düzenlendiğine ilişkin alındı makbuzunu imzalayan ...' nin icra dosyasındaki kabul beyanlarından ve çekin takibe konu çek olduğunun kesin olarak ispat edilememesinden dolayı menfi tespit davanın reddine, davacının istirdat isteminin (1) yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 27.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Dosyadaki bilgi ve belgelerden; kuruma gelen ilk haciz ihbarnamesine İcra ve İflas Yasası'nda belirtilen süre geçtikten sonra, 17.6.2002 günü, yanıt verildiği, süresinde itiraz edilmediğinden ikinci haciz ihbarnamesinin gönderildiği, ikinci haciz ihbarnamesine karşı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin dava açılmayıp icra müdürlüğüne 27.06.2002'de itirazda bulunulduğu, bunun üzerine borçlunun davacı kurumda alacağı olduğu kabul edilerek 20.11.2003 günü 11.357,80 TL’nin ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı, bu ödemeyi davalı kurum elemanlarının kusurlu eylemi nedeniyle ödemiş olduğu halde zamanında davalılara karşı dava açılmamış, asıl borçlu aleyhine menfi tespit davası açılmış, haciz ihbarnamesine karşı şikayette bulunulmuş, menfi tespit davasının kabulü sonrası başlanılan icra takibinde alacağı tahsil edemeyerek 04.05.2006 günlü aciz vesikasını almış ve bu aciz vesikasındaki tutara göre eldeki bu davayı açmıştır....

            Öyleyse mahkemece yapılacak iş; eksik harç davacıya tamamlattıktan sonra takip dayanağı 19.000,00 TL bedelli bonunun 11.000,00 TL'lik kısmından dolayı takip öncesi yapılan ödeme nedeniyle, 165,00 TL'lik kısmından dolayı da imalâttaki eksik ve kusurlar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile menfi tespit isteminin kabulüne, aşan 7.835,00 TL'lik kısım yönünden ise borçlu olunduğunun tespiti ile menfi tespit isteminin reddine karar vermek, davacının kötüniyet tazminatı ile ilgili talebini ise varılacak sonuca göre değerlendirmekten ibarettir. mahkemece yazılı şekilde eksik işler bedeline karşılık gelen miktar yönünden davanın kabulü, aşan miktar yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı banka vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine yaptığı icra takibinde dayandığı 31.08.2012 keşide tarihli 36.300 TL bedelli çekteki ciranta imzasının müvekkilinin eli ürünü olmadığını ileri sürerek çekten dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespitine, %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

                Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır. Davacı ,kambiyo taahhüdünün hükümsüz olduğunu, takip konusu bononun tanzim tarihini içermediğinden kambiyo senedi vasfının olmadığını bu sebeple yalnız icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir. Takip konusu senedin kambiyo taahhüdü geçersiz olsa dahi senet altındaki düzenleyen imzası inkar edilmediğinden senedin adi yazılı belge niteliğinde olduğu, dava tarihi itibari ile davacının davalıya borçlu olup olmadığının tetkiki gerekmektedir. Bununla birlikte davacının dava tarihi itibari ile borçlu olunmadığına dair iddiası ve bu yönde tespit talebi bulunmamaktadır. İİK. 168/2....

                  Dava icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İİK'nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davalarında tarafların alacak borç ve haklılık durumunun dava tarihi esas alınarak belirlenmesi gerekir.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu dava tarihi itibari ile tarafların alacak ve borç durumunu tespit etmemiş,dava tarihinden sonraki döneme ilişkin hesaplamalar yapmış olup bu husus doğru değildir. Mahkemece dava tarihi itibariyle tarafların alacak ve borç durumunu belirtir bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmekte olup yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 20/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Mahkemece, iddia, savunma, icra dosyası, murisin ve davalının mali durumunun araştırılmasına yönelik olarak yazılan müzekkerelere verilen cevabi yazılar tanık beyanları, toplanan delillere göre davanın kabulüne, icra takibine konu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalı haksız ve kötüniyetli olduğundan asıl alacağın %40'ı oranında tazminatla sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-İ.İ.K 'nun 72/5. maddesi uyarınca icra takibinde bulunan alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için icra takibinin haksızlığının yanısıra alacaklının kötüniyetli olarak icra takibi yapmış olması gerekir....

                      UYAP Entegrasyonu