WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacılar vekili 13.07.2022 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin icra dosyası borçlusu değil, ipotekli taşınmaz maliki olduklarını, işbu sebeple davanın menfi tespit davası olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, İİK'nın 72. maddesinin huzurdaki dosyada işbu sebeple uygulanamayacağını, satışın %15 teminat karşılığı durdurulabileceğini, davanın borçlu tarafından açılan bir menfi tespit davası değil, taşınmaz maliki tarafından açılan bir ipoteğin fekki davası olduğunu, dosyada mezkur ipoteğin, kefalet olmaksızın kurulması mümkün olmayan bir işlem olduğunu, müvekkillerinin ipotekten önce davalı İlpa'ya borçlu olmadıklarını, müvekkillerinin taşınmazlarını ipotek olarak verebilmesinin öncelikli şartı kefalet olup kefalet geçerli olmaksızın ipoteğin geçerliliğinin de söz konusu olamayacağını, ipotek senedi incelendiğinde müvekkillerinin eşlerinin kefalete ilişkin TBK'ya göre yazılı muvafakatlerinin alındığının görüleceğini, davalı vekilinin sunduğu yüksek mahkeme...

Maddesinde müteselsil kefalet verilmesi geçerlilik şartlarına tabii olup, geçerlilik koşullarının mevcut olmadığı gibi vekaletnamede kefalet verme özel yetkisi olmayan vekilin imzaladığı kefalet hükmünün geçerli olmadığı hususunda duraksama bulunmamaktadır.Rehin açığı belgesi iptal edilmiş olmakla, Denizli ...İcra Dairesinin ... esas sayılı takip dosyası yönünden talep edilen menfi tespit istemi nedeniyle konusu kalmayan dava nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına,geçersiz kefalete dayalı olarak davacılar hakkında da rehin açığı belgesi talebi nedeniyle davacılar yararına yargı gideri ve vekalet ücreti takdir edilmesine ilişkin hükümde isabetsizlik görülmemiştir. Somut olayda; ipotek limiti ile sınırlı olarak başlatılan takipde ipotekli taşınmaz satılarak paraya çevrildiği , kalan alacak için işlem yapılamayacağı, ipotekli takip dosyasından dolayı menfi tesbit isteğinde hukuki yarar bulunmamaktadır....

    Dava, taraflar arasında yapılan taşınmaz satışına ilişkin adi yazılı sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle sözleşme kapsamında ödenen paranın iadesi isteğine ilişkindir. İlk derece Mahkemesince, "tapuya kayıtlı taşınmazların satışı yasa gereği ancak resmi sözleşme ile mümkündür. Resmi yapılan yazılı sözleşme ile yapılmayan tapuda kayıtlı taşınmazların satışına yönelik adi satış sözleşmeleri geçerli değildir. Sözleşemeye konu taşınmazın tapuda kayıtlı taşınmaz olmasına göre belge başlıklı alım satım sözleşmesi yapıldığı an itibari ile geçersiz bir sözleşmedir. Geçersiz sözleşmedeki cezai şart koşullarının geçerli kabul edilmesi mümkün değildir. İptale tabii bir sözleşme olması nedeni ile böyle bir sözleşmeden dolayı taraflar aldıklarını iade etmekle yükümlüdürler. Belge başlıklı sözleşmenin içeriğinden alıcının ödediği 40.000,00 TL 'nin ön ödeme bedeli olduğu, bakiye ödenecek paranın 560.000,00 TL olarak aynı sözleşmede gösterilmesinden de bellidir....

    f.Açılan davada davacının talebi, geçersiz satış vaadi sözleşmesi gereğince iadeyle yükümlü olduğu bakiye tutarın 50.000,00 TL olduğunun tespiti olmakla talebin 2004 sayılı İİK'nın 72 nci maddesinde düzenlenen menfi tespit istemine ilişkin olduğu kabul edilerek geçersiz olsa da taraflar arasında akdedilen 21.07.2011 tarihli sözleşmeye göre, davalı tarafından davacıya yapılan ödeme miktarı esas alınarak dosya kapsamı, icra takip dosyaları, icra dosyaları kapsamında davalıya ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise miktarlarının belirlenip incelenmek suretiyle ve gerekirse bilirkişi incelemesi de yapılarak bu sözleşme gereğince davacının davalıya karşı borçlu olmadığı miktarın tespit edilip bu miktar üzerinden borçlu olmadığına dair tespit hükmünün kurulması gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması hatalı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. VI....

