Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının adına tescilli 2010/33767 sayılı " MLOX" ibareli markayı tescilli olduğu sınıflarda ciddi bir şekilde kullanmadığını ileri sürerek 2010/33767 sayılı markanın kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu markanın davanın açılmasından önce 22.05.2020 tarihinde yenilenmeyerek müddet durumuna düştüğünü, davacının geçersiz bir markanın iptali için dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. III....

    Markanın Kullanılmamasına Dayalı İptali Yönünden Değerlendirme: Markanın kullanılmamasına dayalı iptali SMK’nın 26/1 (a) maddesi, 9’uncu maddenin 1’inci fıkrasında belirtilen hallerin mevcut olması durumunda talep üzerine markanın iptaline karar verileceğini hükme bağlamıştır. SMK’nın 9’uncu maddesi ”markanın kullanılması” ile ilgilidir. SMK kapsamında markanın kullanılmasının tanımı yapılmamıştır. Ancak kullanmanın kapsamı hakkında açıklama yapılmış ve markayı kullanma sayılan haller üzerinde durulmuştur. SMK’nın 9/1’inci maddesinde “ Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir .” düzenlemesine yer verilmiştir. İlgili yasal düzenlemelerde “markanın kullanılması” kavramının tanımı yapılmadığı gibi, “ciddi biçimde kullanılması” kavramının da tanımı yapılmamıştır....

      Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına kayıtlı 2014/32687 tescil numaralı markanın gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, ancak davalının müekkilininden izin almaksızın bu markayı kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkilinin HAMDARD markasının Hindistan ve Pakistan'da tanınmış bir marka olduğunu ayrıca Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede de tescilli ve/veya tescil başvurusuna konu olduğunu, davalının kötü niyetli olarak söz konusu marka başvurusunu yaptığnı, ayrıca davalının 2015/48728 ve 2019/15747 sayılı marka tescil başvurularının müvekkilinin itirazı üzerine kötü niyetle yapıldığı gerekçesiyle reddedildiğini, ayrıca dava konusu bu markanın kullanılmaması sebebiyle de iptali gerektiğini belirterek markanın hükümsüzlüğüne ve iptaline ayrıca üçüncü kişilere devrinin önlenmesi ve bu markadan kaynaklı hakların kullanımının durdurulması...

      GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü ve kullanmama sebebiyle iptali talebine ilişkindir Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbir talebinin reddedilen kısmına yöneliktir. Davacı taraf hem dava konusu markanın devrinin önlenmesi hem de markadan kaynaklı hakların kullanımının durdurulması bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş, mahkemece markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmiş, sair tedbir talebinin ise reddedildiği görülmüştür. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir. HMK'nun 389 ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmesi gerekir. Somut olay bakımından dosya içeriği ve sunulan deliller değerlendirildiğinde uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, henüz bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği kanaatine varılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu markanın müvekkili adına tescilli olup, kullanımına ilişkin tüm hakların müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin uluslararası tekstil piyasasında önemli bir yere sahip bir firma olduğunu, müvekkilinin dava konusu "..." markasının tasarımı ve tescili ile reklam ve ürünlerin kullanımı amaçlı olarak ciddi bir yatırım yaptığını, söz konusu markanın müvekkili tarafından halen kullanılmakta olduğunu, SMK’da aranan iptal şartlarının gerçekleşmediğini, dava konusu markanın ticaretinin 2015 yılından 2019 yılına kadar aktif olarak yapıldığını, satış miktarlarının objektif olarak yüksek düzeyde olması gerektiğine ilişkin iddianın mesnetsiz olduğunu, her marka sahibinin üretim payının, pazar payının, kapasitesinin kendisine has olduğunu, birinin diğerinden nicelik açısından daha fazla ürün pazarlamasının, pazar ve satış payına sahip olmasının markanın iptali ve sicilden terkini için yeterli olmayacağını, faturalarda marka bulunmasının zorunlu olmadığını...

          Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak ... bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez....

            İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO : 2019/39 KARAR NO : 2020/179 DAVA : Marka İptali DAVA TARİHİ : 12/02/2019 KARAR TARİHİ : 10/03/2020 Mahkememizde görülmekte bulunan Marka İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına tescilli ... markasının tescilli olduğu 16.sınıfta 13 yıldır kullanılmadığını ve müvekkili şirketin tanınmış markasının aynı isimde tescil ettiren davalı tarafından marka sicili kullanılmayan markalar çöplüğüne dönüştürüldüğünü, SMK m.9 gereğince beş yıl boyunca kullanılmayan markanın iptal edilmesi gerektiğini, davalının markasını yenilemediğini, yenilese dahi bunun markanın kullanılması anlamına gelmeyeceğini, Yargıtay kararları ile bu durumun sabit olduğunu, kullanılmayan markaların iptal edilmemesi durumunda hukuki ihtilafların artacağını ve sistemin çalışamaz duruma geleceğini, marka sahiplerinin kullanmadıkları markalara dayanarak üçüncü kişilere karşı haksız...

              iptali koşullarının mevcut olmasına ve mahkeme kararının davaya konu markanın iptali ile sicilden terkini şeklinde anlaşılacağının tabii bulunmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                DAVA : Marka (Markanın Kullanılmama Nedeniyle İptali) DAVA TARİHİ : 22/09/2020 KARAR TARİHİ : 03/02/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/02/2023 Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Markanın Kullanılmama Nedeniyle İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı...vekili 22/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin teknoloji şirketi olup, “...” markasını ... ve Marka Kurumu nezdinde tescil ettirmek üzere ... aracılığıyla marka tescil başvurusu yapmış olduğunu, davacı...müvekkili şirketin “...” marka başvurusu ... ve Marka Kurumu nezdinde 15.10.2019 tarih ve ... sayı ile kayıtlı olduğunu, davacı...müvekkili şirketin markası, ... ve Marka Kurumu nezdinde 9....

                  ile markanın iptali koşullarının oluştuğu, taraf markalarının benzer olduğu, ortalama tüketiciler nezdinde 05....

                    UYAP Entegrasyonu