Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-Ancak, davacı tarafça 556 sayılı KHK’nın 53. maddesi uyarınca yasal süresi içerisinde dava açılarak marka tescil başvurusuna yapılan itirazın nihai olarak reddine dair 2008-M-3802 sayılı ... ... kararının iptaline karar verilmesi istenildiğine göre; mahkemece uyuşmazlık konusu ... ... kararına yönelik davanın esası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, aynı KHK’nın 42. maddesine dayalı olarak açılan hükümsüzlük davasına konu 2007/36115 sayılı “NEXTRUS” markasının tescilinin gerçekleşmediği gerekçesiyle ... ... kararının iptaline yönelik davanın da konusu kalmadığından bahisle bir karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir....

    Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. (6) Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. (7) 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davasına konu edilen markasıyla aynı asıl unsurlu ve aynı sınıfları kapsayan dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu, zira verilecek olası bir hükümsüzlük kararını etkisiz hale getirmeyi ve hükümsüzlük davasının sonuçlarından kurtulmayı amaçladığı, iptali istenen YİDK kararının bu nedenle yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

      Her ne kadar davacı taraf markasının tanınmış marka olduğunu iddia etmişse de, davacının markasının belli bir bilinirlik düzeyine erişmiş olmasına rağmen,----- anlamında tanınmış marka olmadığı, ayrıca davalının markasının kötü niyetle tescil edildiğinin de ispatlanamadığı, zira davacının markaları devraldığı şirketin ortağı olan ----- davalı şirketin de ortağı olduğu ve markaları davacıya devretmeden önce davalıya ait markanın tescil başvurusunun yapıldığı anlaşılmıştır. ---------- hakkında açılan marka hükümsüzlüğü davasının, tarafların markalarının ortak tescilli oldukları mal ve hizmetler için kabulüne, fazlaya ilişkin hükümsüzlük taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir....

        D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Asıl dava, davalıya ait ---- ibareli markanın ayırt edicilik fonksiyonunun bulunmadığı,--- ibare olduğu iddiası ile açılan hükümsüzlük davası ile bu talebin kabul edilmemesi halinde markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl süre ile kullanılmaması sebebiyle açılan marka iptali davası, birleşen dava ise davalıya--- davacıya ait ve tanınmış marka oldukları iddia edilen markalar ile benzer olduğu ve kötü niyetle tescil edildiği iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü davasıdır....

          Ancak, hükümsüzlük istemi kabul edilen söz konusu markanın sicile tescil tarihi ile bu davanın açıldığı tarih (11.11.2013) gözetildiğinde 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı marka tescilinin kötüniyetle gerçekleştirildiğide davacı tarafından ileri sürülüp kanıtlanamamıştır. Bu nedenlerle, belirtilen markaya karşı açılan hükümsüzlük davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken mahkemece hükümsüzlük talebinin kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            malları yönünden SMK'nın 6/1 maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, ... kararının iptali istemi ile açılan davanın yargılamasının devamı süresince ... tarafından tescil işlemi durdurulmadığından, davacının ... kararının iptali ile birlikte hükümsüzlük davası açmasına bir engel bulunmadığı, davacı tarafın dava konusu markanın hükümsüzlüğü talebi , ilk talebin kabulü halinde ve yargılama sırasında davalı şirket markasının tescil edilmesi halinde kabul edilecek bir talep olup, ... kararının iptali istemiyle açılan davaya bağlı bulunduğundan ve davacı ile ... arasında görülecek böyle bir davada verilecek karar, davalı şirket markasını da etkileyeceğinden ... ve dava konusu marka başvuru sahibine açılan marka hükümsüzlüğü davasının birlikte görülmesinin zorunlu bulunduğu, nitekim Yerleşik Yargıtay uygulamasının da bu yönde olduğu ... sayılı ilamları) anlaşılmakla davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir....

              Bu hüküm gereği sınai haklar hem marka tescilinde nispi red nedeni olarak tescile engel olmakta, hem de hükümsüzlük nedeni olarak 556 sayılı KHK'nın 42. maddesi ile kabul edilmiştir. "BEYAZ" ibaresi ile inşaat sektöründe faaliyette bulunan davacı unvanı inşaat malzeme sınıfında tescilli marka olan ‘‘BEYAZ’’ ibaresi ile benzer olup tüketiciler nezdinde iltibasa sebep olma ihtimali bulunmaktadır. Bilindiği üzere ticaret unvanı ayırt edici ad ve işaretlerden olup sınai hak niteliğindedir. Bu nedenle mahkemece hükümsüzlük talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                Dr. ... ile Marka Vekili bilirkişi ...'...

                  Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir....

                    UYAP Entegrasyonu