Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

in 2009 yılında kurulan davalı Derneğin kurucu başkanı olduğu, 2015 yılına kadar da dernek başkanlığı görevini yürüttüğü, bu sürede markanın hem davacı hem de davalı tarafından birlikte kullanıldığı, davalı kullanımının davacı Şirketin rızası ile gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Buna göre, davacı marka sahibinin bilgisi ve izni dahilinde davalı tarafından söz konusu markanın kullanılması, davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacaktır. Ancak, marka sahibi olan davacının markasının kullanılmasına rızasının kalktığı tarihten itibaren söz konusu markanın davalı tarafından kullanılmasının yasal bir dayanağı yoktur. Eş söyleyişle, davalının, marka sahibinin izni dahilinde markayı kullanması tecavüz oluşturmasa da bu iznin kalktığı tarihten itibaren gerçekleşen davalı kullanımı, markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturacaktır....

    DELİLLER: Dosyada bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelenmesinde; ... numaralı "..." ibareli markanın 01.02.2002 tarihinde 35.sınıfta, ...8 numaralı "..." ibareli markanın 07.06.2004 tarihinde 5 ve 41.sınıflarda, ... numaralı "..." ibareli markanın 01.06.2006 tarihinde 5 ve 41.sınıflarda, ... numaralı "..." ibareli markanın 09.05.2006 tarihinde 5, 16 ve 41.sınıflarda, ... numaralı "..." ibareli markanın 19.02.2008 tarihinde 35.sınıfta, ... numaralı "..." ibareli markanın 14.04.2009 tarihinde 16, 38 ve 41.sınıflarda, ... numaralı "..." ibareli markanın 27.08.2012 tarihinde 35.sınıfta, ... numaralı "..." ibareli markanın 17.05.2016 tarihinde 35.sınıfta, ... numaralı "..." ibareli markanın 13.12.2017 tarihinde 35 ve 36.sınıflarda, ... numaralı "..." ibareli markanın 18.04.2017 tarihinde 35.sınıfta davacı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır....

      in 2009 yılında kurulan davalı Derneğin kurucu başkanı olduğu, 2015 yılına kadar da dernek başkanlığı görevini yürüttüğü, bu sürede markanın hem davacı hem de davalı tarafından birlikte kullanıldığı, davalı kullanımının davacı Şirketin rızası ile gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Buna göre, davacı marka sahibinin bilgisi ve izni dahilinde davalı tarafından söz konusu markanın kullanılması, davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacaktır. Ancak, marka sahibi olan davacının markasının kullanılmasına rızasının kalktığı tarihten itibaren söz konusu markanın davalı tarafından kullanılmasının yasal bir dayanağı yoktur. Eş söyleyişle, davalının, marka sahibinin izni dahilinde markayı kullanması tecavüz oluşturmasa da bu iznin kalktığı tarihten itibaren gerçekleşen davalı kullanımı, markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturacaktır....

        Sınıfta tescilli olup dava konusu markanın kapsamında yer alan hizmetlerin de 43....

          Davalı vekili, “bareli markanın 20. sınıfta müvekkili şirketin müdürü olan Bayram Yılmaz adına tescilli bulunduğunu, müvekkili şirketin marka kullanımının haklı ve hukuka uygun bir kullanım olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

            İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO : 2019/58 Esas KARAR NO : 2021/199 DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Marka hakkının ihlali ve Haksız Rekabetin Önlenmesi DAVA TARİHİ : 22/02/2019 KARAR TARİHİ : 28/04/2021 Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Hükümsüzlüğü, Marka hakkının ihlali ve Haksız Rekabetin Önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA: Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ...’nin 1902 yılında ABD’ de kurulduğunu; ... markasının müvekkilin unvanının baş harflerinden oluştuğunu; müvekkili şirketin dünya çapında 200’den fazla ülkede satıldığını; ...’nin ofis ürünleri de dahil olmak üzere kırtasiye ürünlerinden temizlik ürünlerine, trafik güvenliği ve optik ürünlerinden elektrik, elektronik ve telekomünikasyon ürünlerine, uzay havacılığı ürünlerinden diş bakım ürünlerine, sağlık ürünlerinden emniyet, koruma ve güvenlik ürünlerine, ulaştırma ürünlerinden endüstriyel ürünlere kadar binlerce farklı ürünü içeren...

              Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 02/07/2015 tarih ve 2015/96-2015/155 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davacının “...” ibareli markanın sahibi bulunduğunu, davalının “...” unsurlu markaları kötüniyetli biçimde adına tescil ettirdiğini, davalının markalarının bir kısmının başvuru aşamasında bulunduğunu, anılan markaların müvekkili markalarıyla iltibasa sebebiyet verebileceğini ileri sürerek, davalı adına tescilli “...” unsurlu markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, davalının başvuru aşamasındaki markalarının kullanımının müvekkilinin marka hakkına tecavüz yarattığının tespitine, tecavüzün önlenmesine karar verilmesini...

                satışa konu ettiği makinelerde kullanma eylemi markaya tecavüz oluşturduğundan durdurulmasına, giderilmesine, 46.205,95 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline, markanın izinsiz taşıyan makinelerden markanın silinmesine, silinmediği takdirde el konularak tecavüzün önlenmesi için imhasına karar verilmiştir....

                  Yukarıda belirtildiği üzere davalının karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanımının mevcut olmaması nedeniyle, davalı kullanımının, davacının marka haklarına SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince tecavüz teşkil etmeyeceği, bağlantılı olarak davalının karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanımının mevcut olmaması nedeniyle, TTK m. 55/1-a-4 kapsamında haksız rekabetin söz konusu olmayacağı sonuç ve kanaatine varılarak davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

                    İSTİNAF İSTEMİ:Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; "Dava yönünden davalının kötüniyetli olduğu ispatlanmış olup, mahkemece eksik değerlendirme yapıldığını,Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile davalının kötü niyetli olmadığı şeklinde hatalı tespit yapıldığını, mahkemece de davalının iyiniyetli olduğu, dolayısıyla hükümsüzlük davasının süresinde açılmadığına karar verildiğini,Davalının, tescilli olmadığı sınıfta marka kullanımının dahi tek başına kötü niyetin göstergesi olduğunu, ayrıca ambalaj ve renk dizaynı kullanımının da kötü niyeti gösterdiğini,Davalı markasının hangi sınıflarda kullanıldığı bilirkişiler ve mahkeme tarafından hiçbir şekilde incelenmediğinden ve tespit edilmediğinden, kötü niyet ve dolayısıyla hak düşürücü süre konusunda hatalı sonuca ulaşıldığını,Müvekkilin tescilli markaları ile dava konusu markanın benzer olduğunu; davalının 10....

                      UYAP Entegrasyonu