İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/642 Esas, 2009/913 Karar sayılı 29.09.2009 tarihli ilamıyla ihalenin feshi nedeni bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği, sözü edilen davaların derecattan geçerek kesinleştiği, davacı tarafından 03.03.2010 tarihinde icra takibinin dayanağını oluşturan senede ilişkin açılan menfi tespit davasının yargılamasının devam ettiği anlaşılmaktadır. ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/130 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan menfi tespit davasının sonucunun eldeki davayı etkileyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, menfi tespit davasının sonucu beklenerek oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine kambiyo senedine dayalı takip yaptığını, alacağın tahsili için ilgili dosyadan yenileme emri gönderildiğini, müvekkilinin ödeme emrindeki borçlu şahıs olmadığını, isim benzerliği nedeniyle yanlışlık yapıldığını ileri sürerek, yenileme emrinin iptalini, davalıdan tazminat tahsilini talep ve dava etmiştir....
İcra Mahkemesinin 2010/1611 Esas 2011/119 Karar sayılı kararı ile ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş olsa da menfi tespit davasının konusuz kalmadığı, davalının cevap dileksindeki beyanlarının davacının davasını kabul mahiyetinde bulunduğu gerekçeleri ile menfi tespit talebinin kabulüne, davacının icra takibine konu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, İİK 72. maddesindeki yasal koşullar oluşmadığından davacı tarafın tazminat isteminin reddine, davalının ilk celseden ve delillerin toplanmasından önceki kabul beyanı nazara alınarak mahkeme masraflarına ve davacı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
Nitekim itirazın kaldırılması kararıyla birlikte hükmedilen icra inkar tazminatı infazının açılan menfi tespit davasının sonuna kadar tehir edileceği Kanun hükmüdür. Menfi tespit davasının kabulü halinde borçlu aleyhine daha önce hükmolunan icra inkar tazminatının kalkacağı, reddi halinde ise infaz edileceği açıktır. Açılan menfi tespit davası nedeniyle tedbiren takibin durdurulması durumunda alacaklının zarar edeceği ve bu zararın %40'tan az olamayacağı düzenlenmiştir. Menfi tespit davasında hakimin belirlediği zararın %40 olması durumunda, itirazın kaldırılmasına ilişkin karar ile alacaklı lehine verilen icra inkar tazminatının bu zararı karşılayacağı tartışmasız bir gerçektir. Bu nedenle menfi tespit davasının reddi ile birlikte ayrıca davalı lehine tazminata hükmedilmesi doğru değildir....
HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, kararın sonuç kısmında davacı vekilinin yüzüne davalının yokluğunda ibaresi olduğunu oysa ki bu davada vekili bulunmadığını, yerel mahkemece her ne kadar dava konusunun abonelik sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davası olduğunu ve TKHK 73/A-1 hükmünde geçen istisnalardan olmadığını ve bu nedenle ara bulucuya başvurmanın zorunlu olduğu belirtilse de menfi tespit davaları için arabulucuya başvurmasının zorunlu olmadığını doktrin ve Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu, menfi tespit davalarının niteliği itibariyle bir alacak veya tazminat davası değil tespit davasının bir türü olduğunu, menfi tespit davalarının karşı tarafın parasal bir edime mahkum edilmesi şeklinde bir hüküm içermediğinden arabuluculuk Kanunu md. 18/A'nın açık lafzı karşısında hüküm yorum yoluyla genişletilmesinin mümkün olmadığını, ilgili maddenin hukuki temeli dava konusunun karşı tarafı bir edime mahkum etme çabası içinde olduğunu,...
TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 21/02/2022 NUMARASI : 2022/55 ESAS- 2022/107 KARAR DAVA KONUSU : Tüketicinin Açtığı Menfi Tespit KARAR : Gaziantep 2....
İcra Müdürlüğünün 2009/14516 E. sayılı takip başlatıldığını, takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti için davacı tarafça menfi tespit davası (13.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/509 E.) açılınca, davalı banka tarafından davacı yönünden icra takibinden vazgeçildiğini belirterek, davalı tarafça davacı hakkında kötüniyetli takip başlatıldığından menfi tesbit davası için 6.685 TL Avukatlık Ücreti, 48.30 TL yargılama gideri, toplam 6.733,30 TL maddi, 1000 TL manevi tazminatın, faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında davacıya isim benzerliği nedeniyle sehven yapılan icra takibinden vazgeçtiklerini, buna bağlı olarak Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın konusuz kaldığını, davacının takibe yasal süresi içinde itiraz etmeyip menfi tespit davası açtığını, sehven yapılan işlemden menfaat elde etmek istediğini, bir zararı olmadığını, davacının icra takibindeki kredi sözleşmesi kefil “Latif Coşkun” ile aynı adı taşıdığını, menfi tespit davacı açmadan, banka ile...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Menfi Tespit Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm trafik kazasına dayalı maddi-manevi tazminat talebinden kaynaklanan menfi tespit davasına ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 09.02.2012 tarihli 2012/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 14.01.2013 (Pzt.)...