Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

Bu maddenin uygulanma şartı davanın ticari dava olması ve dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebi olmasıdır. Bu kapsamda yapılan incelemede davacının istinafa konu davadaki talebi menfi tespit istemine ilişkindir. TTK.'nun 5/a maddesinde ise konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Menfi tespit davaları bu nedenle bu kanun kapsamında değerlendirilemez. Çünkü menfi tespit davalarında bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 13/02/2020 tarihli 2020/85 Esas, 2020/454 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde 1.074,76 TL bedelli takibin borçlusu olunmadığının tespiti ile 5.000,00 TL manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece menfi tespit davasının kabulü, manevi tazminat davasının kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    DAVA KONUSU : Menfi Tespit KARAR : Taraflar arasında görülen davada Kahramanmaraş 6....

    DEĞERLENDİRME : Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi ve 7445 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile değişik 6102 sayılı yasanın 5/A. maddesinde; " (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır....

      Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/982 Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açıldığını, yargılama sırasında müvekkillerinin mallarına haciz konulmuş olması nedeniyle borcu cebri icra yoluyla ödediklerini, mahkemece yapılan yargılama sonucunda menfi tespit davasının imza sahteliği nedeniyle kabulüne karar verildiği, müvekkillerinin borcu olmamasına rağmen davalının icra takibine başlayarak ve kötüniyetli olarak müvekkilerini mağdur ettiğini, bu nedenle müvekkillerinin maddi ve manevi zararlarından davalının sorumlu olduğunu, olay nedeniyle müvekkillerinin kişilik hakları ile ticari itibarının zedelendiğini belirterek 30.000,00 TL manevi tazminatın icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

        Kanun maddesinin metni ve gerekçesi bu kadar açık ve net olup zorlamayla da olsa genişletici bir yorum yapılmasına elverişli değildir. Zaten ileri ve özgürlükçü hukuk düzenlerinde zorunlu ve emredici kuralların dar yorumlanması esastır. Menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır....

          Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir."05/04/2023 tarihinde yürürlüğe giren 28/03/2023 tarihli ve 7445 sayılı İcra Ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 31. maddesine göre: "6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir."05/04/2023 tarihinde yürürlüğe giren 28/03/2023 tarihli ve 7445 sayılı İcra Ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un geçici madde-1'e göre: "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, 6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrası ile 7036 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen menfi tespit ve istirdat davaları hakkındaki hüküm, 1/9/2023 tarihinde ve sonrasında açılacak davalar...

            İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalarının konusunu bir miktar alacak veya tazminat oluşturmadığı gibi, menfi tespit davaları TTK'da değil İİK'da düzenlendiğini, eldeki davanın, icra takibi nedeniyle menfi tespit davası olduğunu, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebine ilişkin olmadığını, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğunun bulunmadığını, dolayısıyla eldeki davanın zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olmadığını beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davalarının kabulünü talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; menfi tespit talebine ilişkin olup mahkemece arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır....

            Davacı vekili, toplam 15.600-TL yönünden menfi tespit ve 5.000 TL manevi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece 08.09.2015 gününde davanın menfi tespit yönünden kabulü ile manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce verilen bozma kararına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. HUMK’un değişik 440/III-1.maddesindeki karar düzeltme ile ilgili parasal sınırın altında olan davalara ait hükümlerin onanmasına veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltme yoluna başvurulamaz. Bu nedenlerle davacı vekilinin manevi tazminat yönünden hükme bağlanan 3.000 TL'ye yönelik ilâm ile ilgili karar düzeltme isteminin reddi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteminin REDDİNE, peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya iadesine, 12/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu