Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez." şeklinde ticari davaların ve ticari işlerin ayrımına vurgu yapılmıştır. Somut olayda davacı taraf, ayıplı mal sebebiyle uğradığı zararın tazmini amacıyla malın üreticisi firma ile davalı ... şirketine karşı dava açmış; ... AHM'de görülen davada davanın tefrikine karar verilmiş ve davalı ... şirketine karşı açılan dava yönünden yetkisizlik kararı verilerek dosya mahkememize tevzi edilmiştir. Davacı hakkında yapılan tacir araştırması sonucu, davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Davacının talebi finansal kiralama sözleşmesine dayalı bir alacak olmayıp, ayıplı mal sebebiyle uğranılan cismani zararın tazminine ilişkindir. Bu kapsamda davanın Asliye Ticaret Mahkemeleri'nin görev alanına girmediği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir....
Davacı ithalatçı olup eldeki dava davalı tüketici tarafından satın alınan ve ayıplı olduğu mahkeme kararı ile kesinleşen dava konusu aracın iade anındaki hasarının tazminine dayalı alacak davası olarak açılmıştır. 4822 sayılı Kanun'la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un ayıplı mal ile ilgili 4. maddesinin 3. fıkrasında, "İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10. maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz."; hüküm altına alınmıştır. Hal böyle olunca 4077 Sayılı Kanunun 3.maddesi anlamında davalı tüketici, davacı ithalatçı konumundadır....
Mahkemenin kısa kararında ve gerekçeli kararın hüküm kısmında davacı kadın 12.000- TL manevi tazminata hükmedildiği halde; manevi tazminatın gerekçesi yazılırken kadın yararına 10.000- TL manevi tazminata hükmedildiğinin yazılması, hüküm gerekçe arasında çelişki yaratmakta olup, davalı erkeğin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmüş olup, kadın yararına 12.000- TL manevi tazminat hükmedilmesinin yerinde olduğu değerlendirilmekle kararın manevi tazminatın gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine, tarafların manevi tazminat miktarına yönelik istinaf başvurusunun ise reddine karar vermek gerekmiştir. 3- TMK'nın 182. maddesine göre velayet kendisine verilmeyen eş müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine maddi gücü oranında katılmak zorundadır....
Maddesine göre ayıplı mal; sözleşmeye konu edilen malın tüketiciye teslimi anında taraflarca kararlaştırılmış olan hususlara uygun olmaması (sujektif ayıp) yada objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşınmaması nedeniyle (ojektif ayıp) sözleşmeye aykırı olan maldır. Subjektif ayıpta; taraflar yaptıkları sözleşmede, özgür iradeleri ile malın belli başlı özellikleri taşıyacağı konusunda anlaşma yapabilirler. Malın tarafların sözleşmedeki kararlaştırdıkları unsurları taşımaması halinde ayıplı olarak kabul edilir. Normal şartlarda sözleşmede tespit edilen hususlar konusunda ayrıca bir anlaşma yapılmamış olsaydı malın ayıplı olmayacağı kabul edilmiş olsa bile taraflar sözleşmede açıkça malın bazı özellikleri bünyesinde barındıracağını kabul etmiş olduklarından sözleşmede kararlaştırılan taahhüde aykırı olan mal ayıplı mal sayılı (Bkz. İlhan Kara Tüketici Hukuk Kitabı 2. Bası 706. sayfa) Bu kapsamda; Davalı T4 Ltd....
Hükmüne uyulan 22/10/2015 tarih 2015/8993 - 2015/13427 sayılı bozma ilamında "Davacının davalıdan talep edebileceği alacak miktarı, davacının davalıya makine satışı nedeniyle ödediği miktar olması gerekirken, mahkemece bu husus gözetilmeden, davacının kendi kusuruyla sebep olduğu zarar miktarını da kapsayacak şekilde alacağın tahsiline karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabul şekline göre de, davacının dava dışı 3. kişiye ödediği ayıplı mal bedelinin tahsiline karar verildiğine göre, birlikte ifa kuralı gereğince ayıplı malın davalıya iadesi konusunda da bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir." denilmiştir....
Eldeki davada; asıl ve birleşen davalarda davacının talebi, davalı ile olan ticari ilişkide davalı tarafından kendisine satılan ürünlerin gizli ayıplı olması nedeniyle uğradığı zararlar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davanın 7115 sayılı Yasa'nın 20. maddesi ile TTK’na eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bahse konu maddeye göre, TTK’nın 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır....
Dava tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK'nın 56.maddesine göre; hakim ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için, hukuka aykırı bir eylem, manevi zarar, zarar ile eylem arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Somut olay değerlendirildiği; davalı tarafça ayıplı üretildiği kabul edilen bebek bezinin davacı tarafça kullanılmadığı, bu haliyle zararın oluşmadığı sabittir. O halde manevi tazminata hükmedilmesi koşullarında olan zararın gerçekleşmemiş olması nedeniyle davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
Maddesindeki "Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesine istinaden reddedilen maddi ve manevi tazminat talebi bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece, davacıya, ihbara ve kazanç kaybına ilişkin delillerini sunmak üzere süre ve imkan tanındıktan, gerek görüldüğü takdirde ticari defterlerin ibrazı sağlandıktan ve dorsenin üçüncü kişiye devri iddiası araştırıldıktan sonra, alanında yetkin bilirkişi heyetinden, dorsenin tamamen zayi olduğu iddia edilmediğinden imkan bulunduğu takdirde dorse üzerinde keşif icra edilmek suretiyle inceleme yapılarak ayıbın gizli ayıp olup olmadığı, TBK'nın 225....
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile sözleşmenin feshine,noter satış sözleşmesinde yazılı satış bedeli 11.200 TL ile 1.500 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş,hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, davalıdan noterde yapılan sözleşme ile satın aldığı aracın hukuki ayıplı olması nedeniyle satıştan dönerek ödediği satış bedeli ile manevi tazminat talebi ile eldeki davayı açmıştır.Davacının aracın motor ve şasi numarasındaki uygunsuzluk nedeniyle herhangi bir takibata uğramamıştır.Davacının sırf aracın hukuki ayıplı olması nedeniyle derin bir elem ve üzüntü yaşayarak manevi zarara uğradığı kabul edilemez.Bu nedenle ,davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup...
KARAR Davacı, davalının açtığı kömür ihalesine katıldığını, aralarında imzalanan sözleşme uyarınca kömürü davalıya teslim ettiğini ve malın kati kabulü yapılarak bedelin kendisine ödendiğini, ancak daha sonra davalının kömürün yeterli kaloriyi vermemesi gerekçe gösterilerek yerine kömür teslimi istendiğini, kabul etmemesi üzerine teminatın irad kaydı ile ihalelere girmekten men edildiğini, bu işlemin iptali ve teminatın iadesi için açtığı dava sırasında davalı idarenin tasarrufundan dönerek teminatı iade ettiğini ve ihalelere katılmaktan men kararını kaldırarak malın evsafına uygun olduğuna karar verdiğini, tüm bu olaylar nedeniyle sarsılan ticari itibarı ve ... kaybı nedeniyle maddi ve manevi tazminat verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın idarenin haksız eylemi sonucu uğranılan zararın giderilmesine ilişkin olup idari yargının görevli olması nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....