Bununla birlikte hemen belirtmek gerekirki, manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı Kanunun 259'uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin maddi tazminat davası yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte, manevi tazminat davası yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken yazılı biçimde reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....
Davalılar vekili, davalılardan ... tarafından davacıya borç para verildiğini, karşılığında senet alındığını, davalıların davacıdan alacaklı olduğunu, davacı hakkında yapılan icra takibinde fiili haciz uygulanmadığını ve bu nedenle manevi tazminat şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının yaşadığı haciz baskısının kişilik haklarına saldırı oluşturacağı gerekçesiyle manevi tazminat talebinin davalılar ... ve ... yönünden kısmen kabulüne; davalı ...'in olay nedeni ile ceza yargılamasında tanıklık yapması haksız fiil teşkil etmeyeceğinden bahisle ... hakkındaki davanın ise reddine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının aracına uygulanan haczin sicil kaydı üzerine konulan kayden haciz olduğu, muhafazalı haciz olmadığı anlaşılmaktadır....
Davacı, alacaklı şirket tarafından dava dışı ... aleyhine başlattığı icra takibinden dolayı kendi adresinde haciz ve muhafaza işlemi yapıldığını, istihkak davası sonucu haczedilen malların kendilerine ait olduğuna karar verildiğini belirterek uğradığı maddi ve manevi zararın tazminini istemiştir. Davalı, haciz mahallinde bulunanların bu yerin borçlu şirkete ait olduğunu, her iki şirketin de “Ak' ailesine ait olduğunu, iki şirket arasında organik bağ bulunduğunu, aynı alanda faaliyet yaptıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, haciz tutanağına göre, haciz mahallinin borçlu şirket ...'...
Öncelikle belirtmek gerekir ki; manevi tazminat talebi, zararın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince kısmi ve belirsiz alacak davası olarak açılamaz. Bu sebeple davacının manevi zararlarına karşılık ihtiyati haciz taleplerinin tamamının tek kalemde istenebileceği göz önünde tutularak ihtiyati haciz talebinin kabulü, hacizde ölçülülük ilkesi gereğince kısmen kabul-kısmen reddi veya reddine karar verilmiş olması, ileride hükmedilecek olan manevi tazminat istemi için 6100 sayılı HMK'nın 36/1- b bendi gereğince davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması niteliğinde görülemez. Diğer bir anlatımla ihtiyati hacizde verilen karar ne olursa olsun buna bağlı olmaksızın nihai kararda 22/06/1966 tarihli 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı göz önünde tutularak manevi tazminatın hüküm altına alınması mümkündür....
ya karşı açtığı manevi tazminat davası yönünden, İİK'nin 257/1'inci maddesi kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı Kanunun 259'uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik istinaf başvurusu, davalı sürücü ...'ya karşı açılan manevi tazminat davası yönünden kabulüyle HMK'nin 353/1-a/6'ncı maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmiştir. Davalı ......
Davacı, oğlunun borcundan dolayı davalı tarafından gayrimenkullerine haciz konup bu haczin Kumluca İcra Hukuk Mahkemesi tarafından kaldırıldığını, kendisinin ölmüş gibi gösterilerek haksız hacze maruz kaldığını, haciz nedeniyle dava dışı müteahhit firmaya 10.000 TL ödeme yaptığını belirterek, maddi ve manevi zararının ödetilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, borçlu olmayan davacının taşınmazlarına haciz konulduğu, haciz müzekkeresi ve haciz tarihi göz önüne alınarak müzekkereyi elden takip ettiği anlaşılan davalının kusurlu olduğu, maddi zarar bakımından ise davacının istemini kanıtlayamadığı gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir....
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olaydaki uyuşmazlık, maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemiyle açılan davada ihtiyati haciz kararı verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Talep, maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemi ile açılan davada davalının malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesinin 09/10/2020 tarihli ara kararı ile, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı aleyhinde kasten adam öldürme eylemi nedeniyle yapılan soruşturmanın halen devam ettiği anlaşılmıştır....
ağır basanın davacıların zararları olduğunu, davalılar adına kayıtlı taşınmazların kabul anlamına gelmemek kaydıyla en azından bir kısmına ihtiyati haciz konulmasının manevi zararlarının tahsil kabiliyetini biraz da olsa artıracağını, ihtiyati haciz konulmadığı takdirde davalıların dava sonuçlanıncaya kadar üzerlerine kayıtlı olan araç ve gayrimenkulleri satma veya 3....
Mahkemece; maddi tazminat isteminin kabulüne; haksız hacizler nedeniyle davacının ekonomik ve ruhsal sıkıntılar yaşadığının kabulü gerektiği gerekçesi ile manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından; davacının talebinin maddi tazminat istemi dışında ayrıca haksız haciz nedeni ile manevi tazminat talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötü niyetinin ve ağır kusurunun varlığı ile buna bağlı olarak zararının oluşması gereklidir. Davaya konu olayda kefil sıfatıyla borçlu bulunan davacı hakkında davalının yaptığı icra takibinde kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu kabul edilemez. Şu durumda, manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile kısmen kabulüne karar verilmiş olması yerinde değildir; kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Mahkemenin, alacağın ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığına kanaat getirmesi yeterliğidir (gerçeğe benzerlik karinesi). Bu arada manevi tazminat talebinin niteliğine de değinmekte fayda bulunmaktadır. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir....