ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/483 Esas KARAR NO: 2023/157 DAVA : Menfi Tespit (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) DAVA TARİHİ: 21/06/2022 KARAR TARİHİ: 16/02/2023 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait----- davalı ---- tarafından ------ taşındığını, taşıma sırasında kalıbın hasar gördüğünü, işin ivedi olması nedeniyle müvekkilinin tarafından tamiratı yaptırıldığını, bunun için ---- fatura kesildiğini, taşıma nedeniyle davalı ----- tarihinde müvekkiline 50.000-TL fatura düzenlendiğini ileri sürerek, söz konusu faturadan dolayı müvekkilinin davalılara hiçbir borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
GEREKÇE: Davada, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisi kapsamında üstlenilen işten kaynaklanan hakedişleri tahsil eden pilot ortak olan davacı şirket aleyhine davalı şirket tarafından başlatılan icra takibi kapsamında davacı şirketin borçlu olmadığının tespiti talep edilmektedir. Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 26/12/2019 tarih, 2014/774 E. 2019/1169 K. sayılı kararı taraf vekillerinin istinaf talebi üzerine Dairemizin 20/04/2022 tarih, 2020/1129 E. 2022/504 K. sayılı kararıyla; "HMK'nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Menfi tespit davası sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulması gerekir. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....
GEREKÇE: Davada, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisi kapsamında üstlenilen işten kaynaklanan hakedişleri tahsil eden pilot ortak olan davacı şirket aleyhine davalı şirket tarafından başlatılan icra takibi kapsamında davacı şirketin borçlu olmadığının tespiti talep edilmektedir. Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 26/12/2019 tarih, 2014/774 E. 2019/1169 K. sayılı kararı taraf vekillerinin istinaf talebi üzerine Dairemizin 20/04/2022 tarih, 2020/1129 E. 2022/504 K. sayılı kararıyla; "HMK'nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Menfi tespit davası sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulması gerekir. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....
Dosya kapsamında; davacı taraf medikal malzeme alım-satım işi için ortaklık kurduklarını, ortaklık kapsamında davalıdan 7.000,00 TL nakit para aldığını, teminat olarak davalı tarafa aynı miktarda bono verildiğini, satılan malzemelere ilişkin kurumların geç ödeme yapması nedeniyle ortaklıktan vazgeçtiklerini, davalı tarafından bononun takibe konulduğunu, ancak bir kısım ödemelerin davacının eşinin hesabından davalının babasının hesabına yapıldığını ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. HMK'nın 190.maddesi gereği; ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir....
Ancak bu durumda açılan davada davalı olarak gösterilen diğer adi ortak dava konusu alacakta esasa ilişkin davalı veya borçlu sıfatını taşımamakta olup sadece taraf teşkilinin sağlanmasına yönelik taraf olarak bulunacaktır. İşbu davada ... - ... Adi Ortaklığı, ortaklarından ... ... A.Ş. tarafından alt yüklenicilik sözleşmesi kapsamındaki alacağa ilişkin başlatılan icra takibinde adi ortaklığın diğer ortağı olan davalının icra takibine muvafakat vermemesi sebebiyle, adi ortaklığın taraf sıfatını teminen borçlu olarak yer almıştır. Bu şekliyle takibe konu alt yüklenicilik sözleşmesine yönelik alacak iddiasında borçlu sıfatı ile yer almadığı, bu takipten dolayı adi ortaklığın ortağının davalı takip alacaklısına borçlu olamayacağı, borcunun bulunmadığı anlaşılmakla davacının menfi tespit davasının kabulü ile davanın dayanağı takip dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir....
Dosyanın tetkikinde, davalı-karşı davacının 54,40 TL istinaf karar harcını ikmal ettiği tespit edilmiştir. Davalının istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; Asıl ve karşı dava; adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile adi ortaklıktan kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davalı-karşı tarafın cevap dilekçesinde, davacıların adi ortaklıktan önce üzerilerine hiçbir mal varlığı olmadığı, tüm mal varlıklarını adi ortaklık sonrası elde ettiklerini beyanla davacı-karşı davalının tüm mal varlığının araştırılmasını ve müvekkilinin payına düşen miktarın ödenmesini, adi ortaklığın aktif ve pasiflerinin belirlenmesini talep etmiş olmakla, adi ortaklığa ait mal varlığının,buna göre tarafların hak ve alacakları ile borçlarının tespiti ve sağlıklı yargılama yapılması açısından davacının-karşı davalının adi ortaklığa ait olduğu ileri sürülen malvarlığı üzerine de tedbir tesis edilmesi gerekir....
Huzurdaki davada davacı, taraflar arasında bir adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, ------ isimli işyerini açabilmek adına kişi başı 45.000 TL sermaye vermeyi kabul ettiklerini, herkesin eşit miktarda ortak olmasının kararlaştırıldığını, kendisinin payına düşen sermaye ödemesini yaptığını ancak ortaklıktan gelir elde edemediğini bunun üzerine ortaklıktan ayrılma noktasında anlaşıldığını ancak sözleşme ile ödenmesi taahhüt edilen 45.000 TLnin ödenmemesi üzerine davalılar hakkında takip başlatıldığını, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 2. maddesinde; "Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalar ile, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir." hükmüne yer verilmiştir. Adi ortaklık Türk Borçlar Kanunu'nun 620 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki uyuşmazlık, adi ortaklığın feshi ve adi ortaklıktan kaynaklanan cezai şart tazminatı istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 7. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 04/12/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu nedenle adi ortaklığın sona ermesi ve tasfiyesine dair 6098 Sayılı TBK'nun 639., 642, 643 ve 644. maddelerinin dikkate alınması gerekir. Şu durumda, mahkemece yönetici ortak olduğu anlaşılan davalıdan hesap istenmeli, tarafların tasfiye konusunda anlaşıp anlaşamadıkları tespit edilmeli, tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre karar verilmelidir. Taraflar anlaşamadıkları takdirde, mahkemece öncelikle ortaklığa ait malların tespitinin yapılması gerekir....
Dosya kapsamına göre taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu sabit olup asıl ve birleşen davalardaki istemler adi ortaklık katılım ve kar paylarına ilişkin olup fesih ve tasfiyeyi de kapsar. Davanın bu şekilde hukuki nitelendirmesinin yapılmasının gerekliliği karşısında mahkemece adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmelidir. Dava konusu uyuşmazlık 818 Sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olduğu dönemde meydana gelmiş ise dosya temyiz aşamasında iken 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK'nun yürürlüğüne dair kanunun 1. maddesi son cümlesi uyarınca “...sona erme ve tasfiye” konusunda 6098 Sayılı TBK hükümlerinin uygulanması gerekecektir. Bu nedenle adi ortaklığın sona ermesi ve tasfiyesine dair 6098 Sayılı TBK'nun 639, 642, 643 ve 644. maddelerinin dikkate alınması gerekir....