Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava; adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Temyize konu uyuşmazlık; davaya konu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, TBK.nun 147/4 maddesi gereğince, bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasında açılmış bulunan davalar hakkında beş yıllık zamanaşımı uygulanır. (BK. m. 126/4) TBK. nun. 147/4 (BK. nun 126/4) maddesi uyarınca, adi ortaklıktan doğan davalar beş yıllık zamanaşımına tabidir. Zamanaşımının başlangıcı ise, yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre adi ortaklığın sona ermesi ile başlar. Zira, sona erme sebeplerinin gerçekleşmesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girmekte olup, buna bağlı olarak ortakların tasfiye alacağını isteme hakkı da muaccel olmuş olur(TBK. Md 149, BK. md. 128)....

    Dosya içeriğine göre, taraflar arasında tesis olunan ortaklığın fiilen hayata geçmediği, davacının sermaye payının fesih bildirimi üzerine iade edildiği, kar payı talep edilmediği, davalıların ortaklıktan kaynaklanan rekabet yasağını ihlal ettikleri ve davacının bu nedenle zarara uğradığına dair delil sunulmadığı tespit edilmekle davacı talebinin reddi gerekir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir....

      Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen adi ortaklıktan kaynaklı alacak davasında verilen hüküm hakkında Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda verilen 22/04/2019 tarihli ve 2019/403 E. 2019/521 K. sayılı hüküm onanması hakkında Dairece verilen 22/12/2020 tarihli ve 2019/5377 E. 2020/8053 K. sayılı ilama karşı, davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmesi üzerine, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Düzeltilmesi istenilen daire kararı, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine ait hükmün temyiz incelemesi sonucunda verilmiştir. 6100 sayılı HMK'da, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinden verilen kararların onanmasına veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır....

        Mahkemenin nitelendirmesi ve temyiz kapsamına göre, uyuşmazlık; taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapu kütüğüne şerhi istemine ilişkin olup, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin TOKİ ile ihbar olunan şirket arasındaki adi ortaklıktan taşınmaz satımını konu alan sözleşmeden kaynaklı olmasına, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunmamasına ve yüklenicinin şahsi hakkını temlik etmemiş olmasına göre; hükmün temyiz incelemesi Yüksek 7. Hukuk Dairesinin görevi kapsamındadır. Bu durumda, 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda değişiklik yapılması hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, Hukuk İş Bölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 19.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen (adi ortaklıktan kaynaklı) alacak davasının kısmen kabulüne, kar payına ilişkin davanın görev yönünden reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, 4,90 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, dosyanın ilk...

            Davanın uyuşmazlık taraflar arasında akdedilen adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklı sermaye olarak verildiği iddia olunan bonolar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile adi ortaklık sözleşmesinin iptali ve hükümsüzlüğü istemine ilişkin olduğu görülmektedir. Davacının talebi bir bütün olarak gözetildiğinde adi ortaklığın fesih-tasfiyesi ve menfi tespit iddialarının birlikte değerlendirilmesi gerekeceğinden, sermaye olarak verilen bonolar sebebiyle borçlu olunup olunmadığının tespitinin adi ortaklığa ilişkin hükümler çerçevesinde yapılması uygun olacağından, adi ortaklık sözleşmelerinin ise Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenmediği ve sözleşme taraflarının tacir olmadığı gözetildiğinde adi ortaklığa ilişkin ihtilafların çözüm yerinin genel mahkemeler olduğu işbu davanın görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi'nde çözümlenmesi gerekeceğinden görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

              Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama, toplanan deliler ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davanın konusu evin değerinin dava tarihi itibariyle 130.000,00 TL olarak tespit edildiği, davacının sermaye olarak ortaya koyduğu 218.378,16 TL'den teminat olarak verilen taşınmazın dava tarihi itibariyle olan değerinin mahsubu sonucu bakiye kalan 88.378,16 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen dava yönünden ise taraflar arasında sözleşme yapılması ancak adi ortaklığın kurulamaması, birleşen dosya davacısının zarara uğradığına ilişkin herhangi bir somut delil sunmaması, birleşen dosya davacısına ait çeklerin yazılması ile adi ortaklığın kurulmaması ve sözleşmenin feshi arasında nedensellik bağının bulunmaması davalının adi ortaklığın kurulmamasıyla zarar ettiği olaylar arasında nedensellik bağına ilişkin herhangi bir somut delil sunulmadığından zararını ispatlanamaması nedeni ile sözleşmenin haksız feshinden kaynaklı olduğunu iddia ettiği tazminat taleplerinin reddine...

                Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir ----------- Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir ------ yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder --------------. Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır....

                  HUKUK DAİRESİ TEMEL GÖREV BÖLÜMÜ: Madde 16: "Kararı veren mahkemenin ve tarafların sıfatına bakılmaksızın adi ortaklıktan kaynaklanan davalar nedeniyle verilen hüküm ve kararlar" Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar ile iş bölümüne ilişkin HSK kararı hükümleri nazara alındığında; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin adi ortaklıktan kaynaklanmadığı, hukuki ilişkinin sonuca katılmalı ödünç sözleşmesi olduğu, bu nedenle 5. Hukuk Dairesince verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığı, istinaf inceleme görevinin 5. Hukuk Dairesine ait olduğu, bu nedenle dairemizin görevsizliğine, iş bölümüne uygun olmayan 5. HD'nin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere ilgili daireye gönderilmesine karar verilmek üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'na gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

                  Asıl Dava adi ortaklığın feshi sebebiyle ortaklık payı talebine ilişkindir .Birleşen dava da iddia edilen adi ortaklığın diğer ortağı ... karşı aynı taleple açılmıştır. Bilindiği üzere adi ortaklığa karşı açılacak davalarda adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından tüm ortaklara karşı açılması gereklidir. Ortakların birbirine karşı açacakları davalar da dava diğer ortaklara yöneltilmesi gereklidir. Davada her şeyden önce taraflar arasında adi ortaklığın olup olmadığı yönünde değerlendirme yapmak gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu