Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Somut olaya dönüldüğünde; dava dilekçesinde bazı iddiala yer almakla beraber, talep sonucu olarak, dava konusu edilen senetlerden dolayı menfi tespit talebinde bulunulduğu belirtilmiştir. Dava dilekçesi içeriğine de bakıldığında; " 12 adet 2.000,00 TL'lik bono ile 2 adet bedel yazmayan bono" dan bahsedilmektedir. Eğer ki teknik anlamda yazım söz konusu ise, zaten bedel yazılmayan olarak ifade edilen senedin kanunen bono olarak karşılığı yoktur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki alacak- menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, belirsiz alacak davası yönünden dava şartı yokluğundan usulden reddine, kira parası iadesi yönünden dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, menfi tespit davası yönünden hukuki yarar yokluğundan usulden reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna...

      Taraflar arasındaki adi yazılı satış sözleşmesinde daire bedelinin 150.000,00 TL olduğu hususunda taraflar anlaşmış ve 50.000,00 TL'nin peşin olarak ödendiği kabul edilmiş kalan kısmın ise taksitle ödeneceği kararlaştırılmıştır. Ancak; davalının aylık 1.500,00 TL üzerinden 6 ayda ödediğini iddia ettiği (9.000,00 TL)'lik kısma ilişkin delil sunulmadığı gibi davacının da bu ödemeyi aldığına dair kabulü yoktur. Menfi tespit davası alacak davası niteliğinde olduğundan ispat yükü alacaklıya aittir. Alacaklı 9.000,00 TL’yi (6x1500 TL)'yi ödediğini ispatlayamadığı halde bu kısmın da ödenmiş gibi kabul edilerek menfi tespit davasının reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Tarih : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, Finansal kiralama Sözleşmesi’nden kaynaklanan menfi tespit davası ile satılan taşınmazın aynen iadesi mümkün olmadığı taktirde ... değerinin faiziyle tahsili istemine ilişkindir. Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahı mahkemesi olan İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu belirterek yetki ilk itirazında bulunmuş, esastan da davanın reddini istemiştir. Mahkemece yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, karar kesinleştiğinde istek halinde dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince lehlerine verilen maktu vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir....

          Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece, menfi tesbit davasının tefrik edildikten ve ayrı esasa kaydı yapıldıktan sonra, tasarrufun iptali davasının diğer ön koşullarının gerçekleşmiş olduğunun anlaşılması halinde, gerçek bir borç ilişkisinin varlığı tasarrufun iptali davasını etkileyeceğinden bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada davalı-birleşen davada davacı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacı ...Ş.'...

            Dosya kapsamından, davacı tarafından uyuşmazlık konusu 7.000,00 TL. olan çek nedeniyle çekin iadesi ile birlikte menfi tespit davası açıldığı ve bu değer üzerinden dava harcının yatırıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda 7.000,00 TL olan miktarın dava tarihi itibariyle Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırı olan 7.080,00 TL’nin altında olması nedeniyle uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25 ve 26.) maddeleri gereğince Beyoğlu 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 05.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi...

              Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.Hemen burada, menfi tespit (borçsuzluğun tespiti) konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi).İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir....

                Birleşen davanın davacısı ... vekili de aynı iddialarla menfi tespit, istirdat ve tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı banka vekili, davacıların doğrudan gelir desteği ödemesinden yapılan tahsilatların iadesi talepli davalar açtığını, bu davalar kabul edilince müvekkili bankanın evvelce tahsil ettiği tutarları iade ettiğini, bu nedenle takibe devam edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davaların reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi kurulu raporlarına göre davacıların halen davalı bankaya borçlu olduğu gerekçeleri ile asıl davanın ve birleşen davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK.nun 72.maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Menfi tespit davasında borçlunun dava tarihi itibariyle borçlu olmadığı miktar varsa saptanıp buna göre hüküm kurulmalıdır....

                  Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). 19. İİK'nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (İİK m. 72/6). Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur....

                    in cari hesap borcuna mahsuben ticari kayıtlara alındığı, 30.11.2017 tarihli 2.400,00 TL bedelli senede ilişkin ise hem senet görüntüsü hem de ödendiğine ilişkin ödeme dekontu dosyaya sunulu olmadığı hususları tespit edilmiştir. Huzurda görülen dava bononun bedelsizliği iddiası ile ödenen bedelin iadesi istemidir. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır....

                      UYAP Entegrasyonu