Anılan madde hükmü ile yalnızca kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi amaçlandığından,somut olayda manevi tazminat takdiri için gerekli yasal koşullar gerçekleşmediğinden ,davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, manevi tazminata hükmedilmesi usul ve hukuka aykırı bulunmakla, davalının manevi tazminata ilişkin istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1- b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında; manevi tazminat talebinin reddine dair aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir....
fiil teşkil ettiğini, müvekkilin uğramış olduğu maddi ve manevi zararların karşılanması gerektiğini ileri sürerek ...13....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18.10.2012 tarih ve 2012/421-2012/403 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı bankanın Tuzpazarı Bursa Şubesi'nde çek hesabının bulunduğunu, bu hesaptan kendi isteği ve izni olmadan üçüncü bir kişiye kendi adına çek karneleri verildiğini, bu çeklerin kullanılması sebebiyle hakkında birçok icra takibi yapıldığını, karşılıksız çek keşide etme suçundan ve çek karnesini iade etmeme suçundan ceza davaları açıldığını, kendisinin de 8 adet menfi tespit davası açtığını ileri sürerek, 1.000 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminatın davalı bankadan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat...
Ancak, 6502 sayılı Kanun'un Geçici 2.maddesinde yer alan " Bu Kanun'un dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle İlk Derece Mahkemeleri ve Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtay'da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz" hükmü gereğince Tüketici Mahkemelerinde görülen davalar yönünden arabuluculuk ancak değişiklik tarihinden sonra açılacak davalar yönünden uygulanma olanağına sahiptir. HMK'nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....
Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen davalı alacaklının lehine tazminata hükmolunmasına ilişkin talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmadığı gibi, davacının birleştirilen dosyada maddi ve manevi tazminat talep ettiği, asıl dava menfi tespit davasıyla birlikte birleştirilen bu tazminat davasının da reddedildiği gözetilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 8. maddesi gereğinde her bir dava için davalı yararına ayrı vekalet ücretine hükmedilmemesi de isabetsizdir. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 2.2.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ticari/kobi bankacılığında komisyon ve faiz oranları azami rakamlar olarak belirlenmekle birlikte kredi tutarı, kredi vadesi ve müşteri banka çalışma hacmi gibi kriterlerle serbeste belirlenebilmekte ve müşteriler ile mutabık kalınarak kullandırımlar gerçekleştirilmektedir. Dava konusu kredi kullandırımların da kesilen komisyonların davacı yanın ödeme planlarında bulunan imzaları ile bilgisi dahilinde olduğu, haksız bir kesintinin olmadığı bankacılık uygulamaları dahilinde yerinde olduğu... " bildirilmiştir. Davacının itirazları doğrultusunda bilirkişiden ek rapor aldırılmış, bilirkişi ... tarihli ek raporunda "kök raporunda belirtilen tespit ve görüşlerinin aynen geçerli olduğunu" belirtmiştir. DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, kullanılan kredi sözleşmesi nedeniyle davalı bankanın davacıdan haksız kesinti yapıp yapmadığı, davacının istirdat ve manevi tazminat taleplerinde haklı olup olmadığına ilişkindir....
Mahkemece,toplanan deliller, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalı ile yapmış olduğu sözleşmede cihazların teslim süresi olarak kararlaştırılan tarih ile davacının cihazları başka bir firmadan teslim aldığı tarih arasındaki gelir kaybının 4.204,13 TL, yine aynı tarihler arasındaki davacının kira kaybının 885,47 TL olduğu, tespit edilen gelir ve kira kaybının davacının alacağı olarak mahsup edildiğinde davacının davalıya 2.879,56 TL borcunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davaya konu 31.180,00 TL bedelli çekten dolayı davacının bakiye 28.300,44 TL borçlu olmadığının tespitine, ticari ilişkiye dayalı eşya-malvarlığı zararının manevi zarar doğurmaması gerekçesiyle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki “menfi tespit ve haksız haciz nedeniyle manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.09.2013 gün ve 2011/189 E., 2013/374 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 10.02.2014 gün ve 2013/19421 E., 2014/2667 K. sayılı kararı ile oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava icra takibi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatı ve haksız haciz, hacizden kaynaklanan manevi tazminatın davalıdan tahsili istemlerine ilişkindir....
Duruşma açılmasını gerektiren sebep bulunmadığından HMK'nın 353. ve 355. maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile mahdut biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür. Buna göre; Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı avukatın müvekkilinden ele geçirdiği senedi, müvekkilinin hiçbir borcu bulunmamasına rağmen haksız ve kasıtlı olarak takibe koyduğunu, icra takibi nedeniyle ticari taksisinin yakalanıp bağlanması sonrası gelir kaybına uğradığını, haciz tehdidi altında 5.000TL ödeme durumunda kaldığını, ayrıca manevi olarak da zarar gördüğünü ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Tarafların tacir sıfatı bulunmamakta olup, davalının (iddia olunan) haksız takibi bono/kıymetli evrak üzerinden yapmış olması, davayı ticari dava niteliğine büründürmez. Buna göre dava, haksız icra takibi ve hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davaya bakmakla görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir....
Şubesi ile davalı .... arasında imzalanan 60.000,00 TL 1imitli genel kredi sözleşmesinde davacı .... kefil olarak yer aldığı, borcun ödenmemesi üzerine asıl borçlu ve kefiller yönünden icra takibi başlatıldığı, davacının söz konusu takip borcundan dolayı borçlu omadığının tespitine yönelik olarak Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/528 Esas 2017/509 Karar sayılı dosyası ile dava açtığı, yargılama sonucunda borlu olmadığının tespitine karar verildiğinden hakkında başlatılan icra takibinden dolayı yapılan haksız haciz ve satış nedeni ile maddi ve manevi manevi tazminat talebine ilişkin olduğunun anlaşıldığı, benzer konudaki Yargıtay 11....