      Davalı her ne kadar, geçersiz satış sözleşmesine konu taşınmazın bedeli için yaptığı icra takibi sonucunda, davacıya ait bir taşınmaz üzerine haciz konularak ihale ile satışı sonucunda kendisinin aldığını sonradan ihale ile aldığı bu taşınmazı iade edip, geçersiz 2006/16009-2007-3526 satışa konu kendi taşınmazını geri aldığını, geçersiz satış nedeniyle kendisine ödenen bir bedel bulunmadığını savunmuş ise de, bu savunmasını yazılı delillerle ispat edememiştir. Öyle olunca, dava konusu taşınmazında davalıca geri alındığı da çekişmesiz olduğuna göre, davacı ödediği bedeli tapunun üçüncü kişiye devredildiği 26.8.2003 tarihi itibariyle isteyebilir. Mahkemece davacının talep edeceği miktar denkleştirici adalet ilkesine göre konusunda uzman bilirkişi marifeti ile tespit edilerek bulunacak bedele hükmedilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

        DELİL DEĞERLENDİRME VE HUKUKİ GEREKÇE: Dava takibe konu senetteki isim , soyisim, imza ve borç miktarı dışındaki ibarelerin sonradan iradesine aykırı olarak doldurulduğu ve asıl borç ilişkisine dayalı sözleşmenin de geçersiz olduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır. Davacının senet altındaki imzaya yönelik itirazı bulunmamaktadır. Takibe dayanak bononun incelenmesinde yasal unsurları barındırdığı görülmüştür. 6102 sayılı TTK'nın 778/2/f ve 680. maddeleri uyarınca açığa bono düzenlenmesi mümkün olup bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yönündeki iddianın da davacı keşideci tarafından yazılı delille kanıtlanması gerekir. İllettin mücerret olan kambiyo senedinin geçersiz olduğu iddia olunan simsarlık sözleşmesi nedeniyle verildiği ve taşınmaz satışının gerçekleşmemesi nedeniyle de senedin bedelsiz kaldığına yönelik de bu iddiasını kanıtlar yazılı delil sunulmamıştır....

          Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü....

            Davacı (itirazın iptali davasının davalısı) itirazın iptali davasında itiraz ve def’ilerini savunma olarak ileri süreceğinden bu iki çek yönünden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava koşulu olup, bu yön mahkemece re’sen gözetilmeden işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Öte yandan anılan itirazın iptali davasında diğer çekler yönünden verilen ve kesinleşen hüküm menfi tespit davasında kuvvetli delil teşkil edeceğinden söz konusu itirazın iptali davasında verilecek hükmün kesinleşmesi beklenilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesinde isabet görülmemiştir....

              Geçersiz sözleşmeye göre, bir bedel ödenmişse 10/07/1940 tarih ve 1939/2 E- 1940/77 K sayılı Yargıtay İBK'na göre tarafların satışın kanıtlanması durumunda ancak verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca isteyebilirler. Öte yandan cezai şartı düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 179/1. maddesinde ise; "Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir." hükmü yer almaktadır. Cezai şart ise; asıl borca ilişkin fer'i bir hak olup, geçersiz sözleşmelerde yer alan cezai şartlar da geçersizdir. Geçersiz sözleşmelere dayanarak taraflar birbirlerinden cezai şart isteyemezler (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 01/07/2019 gün ve 2019/3015 esas, 2019/6029 karar sayılı ilamı). Somut olayda; 05.01.2021 tarihli geçersiz taşınmaz satış sözleşmesine dayanılarak geçersiz sözleşmede yer verilen cezai şart istenilmiştir....

              Geçersiz sözleşmeye göre, bir bedel ödenmişse 10/07/1940 tarih ve 1939/2 E- 1940/77 K sayılı Yargıtay İBK'na göre tarafların satışın kanıtlanması durumunda ancak verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca isteyebilirler. Öte yandan cezai şartı düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 179/1. maddesinde ise; "Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir." hükmü yer almaktadır. Cezai şart ise; asıl borca ilişkin fer'i bir hak olup, geçersiz sözleşmelerde yer alan cezai şartlar da geçersizdir. Geçersiz sözleşmelere dayanarak taraflar birbirlerinden cezai şart isteyemezler (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 01/07/2019 gün ve 2019/3015 esas, 2019/6029 karar sayılı ilamı). Somut olayda; 05.01.2021 tarihli geçersiz taşınmaz satış sözleşmesine dayanılarak geçersiz sözleşmede yer verilen cezai şart istenilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu