Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlgili maddede bahsi geçen tazminat maddi tazminata ilişkin olup, manevi tazminatın haczine engel teşkil etmediği açıktır. Somut olayda, borçlu ...'ın alacaklı ... hakkında ... 2. İcra Dairesi'nin 2016/4316 Esas sayılı icra takip dosyası ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 08.02.2016 Tarihli 2011/446 Esas, 2016/44 Karar sayılı ilamı ile hükmedilen manevi tazminat alacağına ilişkin takip başlattığı, alacaklı ...'ın da şikayetçi borçlu ... hakkında ... 2. İcra Müdürlüğü 2014/2231 Esas sayılı dosyası ile ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 29.05.2012 tarihli 2008/399 Esas, 2012/126 Karar sayılı ilamı ile ilamlı icra takibi başlattığı ve işbu dosya üzerinden 29.03.2016 tarihinde şikayetçinin alacaklı hakkında manevi tazminat alacağına ilişkin başlattığı ... 2. İcra Müdürlüğü'nün 2016/4316 Esas sayılı icra dosyasına müzekkere yazılarak dosya alacağına haciz konulduğu, ... 2....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince verilen 28/05/2021 tarihli ara karar ile; "Davacılar vekilinin manevi tazminat için ihtiyati haciz talebi değerlendirildiğinde; manevi tazminat miktarı tümü ile ilk derece mahkemesi tarafından toplanılacak deliller ve yapılacak yargılama sonucunda takdir hakkı da kullanılmak suretiyle tespit edileceğinden bu aşamada, manevi tazminat olarak talep edilen miktar yönünden somut bir miktar belirlenmesinin mümkün olmadığı ve dolayısı ile ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır....

    Bu itibarla mahkemece, ihtiyati haciz talebinin, alacaklı hamilin ciranta ve keşideciye karşı müracaat hakkının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddine ilişkin kararı doğru olmamış kararın bu nedenle ihtiyati haciz isteyen yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda bentte açıklanan nedenle ihtiyati haciz isteyen vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenle ihtiyati haciz isteyen yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden ihtiyati haciz isteyene iadesine, 20.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı Kanunun 259'uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik istinaf başvurusu, davalı T5'a karşı açılan manevi tazminat davaları yönünden kabulüyle HMK'nin 353/1- a/6'ncı maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmiştir....

      Öncelikle belirtmek gerekir ki; manevi tazminat istemi, zararın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince kısmi ve belirsiz alacak davası olarak açılamaz. Bu sebeple davacının manevi zararlarına karşılık ihtiyati haciz taleplerinin tamamının tek kalemde istenebileceği göz önünde tutularak ihtiyati haciz talebinin kabulü, hacizde ölçülülük ilkesi gereğince kısmen kabul-kısmen reddi veya reddine karar verilmiş olması, ileride hükmedilecek olan manevi tazminat istemi için 6100 sayılı HMK'nın 36/1- b bendi gereğince davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması niteliğinde görülemez. Diğer bir anlatımla ihtiyati hacizde verilen karar ne olursa olsun buna bağlı olmaksızın nihai kararda 22/06/1966 tarihli 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı göz önünde tutularak manevi tazminatın hüküm altına alınması mümkündür....

      Mahkemece; tapu maliki ile takip borçlusunun ad, soyad ve baba adlarının aynı olduğu, görevli memurun yanılmasına sebebiyet verdiği, kıymet takdirinin tapudaki kimlik bilgilerine göre gerçekleştiğini, görevli memurun ihmal kastıyla hareket etmediği ve esasen yanılma dışında kusur atfedilebilecek bir savsaklama ve özensizliğin mevcut olmadığını, hayatın olağan akışına aykırı olmayan yanılma sebebiyle tapu kaydına haciz şerhinin işlendiği, kıymet takdiri için görevlilerin meskene gelişinin salt zarar doğurucu eylem olmadığından, davacının kişilik haklarına saldırı gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava haksız hacizden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı ... AŞ icra dosyası alacaklısı, davalı ... ise haciz ve kıymet takdir işlemlerini yapan icra memurlarının kusuru nedeniyle davalı gösterilmişlerdir. Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için icra dosyası alacaklısının ağır kusurunun; yine ...'...

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız ihtiyati haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir....

          Bu sebeple davacıların manevi zararlarına karşılık ihtiyati haciz taleplerinin tamamının tek kalemde istenebileceğinden göz önünde tutularak ihtiyati haciz talebinin kabulü, hacizde ölçülülük ilkesi gereğince kısmen kabul-kısmen reddi veya reddine karar verilmiş olması ileride hükmedilecek olan manevi tazminat istemi için 6100 Sayılı HMK'nun 36/1- b bendi gereğince davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması niteliğinde görülemez. Diğer bir anlatımla ihtiyati hacizde verilen karar ne olursa olsun buna bağlı olmaksızın nihai kararda 22/06/1966 tarihli 7/7 sayılı İBK'da göz önünde tutularak manevi tazminatın hüküm altına alınması mümkündür. Bu itibarla İDM'nce manevi tazminat miktarının maddi tazminat gibi objektif koşullara göre belirlenecek tazminat türü olmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür....

          Somut olayda, 26/05/2004 ve 27/05/2004 tarihli haciz tutanaklarında davacı şirket vekilinin bu kez dava dışı .... Ltd. Şti. vekili olarak haciz yapılan yerde borçlu şirketin faliyetinin bulunmadığı, haczedilen malların borçlu şirkete ait olmadığı, dava dışı .... Ltd. Şti.'ne ait olduğu yönünde beyanda bulunarak haciz tutanağını imzaladığı, daha sonra davacı şirket vekili olarak alacağın dayandığı çeklerdeki imzanın borçlu şirketin yetkili temsilcisine ait olmadığı anlaşılarak takibin iptal edilmesi nedeniyle eldeki davada aynı vekil tarafından haksız haciz iddiasında bulunarak maddi ve manevi tazminat işleminde bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu halde, haciz tutanaklarında davacı vekilinin imzalı beyanları dikkate alındığında dava konusu istemin tümden reddi gerekirken bu husus gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeye dayalı kararın bozulması gerekmiştir....

            Bu sebeple davacıların manevi zararlarına karşılık ihtiyati haciz taleplerinin tamamının tek kalemde istenebileceğinden göz önünde tutularak ihtiyati haciz talebinin kabulü, hacizde ölçülülük ilkesi gereğince kısmen kabul-kısmen reddi veya reddine karar verilmiş olması ileride hükmedilecek olan manevi tazminat istemi için 6100 Sayılı HMK'nun 36/1- b bendi gereğince davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması niteliğinde görülemez. Diğer bir anlatımla, ihtiyati hacizde verilen karar ne olursa olsun buna bağlı olmaksızın nihai kararda 22/06/1966 tarihli 7/7 sayılı İBK'da göz önünde tutularak manevi tazminatın hüküm altına alınması mümkündür....

            UYAP Entegrasyonu