Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, menfi tespit istemi yönünden davacının feragati doğrultusunda davanın reddine manevi tazminat istemi yönünden davalı bankanın kusurlu olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle vekaletnamesinde feragat yetkisi bulunan davacı vekili tarafından davadan feragat edilmesi nedeniyle davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 02.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Davalı abonenin açtığı menfi tespit davası dosyasının incelenmesinden; her iki davanın da taraflarının ve dava konusu alacağın aynı olduğu görülmüştür. Davalardan biri hakkında verilecek kararın, diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde iki dava arasında bağlantı varsayılır ve biri diğeri için bekletici mesele yapılır. Davalı abonenin davacı aleyhine açtığı menfi tespit davası, bu davanın sonucunu etkileyecek mahiyettedir. O halde mahkemece; menfi tespit davasının bu dava yönünden bekletici mesele sayılarak neticesinin beklenilerek ve ulaşılacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur. Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece bu defa; menfi tespit davasının kabul edildiği, borçlu olmadığının tespitine karar verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün menfi tespit davalarını arabulucuk dava şartına tabi tutmadığı da anlaşılmaktadır....

        ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün menfi tespit davalarını arabulucuk dava şartına tabi tutmadığı da anlaşılmaktadır....

          sonucu onanarak 14.10.2011 tarihinde kesinleştiği dosyadaki mevcut menfi tespit dosyasından anlaşılmaktadır....

            Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz” hükmünü içermektedir. Eldeki davada herşeyden önce menfi tespit talebi alacaklı lehine neticelenmediğinden ve yine alacağın tahsilinde gecikilmesi sonucunu doğuracak bir tedbir kararı da verilmediğinden davalı alacaklının tazminat talebi yerinde görülmemiştir. Menfi tespit talebi davacı borçlu lehine neticelenmişse de yukarıda anılan madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır....

              Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/181-2014/55 sayılı kararı ile davalıya borçlu olmadığının tespit edildiğini kararın onanarak kesinleştiğini, aracın 08.04.2014 tarihinde kendisine teslim edildiğini, bu sürede taksi tutmak zorunda kaldığını, araç kiraladığını, haciz gideri ve aracın aküsü için masraf yaptığını, ayrıca yapılan haciz nedeniyle itibarının zedelendiğini belirterek, uğradığı maddi ve manevi zararın giderilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının menfi tespit davasını istirdat davasına çevirmemek suretiyle zararının artmasına sebep olduğu gerekçesiyle davacının müterafik kusurunun bulunduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İİK 72/6 maddesi gereği menfi tespit talebine ilişkin dava, ödeme nedeniyle kendiliğinden istirdada dönüşeceğinden hesaplanan tazminattan bu gerekçeyle indirim yapılması doğru olmamıştır....

                Sanayi Limited Şirketi'nin SKK kredi borcunun tahsiline ilişkin açılan icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin menfi tespit davasıdır.Menfi tespit davası; “bir hukuki ilişkinin ya da ondan doğan bir hak veya yetkinin mevcut olmadığının, bir belgenin sahteliğinin ya da herhangi bir nedenle hükümsüzlüğünün tespiti için, hukuki yarar bulunması koşuluna bağlı olarak açılan ve sonucunda herhangi bir mahkumiyet istemi içermeyip, konusunu teşkil eden hususun bir kararla tespitini amaçlayan bir dava”dır.Menfi tespit davası ile, davalı (alacaklı) tarafından ileri sürülen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının tespiti istenir. Bu davanın konusu, alacağın doğum koşullarından herhangi birinin eksikliği veya sona erme sebeplerinden birinin varlığı sonucunda alacağın yokluğunun tespitidir.Görüldüğü üzere bu tanımlamalar ışığında menfi tespit davalarında, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5....

                  olduğu durumlarda arabulucuya başvuru yapılmış olmasının dava şartı olduğunu, menfi tespit davalarını bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini, eldeki davanın ticari dava olarak nitelendirilse dahi müvekkillerinin talebinin ne bir para alacağının tahsili ne de bir tazminat olduğunu, müvekkillerinin aldıkları reddi miras kararından dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep ettiklerini, dava sonucunda borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde bu hususta tespit hükmüne yer verilecek olup, menfi tespit davaları sonucunda verilen kararların da eda hükmü içermeyeceğinden menfi tespit davası açmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğunun olmadığını, tespit davalarının arabuluculuğa elverişli olmadığını, özel bir dava şartı olan arabuluculuğun genel dava şartına dönüştürülmeye çalışılmasının hukuka ve usul ekonomisine ters düşeceğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

                  Menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle borçlunun inkar tazminatına mahkum edilmesinin amacı, kanunun bu hükmünde açıkça belirtildiği gibi uygulanan tedbir kararından dolayı alacaklının alacağını geç almaktan kaynaklanan zararını tazmin etmektir. Bu nedenle menfi tespit davasında tedbir kararının icra edilmesi, borçlunun inkar tazminatına hükmedilmesi açısından gerekli bir koşul olup, mahkemece gerekçesi açıklanmadan davalı tarafın tazminat isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykrıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu