WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, ihtiyati hacze konu kararın 150.000 TL'lik kısmının istirdat, 300.000 TL'lik kısmının ise menfi tespit istemine ilişkin olduğu, menfi tespite ilişkin ilamın kesinleşmeden icraya konamayacağı, yargılama giderleriyle ilgili bölümün hem istirdat hem de menfi tespit davasından kaynaklanması nedeniyle 32.855.40 TL'lik miktar açısından ihtiyati haczin kaldırılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine hükmedilmiş, karar muteriz vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Menfi tespit davası sırasında borcun ödenmesi nedeniyle istirdat davasına dönüşen alacak kalemleri için karar kesinleşmeden ihtiyati haciz talep edilemez....

    Hukuk Dairesinin E: 2020/917 , K: 2020/3079 sayılı kararında "Menfi tespit davasının itirazın iptâli davasından sonra açılması halinde, itirazın iptâli davasında borçlunun borçlu bulunup bulunmadığı zorunlu olarak inceleneceğinden bu halde borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı kabul edilmekle birlikte, menfi tespit davası icra takibinden önce ya da sonra açılmış olsa dahi, icra takibine yapılan itiraz üzerine duran takibe devam edilebilmesi ve alacaklının cebri icra işlemlerini sürdürebilmesi için itirazın iptâli ya da alacak davası açması zorunludur. Derdestlik oluşturmayacağı gibi menfi tespit davası sonucunda borçlunun davasının reddine karar verilmiş olması alacağın cebri icra işlemlerine devam etmesine olanak sağlamayacağından alacaklının menfi tespit davasından sonra dahi olsa itirazın iptâli ile alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır." denilmektedir....

    İLK DERECE MAHKEMESİ'NİN KARAR ÖZETİ : İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; davacının talebinin menfi tespit davasında saklı tutulan hakları ile ilgili alacak talep ettiği, menfi tespit davası sonucunda davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu, menfi tespit davasına konu edilen icra takip dosyasının halen derdest olduğu ve dosya arasına alınan bilirkişi raporları da dikkate alınarak davalı kurumun halen davacıdan alacaklı olduğu, bu hali ile davacının davalıdan talep edebileceği bir alacağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

    Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamında; davacının imza incelemesi sonucunda icra takibine konu senetlerdeki imzanın davacının eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davacının menfi tespit davasının kabulüne, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline yönelik talebinin reddine, İİK'nun 67/2 maddesi uyarınca kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmişir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, kooperatif alacağına ilişkin menfi tespit davasıdır. İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca kötüniyet tazminatı verilebilmesi için menfi tespit davası açılmasına sebep olan takibin haksız ve kötüniyetli olması gerekir. Mahkemece, davalının kötüniyetinin ne şekilde oluştuğu tartışılmadan tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....

      Yani, genel haciz yolu ile başlatılan icra takibine yönelik olarak borçlu hem takibe itiraz ederek takibin durdurulmasına sebebiyet verebilecek, hem de genel hükümlere göre borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası açabilecektir. Genel haciz yolu ile yapılan takibe itiraz nedeniyle alacaklı menfi tespit dava dilekçesinin tebliği üzerine karşı dava olarak yada ayrı bir dava olarak itirazın iptali davası veya alacak davası açabilecektir. Öğretide ve Yargıtay uygulamalarında alacaklı olan kişi tarafından açılacak bu davaların dava şartı arabuluculuğa tabi olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takibe yönelik olarak borçlu hem takibe karşı borca ve imzaya itiraza yönelik olarak icra mahkemesinde dava açabilecek, hem de genel hükümlere göre borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası açabilecektir....

        İİK.nun 72/3 maddesi; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Şikayete konu işlemin yapıldığı icra takibine 18.07.2013 tarihinde başlanmış olup, menfi tespit davası ise, takipten sonra, 29.07.2013 tarihinde açılmıştır. Menfi tespit davasında verilen 11.02.2014 tarihli ara kararda, şikayete konu icra takip dosyasındaki asıl alacak miktarı olan 50.000 USD ile bu miktarın %15 oranında teminat mektubu sunulduğu takdirde icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için tedbir konulduğu belirtilmiş, takip borçlusu tarafından teminat mektubu dava dosyasına ibraz edilmiştir....

          Menfi tespit davaları ile davacı, borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Menfi tespit davalarında borçlu olunmadığının tespiti istendiğine ve alacak ya da tazminat ödenmesi istenemeyeceğine göre, bu tür davalardan önce arabulucuya başvurma şartı aranması, kanunun açık ifadesine aykırı olacaktır. Diğer taraftan alacaklının arabulucuğa başvurma zorunluluğu olmadan takip başlatması mümkün iken, borçlunun açtığı menfi tespit davasında arabulucuğa başvurulmasının dava şartı sayılması amaca uygun düşmeyeceği gibi, borçlunun menfi tespit davasından önce arabulucuya başvurma zorunluluğunun kabulü halinde, borçlunun İİK'nun 72. maddesinde menfi tespit davasında öngörülen tedbirden yararlanması imkanı ile ilgili gecikme ve sakıncalar da sözkonusu olabilecektir....

          Dava, İİK. 72.maddesine dayalı olarak açılmış olan menfi tespit davasıdır. Dava konusu takibin dayanağı çek 104.000,00 TL bedeli olup alacaklı davalı, çek tazminatı, komisyon ve ticari faizini de eklemek suretiyle 17.11.2011 tarihinde 49.642,00 TL üzerinden icra takibine başlamış ve takip talepnamesinde 16.11.2012 tarihinde yapılan toplam 60.000,00 TL’nin düşüldüğünü belirtmiştir. Davacı yanda çeke karşılık takip öncesi ödeme yapıldığını bildirdiğine göre, takip tarihi itibariyle davalının alacak miktarı tespit edilip yapılan ödemeler dikkate alınarak talepnamede ve fazla bir istemin bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra fazla istem var ise bu yönde menfi tespit hükmü gerekir. Şayet takipten sonra da ödemeler var ise bu durumda dava tarihi itibariyle alacak borç miktarı belirlenerek, yine menfi tespit hükmü kurulması gerekir, açıklanan bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

            Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

              Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

              UYAP Entegrasyonu