Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREKÇE: Dava, markanın ve tasarımın hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men'i ile maddi manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin 15/11/2019 tarihli ara karar ile davacının tazminat talepleri yönünden dosyanın tefrik edildiği Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 15/11/2019 tarih, 2019/361 Esas - 2019/385 Karar sayılı kararı ile bu talepler yönünden davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür....

Yoksa mahkeme veya davacı markanın kullanılmadığını ispatlamayacaktır. Markanın iptal müeyyidesinden kurtulabilmesi için tescil edildiği her bir emtia için bağımsız olarak ayrı ayrı kullanılması gerekir. Buna göre bir markanın bir ürün için kullanımının diğer bir ürün için kullanım sayılmaz....

    Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK'nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir....

      Dava; davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü talebine yöneliktir. SMK'nun 6/1 md'sine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır....

        Davalı vekili, dava konusu markanın tescili için müvekkili şirketçe 12.08.2004 tarihinde TPE’ye başvurunun yapıldığını, davacının bu tarihten önceki bir tarih için tanınmışlık iddiasının bulunmadığını, davacı firmaya ait markanın tanınmış olmadığını, müvekkilince davacı aleyhine haksız rekabet teşkil edecek eyleminin bulunmadığını, müvekkilinin kendisini distribütör olarak tanıtmadığını, markanın tescil başvurusu ile davanın açıldığı tarih arasında beş yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

          Asliye Hukuk Mahkemesinde markanın hükümsüzlüğü istemli dava açıldığı ve bu davanın sonucunun beklenmesi gerekti ileri sürülmüş ise de bahse konu davanın sonucunun, YİDK kararına etki etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

            Maddesinin (5) nolu bendi:"Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir." hükmünü havidir. Kabule göre de, dosya kapsamından SMK 6/5 hükmü gereğince de tanınmış marka tecavüzü nedeniyle markanın hükümsüzlüğü koşulları oluştuğu halde, mahkemece yeterli olmayan gerekçe ile aksi yönünde yanılgılı gerekçe ile yapmış olduğu değerlendirmede isabet bulunmamaktadır....

              Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; marka kullanılmamasının olumsuz bir durum olması, bu durumu davacı yanın ispat etmesinin güç olması, davalı yanca markanın kullanıldığına dair delil sunulmamış olması gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde 556 sayılı KHK’nın 14 ve 42. maddeleri gereğince markanın kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir....

                Şti. adına tescili markaların hükümsüzlüğü talebiyle açtığı davanın Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.05.2019 tarih ve 2018/276 E., 2019/148 K. sayılı kararla reddedildiği; ancak bu kararın, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 18.05.2021 tarih ve 2019/1746 E., 2021/830 K. sayılı kararıyla "dava konusu markanın 6769 sayılı Kanun’un 9 ve 26 ncı maddelerinde öngörüldüğü üzere, son beş yıl içinde Türkiye sınırları içerisinde ciddi surette kullanılıp kullanılmadığı hususunda inceleme ve değerlendirme yapılması gerekçesiyle kaldırıldığını, bu hususların değerlendirilmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. 2....

                  MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 15/03/2018 tarihli 2017/430 E. - 2018/88 K. sayılı kararıyla; " Davacı vekili her ne kadar 31/01/2018 tarihli oturumda davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü davası açtığını bildirmiş ise de; markanın hükümsüzlüğü ile ilgili açılmış davada verilmiş bir hüküm bulunmadığı gibi, markanın hükümsüz kılIndığı tarihe kadar olan kullanım marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceğinden ancak karar kesinleştikten sonra markasal bir kullanım varsa tecavüz olgusu gündeme gelebileceğinden , toplanan deliller, TPMK kayıtları, bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde ; davalı tarafın tescilli markası mevcut olduğundan ve faaliyetlerinde tescilli markasını kullanıldığından , farklı bir kullanım içerisinde olduğu yönünde bir iddia yada delil de bulunmadığından somut olayda marka hakkına tecavüzün söz konusu olmadığı" gerekçesiyle; tecavüzün tespiti ve men’ine yönelik açılmış davanın reddine karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu