Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli) İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022 Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İlk derece Mahkemesi 02.11.2020 tarihli ara karar ile; "Davacı adına tescilli ... ... ibareli markanın davalı tarafça kullanıldığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği, yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiği gerekçesiyle davacı adına tescilli olan ... tescil numaralı ... ibareli markanın davalı tarafından internet ortamı dahil her türlü kullanımının yasaklanması yönünde teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, Bu kapsamda; Davacının ... tescil numaralı "..." markasındaki "..."...

    Bu sebeple davacı müvekkiline ait markanın ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olduğunu....

      Şirketi vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İhtiyati tedbir isteyen vekili, marka başvurusuna yapılan itirazın reddine ilişkin YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemli davada, dava konusu markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi ve kullanımının geçici olarak durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 20.07.2022 tarihli ara kararı ile dava konusu markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir....

        SMK'nun markanın kullanım külfetine ilişkin 9. Maddesi hem geçmişte tescil edilen markalar için hemde gelecekte tescil edilecek markalar için kullanma külfeti getirmiştir. Dolayısıyla davalıya ait markada kullanma külfeti altındadır. Markanın kullanımının SMK'nun 7. Maddesinin ikinci fırkasının a,b.c bentlerinde ön görülen modelde olmak üzere anılan maddenin 3. Fırkası ile 9. Maddenin 2. Ve 3. Fıkrasında açıklandığı şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir. Kullanmama nedenine dayalı iptal davası açabilmek için hak düşürücü bir süre bulunmamaktadır. Önemli olan dava tarihinden geriye doğru tescil anına kadar 5 yıllık sürenin dolmuş bulunmasıdır, bu nedenle dava süresindedir. İptali istenen markanın kullanımının söz konusu markanın tescil edildiği mal ve hizmetler için pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlemine uygun olarak anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir....

          SMK'nın markanın kullanım külfetine ilişkin 9.maddesi hükmü hem geçmişte tescil edilen markalar için, hem de gelecekte tescil edilecek markalar için kullanma yüklentisi getirmiştir. Dolayısıyla davalıya ait marka da kullanma külfeti veya yüklentisi altıntadır. Markanın kullanımının SMK'nın 7/2- a, b ve c bentlerinde öngörülen şekilde olmak üzere anılan 7/3. ve 9/2-3. maddeleri açıklandığı şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir....

            Dava, davalı adına kayıtlı ... tescil numaralı markanın kullanılmama nedeniyle iptali talebine yöneliktir. İptali istenen markanın kullanımının söz konusu markanın tescil edildiği mal ve hizmetler için pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlemine uygun olarak anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde gerçekleşmesi icap etmektedir. Bu kullanımın markanın tüketiciye yahut son kullanıcıya ürün veya hizmetin menşeini bu ürün yada hizmetin diğer kaynaklardan gelenlerden ayırt etmesine izin verecek ve karıştırmaya mahal vermeyecek biçimde yalnızca ilgili teşebbüs nezdinde değil piyasaya ulaşacak ve belirli müşteri çevresi yaratacak şekilde ciddi olarak gerçekleşmelidir. Olumsuz vakıaların ispatının davacıya düşmemesine ilişkin genel hukuk ilkesi uyarınca yargılama konusu markayı tescilli olduğu sınıflarda kullandığını ispat yükü davalıdadır....

              Bu haklardan biri de markanın kullanılması hakkı olup hükümsüz kılınmadığı sürece markanın kullanımı haksız rekabet teşkil etmeyeceği gibi markanın kullanımı da önlenemez. Bu husus gözetilmeksizin birleşen davanın hukuki nitelendirmesindeki hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı-davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı-davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ....

                olup markasını da ürettiği saç boyaları üzerinde kullanabileceğini, iş bu nedenle davacının markasının kullanılmaması nedeniyle 03,05,08,21,35,44 nice sınıflarındaki markanın iptali taleplerinin fahiş ve aşkın talepler olduğunun kabulü gerektiğini, bilirkişi her ne kadar raporunda markanın kullanımının Yargıtay içtihatları gereğince ispat külfetinin davalı üzerinde olduğunu beyan etmişse de daha genel bir kural ve dava şartı olan HMK gereğince davacının dava açmakta hukuki yararının olup olmadığı davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, davacı tarafından faaliyet gösterilmeyen alanlardaki nice sınıflarının iptalinde davacının hukuki yararı olmadığını, iş bu nedenle öncelikle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın açılmasında hukuki yararın varlığı dava şartı yokluğundan reddi, mahkemeniz aksi kanaatteyse dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, davacının 03,05,08,21,35,44 sınıflarındaki kullanımının olup olmadığı yönünde mahkemece değerlendirme yapılmadığını, HMK...

                ---- ciddi şekilde kullanılmadığı yönünde görüş bildirildiği, bu şekilde davalı tarafından markanın kullanımı için dosyaya sunulan ------ incelendiğinde, davalının ---- markasını dava dışı ---vermek suretiyle kullandığının tespit edildiği, fakat davalı kullanımının sadece ----- kapsamındaki giyim ile ilgili olduğu, markanın tescilli olduğu ---- olmadığı, davalı tarafından sunulan delillerin ve ticari kayıtların incelenmesi neticesinde anlaşıldığı, zira markanın, --- vermeden ciddi biçimde kullanılmaması halinde,---- uyarınca markanın iptaline karar verileceğinin hükme bağlandığı, ispat yükü üzerinde olan davalının markanın tescilli olduğu ---- bakımından kullanıma ilişkin yeterli delil sunmadığı anlaşıldığından, davaya konu ------bakımından kullanılmama nedeniyle kısmen iptaline karar vermek gerektiği, neticeten hükümsüzlük bakımından derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine, iptal talebi bakımından ise davanın kısmen kabul kısmen reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                  Bu bağlamda markanın ticarete konu yapıldığı ilgili sektörde bilinir olması tanınmış marka olarak kabul görmesinde yeterli olacaktır. İlgili sektörün tespitinde ise markanın kapsadığı ürünlerin hitap ettiği müşteriler yanında, rakip ürün müşterileri, alıcıları, satıcıları ve sektör içindeki ilgili kişiler nezdindeki bilinirlik dikkate alınacaktır. (Bkz. Paslı, 433- 440). Tanınmış marka kavramının ne olduğu ortaya koyulduktan sonra, bunun tespitinin nasıl yapılacağı sorusuna cevap vermek gerekecektir. Markanın tanınmış olup olmadığının tespitinde 1997 tarihli WIPO kriterlerinden faydalanılır. TP'de -bağlayıcı olmamakla birlikte- WIPO tarafndan ortaya konulan bu kriterleri ayrıntılandırmak suretiyle şu kriterleri getirmiştir. (Paslı, Uluslararıs Antlaşmalar, s.451); "1.Markanın tescilinin ve kullanımının süresi (markanın tarihçesi hakkında ayrıntılı bilgi), 2.Markanın tescilinin ve kullanımının yayıldığı coğrafi alan ve kapsam. (Yurtiçi ve yurtdışı tesciller nelerdir?)...

                    UYAP Entegrasyonu