Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kambiyo senetlerine ilişkin menfi tespit davalarında dava konusu senedin teminat senedi olduğuna dair ispat yükünün kime ait olduğu da gelinen aşama itibariyle üzerinde durulması gereken bir diğer husustur. Bu kapsamda genel ispat kurallarına ilişkin olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince, bir kambiyo senedinin teminat senedi olduğundan bedelsizliğine dair iddia ile açılan menfi tespit davasında ispat yükü, iddia olunan bu vakıadan kendi lehine hak çıkaran senet borçlusuna ait olacaktır. Zira borçlu olunan bir senede ilişkin açılan menfi tespit davasında senedin bedelsiz olduğuna dair iddianın ispatı sonucu verilecek olan karar ile sorumluluk ortadan kalkacaktır. Bu tür bir karar ile lehine hak kazanan, dava konusu senet borçlusu olduğundan anılan senedin bedelsiz olduğuna dair iddianın ispat yükü de yine senet borçlusu üzerindedir....

    Mahkemenin ihtiyati tedbir dosyasının asıl davanın eki olduğu yönündeki gerekçesi isabetli ise de; davada talep edilen ihtiyati tedbir gideri olmayıp, ihtiyati tedbir kararı verilmesinden sonra kararın infazı için bankadan alınan teminat mektubu sebebiyle ödenen komisyonlar ve vergilerdir. Teminat mektubu iade edilinceye kadar bankanın komisyon ve vergi talep hakkı bulunmaktadır. Sözkonusu komisyon ve vergiler, teminat mektubunun iadesine ilişkin karar verilip, kesinleşinceye ve hatta infaz edilinceye kadar ödeneceğinden, bunların ihtiyati tedbir masrafına katılması ve teminat mektubunun iadesi talebiyle açılan davada belirlenip hüküm altına alınması mümkün olmayıp ihtiyati tedbir nedeniyle ödemek zorunda kaldığı bu masraflar ile uğradığı zararları haksız fiil hükümlerine göre (BK’nın 41 ve devamı maddeleri) karşı taraftan isteyebilir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 06.07.1967 gün 2059/5877 E.K.sayılı ilâmı ile Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 2001 Baskı IV....

      Hukuk Dairesinin 02.06.2017 tarih ve 517 E., 557 K. sayılı ilamıyla, işçi alacaklarına tahsis edilen 94.000,00 TL bedelli teminat mektubunun nakde çevrilmesinde yasaya ve sözleşmeye aykırı bir yön bulunmadığı, 20.000,00 TL bedelli teminat mektubunun 01.06.2013 tarihli ulusal marker taşıma sözleşmesine dayalı olarak ve taşıma sırasında doğması muhtemel zarar ve ziyanı karşılamak amacıyla verildiği, işçi alacakları ile ilgisi bulunmayan söz konusu teminat mektubunun amacı dışında nakde çevrildiğinin anlaşıldığı, davacının bu teminat mektubuna ilişkin .../... talebinin yerinde olduğu, bu itibarla ilk derece mahkemesi kararının esas yönünden hukuka uygun olduğu, davalı tarafın yargılama harç ve giderlerine ilişkin istinaf isteminin yerinde görüldüğü gerekçesiyle, tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiş, davalı tarafın yargılama harç ve giderlerine ilişkin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı bu yönden düzeltilerek yeniden esas...

        Davalı vekili, davacının verilen senedin teminat senedi olduğuna ilişkin beyanlarının asılsız olduğunu, taraflar arasında 2011 yılında bir sözleşme imzalandığını ancak takibe konu senedin bu sözleşmeden kaynaklanmadığını, davacının davalıdan borç olarak aldığı paraya ilişkin olarak bu senedin düzenlendiğini, ayrıca senet üzerinde teminat senedi olarak verildiğine ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığını belirterek davanın reddin istemiştir....

          İcra İflas Kanunun’un Menfi Tespit ve istirdat davaları başlıklı 72. maddesinde “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” hükmü düzenlenmiştir....

          DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu davanın menfi tespit davası olduğunu, Mersin 7.İcra Müdürlüğü 2017/3955 esas sayılı takip dosyasının açılmasından sonra davanın açıldığını, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olmasına rağmen hukuka aykırı olarak teminat karşılığı satışın durdurulmasına karar verildiğini, tespit davasında, takipten önce olduğu gibi teminat yatırılıp ihtiyati tedbir kararı alınarak takibin durmasının sağlanamayacağını, alacağın % 15'inden az olmayan bir teminat yatırılıp ihtiyati tedbir kararıyla takip sonunda icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi sağlanabileceğini, ihtiyati tedbirle hacze veya satışa engel olunamayacağını, ilk derece mahkemesi'nin 13/05/2022 tarihli satışın durdurulmasına yönelik verilen tedbir ara kararının kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda % 15 oranında teminat karşılığı tedbir kararı verilmesini talep etmiştir....

          İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu, ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin varlığını kanıtlamak durumundadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18/02/2015 tarih, 2013/19- 1362 E-2015/826 K. sayılı, 20/04/2016 tarih, 2014/13- 856 E-2016/523 K. sayılı kararı).”...

          Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” İİK'nun 72/4. maddesinde ise; menfi tespit davasının alacaklı lehine neticelenmesi halinde ihtiyati tedbir kararının kalkacağı, buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını, gösterilen teminattan alacağı ve alacaklının uğradığı zararın aynı davada takdir olunarak karara bağlanacağı hüküm altına alınmıştır. Kural olarak, borçlu tarafından İİK’ nun 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi istenebilir....

            Davacı istinaf başvurusunda özetle; 30 senedir İstanbul'da ikamet ettiğini, faturalarını düzenli ödediğini, davalı tarafından çıkarılan borcun neye ilişkin olduğunu bilmediğini, davalının aboneliğe ilişkin belge sunamadığını, sunsa bile imzanın kendisine ait olamayacağını, başkasının abonelik yapıp elektrik kullanıp borcunu da ödememiş olabileceğini, sözleşme örneği istenmeden talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, kaçak elektrik faturalarının tahsili talebiyle başlatılan takip nedeniyle menfi tespit ve takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması talebine ilişkindir. İstinaf gelen uyuşmazlık ise, takipten sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulup durdurulamayacağı noktasında toplanmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 72. maddesi; "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir....

            teminat hesabında para kalmadığı, vadesiz USD hesabında 0,59 USD bakiye kaldığı, teminat Mektubu için banka tarafından alınan yukarıda tashih edilmiş tutarları bildirilen komisyon tutarı ve ilave teminat olarak bloke koyma işleminin taraflar arasında imzalanan sözleşmeye ve mevzuata uygun olduğu şeklinde kök bilirkişi raporunda bildirdiği kanaatinde bir değişiklik olmadığı tespit edilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu