Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu çerçevede taraflar arasında evvelinde Afyonkarahisar-Konya karayolu 3/1 nolu yerde bulunan büfe ve lokanta iş yerinin işletilmesi hususunda 15/05/2008 tarihinde başlayan adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu, 08/01/2009 tarihli sözleşmeyle de mülk sahibi 1/2 pay sahibi ortak T1 adi ortaklıktaki payını diğer ortağına devrederek adi ortaklıktan ayrıldığı,işyerinin demirbaşlarıyla T3 tarafından 01/07/2012 tarihine kadar işletileceği ve bu tarihte de işyerinin mülk sahibi T1 tüm demirbaşlarıyla birlikte geri devredileceğinin kararlaştırıldığı, Taraflar arasındaki 08/09/2009 tarihli sözleşmenin taraflar arasında esasen 15/05/2008 tarihinde başlayan adi ortaklık ilişkisinin tasfiyesine yönelik bir sözleşme olduğu, bu çerçevede TBK'nın 639 ve devamı maddeleri uyarınca adi ortaklığın taraflar arasında tasfiye edilmeye çalışıldığı, davalının adi ortaklığın tasfiyesine yönelik davacıyla aralarında imzalamış oldukları 08/01/2009 tarihli sözleşmede kararlaştırılan 01/07/2012 tarihinde işyerini demirbaşlarıyla...

Birlikte çaba yükümlülüğü bir yan edim yükümü olmayıp, asli edim yükümü durumundadır ve adi ortaklığın sürekli borç ilişkisi karakterine uygun olarak, süreklilik arz etmelidir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; taraflar arasında kum ocağı işletilmesine yönelik adi ortaklık kurulduğu, söz konusu ortaklıkta, taraflar haricinde ... ve ismi belirtilmeyen bir ortağın da dahil bulunduğu, dava dilekçesindeki istem doğrultusunda, kar payına ilişkin inceleme yapılarak, bilirkişi raporuyla tespit edilen gelirin dörde bölünmesi suretiyle sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen TBK'nın 639. maddesinin birinci bendinde; "Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkansız duruma gelmesiyle," 4. bendinde ise; "Bütün ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle," ortaklığın sona ereceği belirtilmiştir....

    den uyuşmazlığa konu işe ilişkin ataşmanlar, metrajlar, hakkedişler ile diğer belgelerin celp edildiği ve tarafların sundukları deliller de incelenerek bilirkişi raporu alındığı, alınan raporda adi ortaklığın defterlerinin doğru ve gerçeği yansıtmadığının tespit edildiği, davacının ticari defter ve belgelerinin sahibi lehinde delil teşkil ettiği, davacının defterlerinde adi ortaklıktan takip tarihi itibariyle 112.385,55-TL alacaklı olduğu, adi ortaklık defterlerinde adi ortaklığın 51.685,69-TL davacıdan alacaklı olduğunun görüldüğü, aradaki farkın davacının düzenlediği fatura tutarı olan 164.071,24-TL'den kaynaklandığı (164.071,24-51.685,69=112.385,55), bu E-Arşiv faturanın adi ortaklığa tebliğ edildiği, tebliğ alınan faturaya yasal süre olan 8 gün içinde itiraz edilmediği, adi ortaklık tarafından 18.11.2021 tarih ... nolu 164.071,24 TL tutarlı iade yansıtma faturası düzenlendiği, iade yansıtma faturasına davacı şirket tarafından ...Noterliği 23.11.2021 tarih ... yevmiye nolu ihtarnamesi...

      (Boşanma, evlenmenin feshi, adi ortaklığın feshi, velayetin nez'i vs.). Ne var ki davacı, adi ortaklığın feshini istememektedir. Bu durumda tasfiyeye de karar verilemez. Her ne kadar davalılar davacının adi ortaklıktan çıkartıldığını bildirmekte ise de bunun Borçlar Kanunu anlamında geçerli olmadığı açıktır. Davacı talebi (uçak üzerindeki hissenin tescili) yasal olarak mümkün değildir. Bu durumda tespite yönelik olarak mahkeme hükmüne muhtaç bulunmadığı için dava açmakta hukuki yararının varlığından da söz edilemez. O halde mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken davayı "tesbit davası" olarak nitelendirerek kabule karar verilmesi doğru görülmemiştir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki birleştirilen menfi tespit ve kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davalarının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davada menfi tespit ile ilgili hükmün kesinleşmesi nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

          DAVA : Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 06/08/2018 KARAR TARİHİ : 23/02/2023 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının ... İnş. ... Ltd.Şti ile 2010 yılında adi ortaklık sözleşmesi yapması için dava dışı eniştesi ...'ya vekaletname verdiğini, bu vekaletnameyle adi ortaklık sözleşmesinin imzalanmış olduğunu, adi ortaklığın yaptığı işlerde herhangi bir bilgi sahibi olmayıp sadece davacının inşaat mühendisi diploması kullanılarak adi ortaklığın ihale/iş almasının sağlandığını, adi ortaklığın kurulmasından sonra ... ... şubesinde adi ortaklık adına hesap açıldığını ve tacir çekleri alındığını, davacının adi ortaklığın ortağı ... İnş. ... Ltd.şti yetkilisi ...'a güven ilişkisine dayanarak bankadan alınan 2 koçan toplamda 20 yaprak çekin tamamının imza atarak teslim ettiğini, akabinde davacının ......

            Bölge adliye mahkemesince; taraflar arasındaki 31/08/2015 tarihli sözleşmenin bazı hükümlerini tadil eden 22/01/2016 tarihli protokolün 4. maddesinde teminat olarak davacının, davalıya 01/04/2017 tarihli 260.000,00 TL senet vereceğine dair hükmün bulunduğu, aynı sözleşmede teminatın adi ortaklık anlaşmasına istinaden verildiğinin açık olduğu, tarafların ortaklık fesih beyanlarının bulunduğu da görülmekle, bunun adi ortaklık fesih edilse bile, fesih sonrası tasfiye işlemlerinden sonra değerlendirilmesi gerektiği, adi ortaklıkta teminat amaçlı olarak davacının aldığı paraya karşılık ortaklığa ilişkin davalıya verdiği bononun teminat fonksiyonunun halen devam ettiği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, taraflar arasında düzenlenen ortaklık sözleşmesi kapsamında verilen bonodan dolayı menfi tespit istemine ilişkindir....

              Mahkemece tanık beyanlarına itibar edilerek taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı tarafından hakkında yapılan icra takibine esas davalı ile aralarında herhangi bir akdi ilişki bulunmadığını ve davalıya borcunun olmadığını belirterek menfi tespit talebinde bulunmuş, davalı ise mahkemece dinlenen tanık beyanlarına atıf yaparak kahvehane işletmek üzere aralarında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu ve bu ortaklığın tasfiyesine dayalı olarak davacıdan alacaklı olduğunu savunmuştur. Dava, davacı aleyhine başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, kural olarak menfi tespit davalarında, ispat yükü 2012/3008-7154 alacaklıya aittir. Bu durumda MK.nun 6. maddesi uyarınca, alacaklı bulunduğunu Davalı ispat etmek durumundadır. Öte yandan Davalı herhangi bir belgeye de dayanmamaktadır....

                Oysa davacı 8.12.2004 tarihli duruşmada adi ortaklığa konu edilip tasfiye hesabında gösterilen ... vitrinli buzdolabı ile sanayi tüpünün adi ortaklığın aktifine dahil olmadığı kabul etmiştir. Bu durumda söz konusu bu iki kalem mal adi ortaklığın tasfiye hesabında gözetilmemelidir. Açıklanan nedenlerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 9.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Taraflar arasındaki adi ortaklığın, davalının adi ortaklıktan ayrılmış olduğu 17.06.2004 tarihinde sona ermiş olduğu, mahkemenin de kabulündedir. Dava ve ıslah tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı BK'nun 126. maddesinin 4. fıkrası (6098 sayılı TBK'nun 147. maddesinin 4. fıkrası) uyarınca, adi ortaklıktan doğan davalar beş yıllık zamanaşımına tabidir. Zamanaşımının başlangıcı ise, yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre adi ortaklığın sona ermesi ile başlar. Zira, sona erme sebeplerinin gerçekleşmesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girmekte olup, buna bağlı olarak ortakların tasfiye alacağını isteme hakkı da muaccel olmuş olur. Diğer taraftan, kısmi dava açılmış olması halinde, zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için kesildiğinden, ıslahla artırılan miktar için de zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu