Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak ödeme emrine itiraz süresi içinde açılacak menfi tespit davası ile ilamsız icra takibinin itirazla durdurulmasından sonra açılacak menfi tespit davasında hukuki yararın mevcut olup olmadığını tespit etmek ise zordur. 1-Ödeme Emrine İtiraz Süresi İçinde Açılan Menfi Tespit Davasında Hukuki Yarar Alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapması halinde borçlunun şikayet ve itirazı kural olarak takibi durdurmadığı. için borçlunun itiraz süresi içinde menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Alacaklının genel haciz yoluyla ilamsız takip yapması halinde ödeme emrini alan borçlu ödeme emrine itiraz süresi içinde ödeme emrine itiraz edebilir veya menfi tespit davası açabilir veyahutta her iki yola birlikte başvurabilir....

    Davanın yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun, "ödeme emri" başlığını taşıyan 55'inci maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, "ödeme emrine itiraz" başlıklı 58'inci maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Anlaşılacağı üzere, "menfi tespit" niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının hak düşürücü nitelikte olan yedi günlük süre içerisinde açılması zorunludur. Dosya kapsamına göre, davacıya gönderilen ödeme emirlerinin davacıya tebliği tarihi araştırılmamış olup, davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı belirlenmemiştir....

      Asliye Ticaret Mahkemesi'ndeki menfi tespit davasında kararın Ahmet Arslan yönünden kesinleştiğini, bu nedenle ciro silsilesinin koptuğunu, İİK mad 168/a-1'in uygulanması gerektiğini, TTK 659.maddesinin uygulanması gerektiğini ve takibin iptali talep edilmiş ise de, İstinaf aşamasında adli yardım talebinde bulunan Ahmet Arslan'ın 300.000....

      -TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu vekili tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır. Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre: menfi tespit davası, itirazın iptali davasına ilişkin ikame edilen Antalya ... Asliye Ticaret Mahkemesi .../... E esas ve Antalya ... Asliye Ticaret Mahkemesi ..../... esas sayılı dosyalarından sonra açılmış olup dava konusunun aynı olması sebebiyle davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, dava açmakta hukuki yarar bulunmasının dava şartları arasında sayıldığı, menfi tespit davasının itirazın iptali davalarından sonra açılmış olduğundan davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından HMK.'nun 114/h ve 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Davacı-alacaklı 22.06.2006 tarihli takibinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte öngörülen ödeme emri gönderilmesini talep etmiş, borçlunun icra mahkemesine şikayeti üzerine takip dayanağı belgede tanzim tarihi bulunmadığı, bu nedenle kambiyo senedi niteliğinde olmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.Davacı-alacaklı vekili 07.07.2006 tarihinde “örnek : 10” ödeme emrinin iptal edildiğini belirterek "örnek:"7 ödeme emri tebliğini talep etmiş, davalı-borçluya aynı takip dosyasında ilamsız takiplerde ödeme emri tebliğ edilmiş, borçlunun itirazı üzerine takip durmuştur. İİK’nın 43. maddesine göre; alacaklı başlatmış olduğu takip yolunu bir defaya mahsus olmak üzere değiştirebilir. Ancak, takip yolunun değiştirilmesi haciz yolundan iflas yoluna, iflas yolundan haciz yoluna şeklinde gerçekleştirilmesi suretiyle olur....

          Birleşen dava da ise; müvekkili davacının işlettiği bilgisayar satışına ilişkin işyerinin 150.000 TL karşılığında devri için davalı ile sözlü olarak anlaştıklarını, bunun karşılığında ise, dava konusu 3000 TL lık çekin kapora olarak müvekkilline verildiğini, davalının devir esnasında bu yeri 150.000 TL değil 100,000 TL ye devralabileceğini, aksi halde devralamayacağını söyleyerek davalının devir işleminden vazgeçtiğini ve böylece devir sözleşmesinin davalının kusurlu hareketi sonucunda gerçekleşmediği, bundan dolayı da zarara uğradığını, bu nedenle de davaya konu çekle ilgili davalı hakkında icra takibi yapıldığını, davalının haciz esnasında ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligatın kendisine yapılmadığı, tebligat parçasındaki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle takibin iptali için İTM'ye dava açtığını, İTM'ce ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligattaki imzanın davalıya ait olmadığının tesbit edilerek yaptığı itirazın süresinde olduğuna karar verildiğini, bu karardan...

            temlik aldığı bankadan gelen bilgiler ve UYAP sisteminde bulunan icra dosyasından taranan belgelere göre işlem yaptığını, davacı vekilinin müvekkilinin takipte taraf olarak gösterilmemesine karşılık kendisine ödeme emri gönderildiği iddiasının icra takip işlemi olup, öncelikle icra hukuk mahkemesinde şikayet davası açması gerektiğini, davacının genel mahkemede menfi tespit talebinde bulunmasında hukuki yarar bulunmadığını, icra mahkemesine yapılacak şikayet yoluyla giderilebilecek bir hususun menfi tespit davasında dayanak olarak gösterilmesinin doğru olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

              Davacı, limited şirket ortağı olup borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir, mahkemece davacının Kırgızistan'da ikamet ettiği bu hali ile kurumca çıkartılan ödeme emirlerinin usulsüz tebliğ edildiği, 29.9.2008 tarihinde şirkete ortak olduğu 09.12.2009 tarihinde hissesini devrederek ayrıldığı ortaklık döneminde şirkette her hangi bir yöneticiliği, temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerinin iptali ve bu ödeme emirleri için kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir....

                Kural olarak alacaklıya karşı herhangi bir nedenle borçlu olmadığı bildirilerek menfi tespit davası açılabilir. Ödeme emrine itiraz etmemiş (böylece zamanaşımını ileri sürmemiş) olan borçlu, takip konusu alacağın zamanaşımına uğramış olduğunu bildirerek menfi tespit davası açamaz (Prof. Dr. Baki Kuru, Menfi Tesbit Davası ve İstirdat Davası, Ankara, 2003, Sh 40). Ödeme emrine süresi içerisinde hiçbir itirazda bulunmayarak ödeme emrinin kesinleşmesine sebebiyet veren borçlu, takip konusu alacağın, alacaklının takip talebinden önceki bir tarihte zamanaşımına uğradığından söz ederek menfi tespit davası açamaz. Takip konusu alacağın takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımına uğramış olması halinde ise borçlu, İİK'nın 71, 33-a ve 33. maddeleri uyarınca zamanaşımını ileri sürebilir (Prof. Dr. Timuçin Muşul, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2014 Sh 149). Somut olayda; Kocaeli 1....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA TÜRÜ : ÖDEME EMRİNİN İPTALİ Y A R G I T A Y K A R A R I Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 09.02.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı kararı, 21.02.2018 tarihli ve 30339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir . Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6723 sayılı Kanun 23.07.2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun anılan kararına göre, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanun uyarınca yapılan takiplerden (Sosyal Güvenlik Kurumunun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsiline ilişkin olarak) kaynaklanan tüm davalar (ödeme emrine itiraz, menfi tespit, haczin kaldırılması, haczedilemezlik) hakkında verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesi, Yargıtay 10....

                    UYAP Entegrasyonu